Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinde 2007 yılından beri açılması gündemde olmasına rağmen önümüzdeki haftalarda müzakere edilecek ‘Ekonomik ve Parasal Politika’ başlıklı 17’nci Fasıl görüşmeleri mutlu sonuçlanacak mı merak konusu. AB hukuki mevzuatı alanında uzman olan Profesör Dr. Nami Çağan, eğer siyasi irade olursa bunun hızla gerçekleşebileceğini söylüyor.
Avrupa Birliği Bakanlığı’nın resmi bilgilendirmesine göre; Ekonomik ve Parasal Politika Faslı temel olarak üye devletlerin merkez bankaları bağımsızlığı, kamu sektörüne merkez bankalarınca finansman sağlanması ve kamu sektörü tarafından finansal kurumlara imtiyazlı erişimin önlenmesi konularını kapsıyor. Serbest rekabete dayanan açık piyasa ekonomisi prensibi, tek para politikası ve fiyat istikrarını muhafaza hedefleri ile uyum, faslın temelini oluşturuyor.
Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Profesör Dr. Nami Çağan, Avrupa Birliği hukuki mevzuatı üzerine çalışması ve AB bütçesi ile özellikle mali politikalara yönelik mevzuat düzenlemelerini incelemesiyle tanınıyor. Türkiye’deki vergi hukuku alanındaki yetkin isimlerden biri olan Çağan, geçmişte Maliye Bakanlığı da yaptı.
‘Euro Bölgesi'ne giriş söz konusu değil’
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Profesör Dr. Çağan, AB - Türkiye ilişkilerinde 17.Fasıl ile ilgili süreçle ilgili olarak şu görüşleri dile getirdi:
“Türkiye’nin bu fasıl kapsamında AB’nin para politikasına uyumu zor olmaz. Merkez Bankası belirleyici rol oynar. Ama diğer mali politikaları bakımından konuya yaklaşacak olursak AB yeknesak bir para politikası uygulamıyor. Euro bölgesine dahil olan devletler, daha sıkı bir politika uyguluyor. Maastricth Kriterleri ve mali anlaşma var. Bu çok ağır yükümlülükler getiriyor ve AB’deki ekonomik krizin en önemli nedenini oluşturuyor. Euro bölgesi dışındaki bölgeler açısından ise sorun fazla değil.”
Avrupa Birliği’nde Maastricth Kriterleri gibi ortak para birimi başta olmak üzere devletleri çok sıkı mali politikalarla birbirine yaklaştırmak sürecinde ekonomik sancılar yaşandığını vurgulayan Çağan, “Kemer sıkma politikaları uygulamak Euro bölgesinde temeli oluşturuyor. Ama buna ne Yunan ekonomisi dayanabilir, ne de Türk ekonomisi dayanabilir, Akdeniz ekonomileri dayanamıyorlar. Kriz kronikleşmiş durumda. Türkiye’nin de AB’ye kabul edilse bile Euro bölgesine girişi söz konusu değil. Dolayısıyla ortada sorun olmaz. Dış çemberde Türkiye her zaman yer alabilir” dedi.
‘Vergilendirmede olumsuz yansımaları olur'
Türkiye’nin vergilendirme alanında AB’ye hazır olup olmadığını da yorumlayan Çağan, Türkiye’de dolaylı vergiler alanında ciddi yapılar oluşturulduğuna dikkat çekti. Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ile Katma Değer Vergisi (KDV) uyumlaştırılması yapıldığını belirten Çağan, “Ama özellikle gelir ve kurumlar vergileri alanlarında uyumlaştırma yapılamadı. Ancak küçük düzenlemelerle hazırlık yapılabilir. Ama bunun mali yani olumsuz yansımaları olur. Büyük ölçüde vergilendirme sistemi AB ile uyumludur” diye konuştu.
Mali politikalar bakımından vergilendirmede Türkiye’nin AB’ye tam uyumlu hale gelmesinde neden olumsuz yansımalar yaşanacağını da sorduğumuz Çağan, 1990’lı yıllarda Gümrük Birliği’ne “zamansız geçiş” yapılmasından kaynaklı olduğunu ifade etti. “Gümrük Birliği’ne girilemedi aslında. Türkiye ile AB’nin arasında ayrı bir gümrük birliği oluşturuldu” diyen Çağan, Türkiye’nin söz konusu anlaşma ile gümrük gelirlerinde azalma yaşadığını ve tercihli anlaşmalarda olumsuz etkilendiğindi belirterek, sonuçta mali kayıp yaşandığını söyledi. Bundan sonraki olası mevzuat uyumu çalışmaları nedeniyle de mali kayıplar olabileceğini ifade eden Çağan, ama üyelik gerçekleşecekse bunun göze alınabileceğini vurguladı.
Your browser doesn’t support HTML5
17. Fasıl’da oybirliği olur mu?
Geçmişte uzun yıllar bakanlık ve milletvekilliği yapan Çağan, Türkiye – AB ilişkilerinde “siyasi irade” gerektiğinin altını çizdi. Çağan, “O siyasi irade Avrupa’da yok. Türk tarafında olduğu ise biraz kuşkulu. Bu faslın da onaylanması için oy birliği gerekecek. Bunun için de Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın oyu gerekli. Yunanistan, usulen oy verir belki bu fasıl için.. Ama Güney Kıbrıs’tan öyle bir şey olmaz. Bu bakımdan AB tarafı da telaşlı değil, başından beri de gerçekte üyeliği istemiyorlar. Ama bu iş, siyasi konjonktür işidir. Gün gelir Türkiye’nin askeri önemi çok artar, kapıları açabilirler. O zaman Türkiye’nin iktidarı da buna uygun olabilir. Ama yıllardır bu yaşanmadı” diye konuştu.
Teknik açıdan değerlendirdiğinde 17. Fasıl’ın “sıkıntısız fasıl” olduğunu söyleyen Çağan, “Normalde rahatlıkla geçilir. Artık buradaki uyum Euro bölgesine uyum değil. Daha geniş kapsamdaki AB’ye uyum. Burada Maastricth Kriterleri ve mali anlaşma aranmaz. O aransa zaten mümkün değil. Örneğin İngiltere’nin konumu var” dedi.