'Türkiye’nin AP’nin Kararlarına İhtiyacı Var Ama Hükümet Benimle Görüşmedi'

Your browser doesn’t support HTML5

Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri, Türk hükümeti görüşme taleplerini reddettiği için temsil ettiği parlamento adına hayal kırıldığı duyduğunu ve eleştirel tutumu nedeniyle kendisine ‘terör örgütleriyle bağlantılı kişi’ etiketlemesi yapıldığını söyledi. PKK ve FETÖ'yle bağlantısı olmadığını, sadece seçilmiş siyasi parti HDP'yle görüşmeler yaptığını vurgulayan Piri, “Türkiye’nin, bütçe (fon verilmesi), mülteci, Gümrük Birliği gibi konularda Avrupa Parlamentosu’nun kararlarına ihtiyacı var. Dürüst olmak gerekirse buraya geldim ve hiçbir hükümet yetkilisiyle görüşmemiz olmamasından hayal kırıklığına uğradım” dedi.

Avrupa Birliği'yle (AB) Türkiye ilişkilerinde önemli sıra taşlarından birini Avrupa Parlamentosu’nun (AP) her yıl oylama sonucu kabul ettiği ve uluslararası kamuoyuyla paylaştığı yıllık ilerleme raporu oluşturuyor. Raporda, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecinde Avrupa değerleri, kriterlerine ne derece uyum gösterdiği irdeleniyor ve AP adına AB yönetim organlarına tavsiyelerde bulunuluyor. Bu raporu son yıllarda Hollandalı parlamenter Kati Piri hazırlıyor.

Türkiye’nin son yıllarda “hükümsüz, kabul etmiyoruz, yok hükmünde” gibi ifadelerle tepki gösterdiği ve neredeyse AP’yle ilişkilerini kopma noktasına taşıyan ilerleme raporlarına imza atan Piri, bugünlerde yılki rapor hazırlama görevi nedeniyle yine Türkiye’de. Piri, dün TBMM çatısı altında siyasi parti liderleri ve temsilcileriyle görüşmelerde bulundu. MHP’nin görüşme talebine geçen yılki olumsuz yanıt verdiği Piri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve beraberlerinde heyetler ile görüşmeler yaptı. Piri, TBMM Türkiye – AB Karma Komisyonu Başkanı AKP’li İsmail Karayel'le de bir araya geldi.

Piri’nin Ankara’da önemli bir durağı da OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu Başkanı Salih Tanrıkulu ve çalışma ekibiyle KHK’larla yapılan ihraçlar gibi konularda bilgi alması oldu. Piri, burada binlerce klasördeki OHAL işlemlerine itiraz başvurularını içeren bölümü de gezdi. Ancak Piri’nin resmi temas kurabildiği en üst düzey yetkili sadece Tanrıkulu olabildi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde artık AB Bakanlığı birimlerinden sorumlu Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve bakanlıktan görüşme talebine olumlu yanıt alamadı. Piri’nin, Adalet Bakanlığı'ndan da olumsuz yanıt aldığı öğrenildi.

Temaslarını bugün Diyarbakır’da devam ettiren Piri, Ankara’da Amerika’nın Sesi’ne özel açıklamalarda bulundu. Gelecek Kasım ayında yayınlanması planlanan Türkiye İlerleme Raporu 2018’in hazırlıkları kapsamında Ankara’ya ilişkin son görüşlerini açıklayan Piri, kendisine yönelik terör örgütleriyle yakınlık gibi iddiaları da Amerika’nın Sesi’ne değerlendirdi.

AP’nin Türkiye konusunda kaygı duyduğunu, ama aynı zamanda yapıcı rol oynamak istediğini söyleyen Piri, “Türkiye’nin, bütçe (fon verilmesi), mülteci, Gümrük Birliği gibi konularda Avrupa Parlamentosu’nun kararlarına ihtiyacı var. Dürüst olmak gerekirse buraya geldim ve hiçbir hükümet yetkilisiyle görüşmemiz olmamasından hayal kırıklığına uğradım. Elbette ben kendileriyle görüşme yapmayı talep ettim. Ben Avrupa Parlamentosu’nun çoğunluğunu temsil ediyorum ve bizim pozisyonumuz hükümetin görüşlerini de rapora dahil etmek için dinlemek” ifadelerini kullandı.

Piri, AK Parti Hükümeti’nce kendisine sıklıkla yöneltilen “terör örgütleriyle bağlantılı hareket etme” suçlamasına tepki göstererek, “Ben Hollandalı bir politikacıyım. Hollanda’da PKK ve FETÖ politik bağlantımız yok. Maalesef her kim eleştirilerde bulunursa bu suçlama yapılıyor, hemen terör örgütleriyle yakın olduğu iddia ediliyor. HDP, bu parlamentoda seçilmiş politik bir parti. Gülen hareketine gelince ise ben inançlı/dindar birisi değilim. Hangi dayanaklar ile benim Gülen hareketiyle bağlantım olduğunu söyleniyor bilmiyorum. Ama eğer yorumlarını beğenmezseniz o kişiyi terörist, destekçisi veya toplumdaki belirli bir kesimden diye etiketlemek çok kolay. Ben çok üzgünüm ki Türkiye’de şimdiki atmosfer böyle” diye konuştu.

Piri, Türkiye’de mevcut anayasal tabloda denetleme ve denge olmaksızın iktidar gücünün kullanıldığını da belirterek, eğer ciddi bir değişiklik veya hükümetin sözler verdiği reformlar olmazsa Avrupa’yla ilişkilerde iyileşme olamayacağını da işaret etti.

Kati Piri, VOA Türkçe muhabiri Yıldız Yazıcıoğlu'yla

AP Türkiye Raportörü Kati Piri’nin, Amerika’nın Sesi’nin sorularına yanıtları şöyle oldu:

“Hukukun üstünlüğü, demokrasi ve basın özgürlüğüne odaklanıyoruz”

VOA: “Türkiye’de şu anki temaslarınız nasıl gidiyor, ilk izlenimleriniz neler?”

Kati Piri: “Türkiye’de 1 yıldır bulunmadım. Ancak benim her sabahım Türkiye’den çevrilmiş haberleri okuyarak başlıyor. Ama burada olmayınca elbette zor. Bugün üç muhalefet partisi liderleriyle görüşmelerim oldu. AK Parti’yle de temas ettim. Avrupa Birliği Delegasyonu Büyükelçisi’yle de görüştüm. Bugün Ankara’da ilk günüm. Sonrasında görevim Mardin, Diyarbakır ve İstanbul’daki görüşmelerle devam edecek. Buradaki insanlardan dinlediklerim rapor için girdi oluşturacak. Muhalefet partilerince (Türkiye’deki mevcut) duruma nasıl bakıldığını tahmin edersiniz. Bildiğiniz gibi Avrupa Parlamentosu’nda özellikle hukukun üstünlüğü, demokrasi ve basın özgürlüğüne odaklanıyoruz ve ilgileniyoruz. İstanbul’da iş dünyası temsilcileriyle görüşeceğim. Hafta bitiminde ilk değerlendirmemi yapacağım. Raporu ise Kasım ayı ortasında yayınlayacağız.

“HDP seçilmiş bir siyasi parti, ‘FETÖ’yle bağlantım yok”

Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri, Türk Hükümeti’nden görüşme taleplerine ret yanıtı aldığı için temsil ettiği parlamento adına hayal kırıldığı duyduğunu ve eleştirel tutumu nedeniyle kendisine ‘terör örgütleriyle bağlantılı kişi’ etiketlemesi yapıldığını söyledi. Ne PKK ne de FETÖ ile bağlantısı olmadığını sadece seçilmiş siyasi parti HDP ile görüşmeler yaptığını vurgulayan Piri, “Türkiye’nin, bütçe (fon verilmesi), mülteci, Gümrük Birliği gibi konularda Avrupa Parlamentosu’nun kararlarına ihtiyacı var. Dürüst olmak gerekirse buraya geldim ve hiçbir hükümet yetkilisiyle görüşmemiz olmamasından hayal kırıklığına uğradım” dedi.

Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye ilişkilerinde önemli sıra taşlarından birisini Avrupa Parlamentosu’nun (AP) her yıl oylama sonucu kabul ettiği ve uluslararası kamuoyuyla paylaştığı yıllık ilerleme raporu oluşturuyor. Raporda, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecinde Avrupa değerleri, kriterlerine ne derece uyum gösterdiği irdeleniyor ve AP adına AB yönetim organlarına tavsiyelerde bulunuluyor. Bu raporu son yıllarda hazırlamakla sorumlu isim Hollandalı parlamenter Kati Piri idi.

Türkiye’nin son yıllarda “hükümsüz, kabul etmiyoruz, yok hükmünde” gibi ifadelerle tepki gösterdiği ve neredeyse AP’yle ilişkilerini kopma noktasına taşıyan ilerleme raporlarına imza atan Piri, bugünlerde yılki rapor hazırlama vazifesi nedeniyle yine Türkiye’de. Piri, dün TBMM çatısı altında siyasi parti liderleri ve temsilcileriyle görüşmelerde bulundu. MHP’nin görüşme talebine geçen yılki olumsuz yanıt verdiği Piri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve beraberlerinde heyetler ile görüşmeler yaptı. Piri, TBMM Türkiye – AB Karma Komisyonu Başkanı AKP’li İsmail Karayel ile de bir araya geldi.

Piri’nin Ankara’da önemli bir durağı ise OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu Başkanı Salih Tanrıkulu ve çalışma ekibiyle KHK’larla yapılan ihraçlar gibi konularda bilgi alması oldu. Piri, burada binlerce klasördeki OHAL işlemlerine itiraz başvurularını içeren bölümü de gezdi. Ancak Piri’nin resmi temas kurabildiği en üst düzey yetkili sadece Tanrıkulu olabildi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde artık AB Bakanlığı birimlerinden sorumlu Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve bakanlıktan görüşme talebine olumlu yanıt alamadı. Piri’nin, Adalet Bakanlığı gibi kurumlardan olumsuz yanıt aldığı öğrenildi.

Temaslarını bugün Diyarbakır’da devam ettiren Piri, Ankara’da Amerika’nın Sesi’ne özel açıklamalarda bulundu. Gelecek Kasım ayında yayınlanması planlanan Türkiye İlerleme Raporu 2018’in hazırlıkları kapsamında Ankara’ya ilişkin son görüşlerini açıklayan Piri, kendisine yönelik terör organizasyonlarıyla yakınlık gibi iddiaları da Amerika’nın Sesi’ne değerlendirdi.

AP’nin Türkiye konusunda endişeli ama aynı zamanda yapıcı rol oynamak istediğini söyleyen Piri, “Türkiye’nin, bütçe (fon verilmesi), mülteci, Gümrük Birliği gibi konularda Avrupa Parlamentosu’nun kararlarına ihtiyacı var. Dürüst olmak gerekirse buraya geldim ve hiçbir hükümet yetkilisiyle görüşmemiz olmamasından hayal kırıklığına uğradım. Elbette ben kendileriyle görüşme yapmayı talep ettim. Bu benim şahsıma varlığıma bakılmaksızın ben Avrupa Parlamentosu’nun çoğunluğunu temsil ediyorum ve bizim pozisyonumuz Hükümet’in görüşlerini de rapora dahil etmek için dinlemek” ifadelerini kullandı.

Piri, AK Parti Hükümeti’nce kendisine sıklıkla yöneltilen “terör örgütleriyle bağlantılı hareket etme” suçlamasına tepki göstererek, “Ben Hollandalı bir politikacıyım. Hollanda’da ne PKK ne FETÖ politik bağlantımız yok. Maalesef her kim eleştirilerde bulunursa bu suçlama yapılıyor, hemen terör organizasyonlarıyla yakın olduğu iddia ediliyor. HDP, bu parlamentoda seçilmiş politik bir parti. Gülen hareketine gelince ise ben inançlı/dindar birisi değilim. Hangi dayanaklar ile benim Gülen hareketiyle bağlantım olduğunu söyleniyor bilmiyorum. Ama eğer yorumlarını beğenmezseniz o kişiyi terörist, destekçisi veya toplumdaki belirli bir kesimden diye etiketlemek çok kolay. Ben çok üzgünüm ki Türkiye’de şimdiki atmosfer böyle” diye konuştu.

Piri, Türkiye’de mevcut anayasal tabloda denetleme ve denge olmaksızın iktidar gücünün kullanıldığını da belirterek, eğer ciddi bir değişiklik veya Hükümet’in sözler verdiği reformlar olmazsa Avrupa’yla ilişkilerde iyileşme olamayacağını da işaret etti.

AP Türkiye Raportörü Kati Piri’nin, Amerika’nın Sesi’nin sorularına yanıtları şöyle oldu:

“Hukukun üstünlüğü, demokrasi ve basın özgürlüğüne odaklanıyoruz”

VOA: “Türkiye’de şu anki temaslarınız nasıl gidiyor, ilk izlenimleriniz neler?”

Kati Piri: “Türkiye’de 1 yıldır bulunmadım. Ancak benim her sabahım Türkiye’den çevrilmiş haberleri okuyarak başlıyor. Ama burada olmayınca elbette zor. Bugün üç muhalefet partisi liderleriyle görüşmelerim oldu. AK Parti’yle de temas ettim. Avrupa Birliği Delegasyonu Büyükelçisi’yle de görüştüm. Bugün Ankara’da ilk günüm. Sonrasında görevim Mardin, Diyarbakır ve İstanbul’daki görüşmelerle devam edecek. Buradaki insanlardan dinlediklerim rapor için girdi oluşturacak. Muhalefet partilerince (Türkiye’deki mevcut) duruma nasıl bakıldığını tahmin edersiniz. Bildiğiniz gibi Avrupa Parlamentosu’nda özellikle hukukun üstünlüğü, demokrasi ve basın özgürlüğüne odaklanıyoruz ve ilgileniyoruz. İstanbul’da iş dünyası temsilcileriyle görüşeceğim. Hafta bitiminde ilk değerlendirmemi yapacağım. Raporu ise Kasım ayı ortasında yayınlayacağız.

“HDP seçilmiş bir siyasi parti, ‘FETÖ’yle bağlantım yok”

VOA: Türkiye’de Hükümet bazı temsilcileri de dahil bazı kişiler, terör organizasyonları PKK ve FETÖ'yle yakın ilişki içinde olduğunuzu düşünüyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Türkiye’deki bu iddiaya yanıtınız nedir?

Kati Piri: “Ben Hollandalı bir politikacıyım. Hollanda’da ne PKK ne FETÖ siyasi bağlantımız yok. Maalesef her kim eleştirilerde bulunursa bu suçlama yapılıyor, hemen terör organizasyonlarıyla yakın olduğu iddia ediliyor. Son 4 yıldır ben burada (TBMM) parlamentodayım. Her zaman bu parlamentodaki her seçilmiş politik parti ile görüşme talep ediyorum. HDP, bu parlamentoda seçilmiş politik bir parti. Gülen hareketine gelince ise ben inançlı/dindar birisi değilim. Hangi dayanaklar ile benim Gülen hareketiyle bağlantım olduğunu söyleniyor bilmiyorum. Ama eğer yorumlarını beğenmezseniz o kişiyi terörist, destekçisi veya toplumdaki belirli bir kesimden diye etiketlemek çok kolay. Ben çok üzgünüm ki Türkiye’de şimdiki atmosfer böyle. Türkiye’de milyonlarca insanı etkileyen neler yaşandığına ilişkin herhangi bir farklı bir ses veya dürüst bir endişe hemen terör organizasyonlarıyla yakın diye etiketleniyor.”

“Şimdiki endişemiz yeni anayasa, denetleme ve denge yok”

VOA: “Geçtiğimiz Temmuz ayında resmi olarak olağanüstü hal (OHAL) sona erdi. Ama bu durum biraz kağıt üzerinde görünüyor. Çünkü AKP, yeni yasal düzenlemeyi hayata geçirdi ve bazı meseleler devam ediyor. Siz ne düşünüyorsunuz, Türkiye halen OHAL şartları altında mı yoksa Temmuz sonrası her şey değişti mi?”

Kati Piri: “Elbette iki yıl önceki darbe girişimi, sadece o gece değil tüm toplumda olağanüstü etkilere yol açtı. Aynı zamanda Hükümet’in konuyla hangi yol ile ilgilendiği de ve devam eden günlerde yaşanan baskılar.. Avrupa’da herkes anlıyor ki darbe girişimi gibi korkunç bir şey yaşanmasını hiçbir hükümet kabul etmez ve kim bundan sorumluysa peşlerinden gidilecektir. Bu meşrudur. Ama bundan daha geniş baskılar söz konusu. Sivil toplum örgütlerine, basın özgürlüğüne yönelik baskılar. OHAL uygulaması altında hukukun üstünlüğü artık yokmuş gibi bu dönem Türkiye içerisinde yaşananlar. Şimdiki endişemiz yeni anayasa. Herhangi bir denetleme ve denge olmaksızın OHAL döneminde yaşanan durum artacaktır. Şimdi herhangi bir denetleme ve denge olmadığı gibi Parlamento’nun da görevini yerine getirememesi bunu arttırıyor. Hükümet’ten reform ve normalleştirme yönünde epeyce açıklama yapılıyor. Biz sonuçları görmek istiyoruz. Ama ben henüz bu sonuçları görmüyorum.”

“Türkiye AB’ye üye olmak istediği için Avrupa değerlerine yaklaşmasına bakıyoruz”

VOA: “Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkileri resmi olarak dondurulmadı ama pratikte müzakereler ilerlemiyor. Türkiye vize serbestisi gibi beklentilerine yanıt alamıyor. Türkiye halen AB’yi çifte standart uygulamakla eleştiriyor. Siz ne düşünüyorsunuz?”

Kati Piri: AB – “Türkiye üyelik sürecinde pek çok şey üzücü. Benim görüşüm itibariyle ilişkileri donduramazsınız. İlişkimiz var, her zaman da ilişkimiz devam edecek. Pek çok ortaklığımız var, pek çok ortak ilgimiz AB ve Türkiye’nin farklı seviyede işbirliği yapmasını gerektiriyor, enerji, dış politika, mülteciler gibi bütün konularda. Ama elbette biz her zaman Türkiye’ye yüksek standartlar için yardım ediyoruz çünkü Türk Hükümeti her zaman AB’ye tam üye olmak istediğini söylüyor. Bu nedenle biz Türkiye’ye diğer üçüncü ülkelerden daha farklı bakıyoruz. Bu da tek neden ki benim raportör oluşum, benim ve Avrupa Parlamentosu’nun görüşü bakımından Avrupa değerlerine yaklaşılmasında bazı şeyler iyi gitmediğinde eleştirmemiz.”

“Türkiye’de gücün tek kişide yoğunlaştığını görüyoruz”

“Biz her zaman Türkiye’ye yüksek standartlara ulaşması için yardım ediyoruz. Burada (Türkiye’de) yaşanan gelişmelerden dolayı üyelik prosedürü pratikte dondu. Çünkü geçen yıl Avrupa Parlamentosu olarak biz bile raporumuzda (belirttik ki) yeni anayasada denetleme ve denge olmadığını görüyoruz. Biz bu ülkede gücün (iktidar) bir kişinin ellerinde yoğunlaştığını görüyoruz. Biz diyoruz ki eğer herhangi bir değişiklik yapılmadan uygulanırsa bu Hükümet ile Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecini nasıl konuşacağımızı bilmiyoruz. Bu burada (Türkiye’de) ne olduğunu önemsemiyoruz anlamına gelmiyor. Bu bizim (AB) ilgimizi keseceğimiz anlamına gelmiyor. Ama eğer buradaki durumda ilerleme sağlanamazsa diğer bağlantı yollarımızı bulmamız gerekiyor.”

“Türkiye kriterleri tamamladığında vize serbestisini ilk ben savunacağım”

“Konu vize serbestisine geldiğinde ben her zaman bizim (AB) bunu 10 yıl önce tamamlamamız gerektiğini söylüyorum. Üyelik ve vize serbestisi konusundaki kriterleri belirlemiş olan benim şahsım ya da Avrupa Parlamentosu değil. Ama eğer kriterler varsa elbette biz bu kriterleri değerlendireceğiz. Ama şunu söylüyorum ki eğer Türkiye söz konusu 72 kriteri tamamlarsa da bunu gerçekleştirmek kolay değil. Avrupa’da konu vize olduğunda genellikle insanlar, sığınmacı sayısında artış olacağı görüşüyle bağlantılı düşünüyor. Elbette bu konu sığınmacı meselesiyle ilgili değil. Türk Hükümeti kriterleri tamamladığında, bizim özgürce seyahat edilmesi için vize serbestisi şimdi vermemiz gerektiğini savunacak ilk kişi olacağım.

Gümrük Birliği konusunda ise, Avrupa Parlamentosu geçen yıl hali hazırda bunun (Türkiye’yle ilişkide) yollardan birisi olduğunu söyledi. Gümrük Birliği’nin geliştirilmesini engellememeliyiz. Bu yıl da Avrupa Parlamentosu’nun bu pozisyonunu koruması için elimden geleni yapacağım. Ama dürüst olmalıyım ki buradaki insan hakları tablosu nedeniyle benim ülkemde (Hollanda), üye ülkelerde endişe duyuluyor. Bu nedenle bundan (Gümrük Birliği’nin geliştirilmesinden) önce Hükümet’in söz verdiği bazı reformları yapmasını ve sonuçlarını bekliyoruz.”

“Türkiye’de normalleşme olduğunda ilişkilerde değişiklik olacaktır”

VOA: “Türkiye’de ve uluslararası kamuoyunda Avrupalı liderler tarafından Suriyeliler meselesi nedeniyle Erdoğan’ın pozisyonuna, hükümetine destek verildiği görüşü de söz konusu. Siz ne düşünüyorsunuz?”

Kati Piri: “Her ülke kim tarafından temsil edileceğini kendisi seçiyor ve açıkça görülüyor ki AK Parti, Türkiye’de halen çoğunluğa sahip. Biz Türk halkı tarafından yapılan seçimi eleştiremeyiz. Biz Hükümet’in ne yaptığıyla, politikalarıyla ilgileniyoruz. Şimdiki hükümet vakasında ise, politikaları konusunda pek çok endişe duyuyoruz.

Avrupa, Türkiye’nin kim tarafından yönetileceğine karar vermeyi talep etmiyor ya da karar vermekle ilgilenmiyor. Ama mesela 1,5 yıl önce Erdoğan’ın ‘Hollandalılar Nazi kalıntıları’ gibi söylemi oldu. Bunun gibi sert açıklamalar yapıldı. Bunlar kolayca unutulmuyor. Bir Türk arkadaşım ‘Neden Avrupalı liderler fil hafızasına sahip eğer balık hafızası olsaydı daha kolay olurdu’ demişti. Maalesef bunlar zaman alıyor. Şimdi söylemler pozitif yönde olduğu için mutluyum. Hollanda ile Türkiye’nin karşılıklı olarak büyükelçiler göndermesinden de mutluyum. Üye ülkelerle ilişkilerde ilerlemeler sağlanmasından memnunum. Türkiye’de tekrar normalleşme durumu gözlemlendiği takdirde (AB ile ilişkilerde) gerçekten ciddi değişiklik olacaktır. Bunun olacağını umut edelim.”

“AP yapıcı rol oynamak istiyor, AP raportörüyle görüşülmemesi akıllıca değil”

VOA: “Bu raporlama görevi ziyaretinizde Türk Hükümeti’nden üst düzey yetkililerle görüşebildiniz mi, görüşebilecek misiniz? Çünkü en son Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu size epeyce tepkiliydi ve şimdi kendisi Avrupa Birliği’nden de sorumlu.”

Kati Piri: “Benim şahsım hakkında görüşleri olabilir ama ben burada Avrupa Parlamentosu adına bulunuyorum. Avrupa Parlamentosu, (Türkiye konusunda) endişeli ama aynı zamanda yapıcı rol oynamak istiyor. Türkiye’nin, bütçe (fon verilmesi), mülteci, Gümrük Birliği gibi konularda Avrupa Parlamentosu’nun kararlarına ihtiyacı var. Dürüst olmak gerekirse buraya geldim ve hiçbir hükümet yetkilisiyle görüşmemiz olmamasından hayal kırıklığına uğradım. Elbette ben kendileriyle görüşme yapmayı talep ettim. Ben burada ne yaşandığına dair bütün görüntüyü (spektrum) görmeyi ve herkesten görüşlerini dinlemeyi istiyorum. Bazı AKP’lilerle görüşmeler yaptım ama hükümet yetkilileriyle değil. Bu Hükümet’in tercihi. Bence bilgice/akıllı bir tercih değil. Bu benim şahsıma varlığıma bakılmaksızın ben Avrupa Parlamentosu’nun çoğunluğunu temsil ediyorum ve bizim pozisyonumuz Hükümet’in görüşlerini de rapora dahil etmek için dinlemek.

“Hükümet’ten son üç yıldır AP’yle diyalog kurulmuyor”

Son üç yıldır (AK Parti) Hükümet’ten herhangi bir bakan tarafından Avrupa Parlamentosu’na gelerek diyalog kurulduğunu görmedik. Dolayısıyla bize gelip anlatmamaları veya beni kabul etmemelerine rağmen Avrupa Parlamentosu’nun Hükümet’in yanında olmadığı eleştirisini yapmak kolay. Bu konuda gelecekte ilerleme sağlanabileceğini umut ediyorum. Bakan’ın, kendi ülke çıkarlarını en iyi şekilde temsil etmesi gerekir ki AB ile ilgili tüm konularda Avrupa Parlamentosu’yla işbirliği yapılması daha akıllıca olur diye düşünüyorum şimdiki ziyaretimizden farklı olarak.”

VOA: Türkiye’de Hükümet bazı temsilcileri de dahil bazı kişiler, terör organizasyonları PKK ve FETÖ ile yakın ilişki içinde olduğunuzu düşünüyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Türkiye’deki bu iddia karşısında pozisyonunuz nedir?

Kati Piri: “Ben Hollandalı bir politikacıyım. Hollanda’da ne PKK ne FETÖ siyasi bağlantımız yok. Maalesef her kim eleştirilerde bulunursa bu suçlama yapılıyor, hemen terör organizasyonlarıyla yakın olduğu iddia ediliyor. Son 4 yıldır ben burada (TBMM) parlamentodayım. Her zaman bu parlamentodaki her seçilmiş politik parti ile görüşme talep ediyorum. HDP, bu parlamentoda seçilmiş politik bir parti. Gülen hareketine gelince ise ben inançlı/dindar birisi değilim. Hangi dayanaklar ile benim Gülen hareketiyle bağlantım olduğunu söyleniyor bilmiyorum. Ama eğer yorumlarını beğenmezseniz o kişiyi terörist, destekçisi veya toplumdaki belirli bir kesimden diye etiketlemek çok kolay. Ben çok üzgünüm ki Türkiye’de şimdiki atmosfer böyle. Türkiye’de milyonlarca insanı etkileyen neler yaşandığına ilişkin herhangi bir farklı bir ses veya dürüst bir endişe hemen terör organizasyonlarıyla yakın diye etiketleniyor.”

“Şimdiki endişemiz yeni anayasa, denetleme ve denge yok”

VOA: “Geçtiğimiz Temmuz ayında resmi olarak olağanüstü hal (OHAL) sona erdi. Ama bu durum biraz kağıt üzerinde görünüyor. Çünkü AKP, yeni yasal düzenlemeyi hayata geçirdi ve bazı meseleler devam ediyor. Siz ne düşünüyorsunuz, Türkiye halen OHAL şartları altında mı yoksa Temmuz sonrası her şey değişti mi?”

Kati Piri: “Elbette iki yıl önceki darbe girişimi, sadece o gece değil tüm toplumda olağanüstü etkilere yol açtı. Aynı zamanda Hükümet’in konuyla hangi yol ile ilgilendiği de ve devam eden günlerde yaşanan baskılar.. Avrupa’da herkes anlıyor ki darbe girişimi gibi korkunç bir şey yaşanmasını hiçbir hükümet kabul etmez ve kim bundan sorumluysa peşlerinden gidilecektir. Bu meşrudur. Ama bundan daha geniş baskılar söz konusu. Sivil toplum örgütlerine, basın özgürlüğüne yönelik baskılar. OHAL uygulaması altında hukukun üstünlüğü artık yokmuş gibi bu dönem Türkiye içerisinde yaşananlar. Şimdiki endişemiz yeni anayasa. Herhangi bir denetleme ve denge olmaksızın OHAL döneminde yaşanan durum artacaktır. Şimdi herhangi bir denetleme ve denge olmadığı gibi Parlamento’nun da görevini yerine getirememesi bunu arttırıyor. Hükümet’ten reform ve normalleştirme yönünde epeyce açıklama yapılıyor. Biz sonuçları görmek istiyoruz. Ama ben henüz bu sonuçları görmüyorum.”

“Türkiye AB’ye üye olmak istediği için Avrupa değerlerine yaklaşmasına bakıyoruz”

VOA: “Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkileri resmi olarak dondurulmadı ama pratikte müzakereler ilerlemiyor. Türkiye vize serbestisi gibi beklentilerine yanıt alamıyor. Türkiye halen AB’yi çifte standart uygulamakla eleştiriyor. Siz ne düşünüyorsunuz?”

Kati Piri: AB – “Türkiye üyelik sürecinde pek çok şey üzücü. Benim görüşüm itibariyle ilişkileri donduramazsınız. İlişkimiz var, her zaman da ilişkimiz devam edecek. Pek çok ortaklığımız var, pek çok ortak ilgimiz AB ve Türkiye’nin farklı seviyede işbirliği yapmasını gerektiriyor, enerji, dış politika, mülteciler gibi bütün konularda. Ama elbette biz her zaman Türkiye’ye yüksek standartlar için yardım ediyoruz çünkü Türk Hükümeti her zaman AB’ye tam üye olmak istediğini söylüyor. Bu nedenle biz Türkiye’ye diğer üçüncü ülkelerden daha farklı bakıyoruz. Bu da tek neden ki benim raportör oluşum, benim ve Avrupa Parlamentosu’nun görüşü bakımından Avrupa değerlerine yaklaşılmasında bazı şeyler iyi gitmediğinde eleştirmemiz.”

“Türkiye’de gücün tek kişide yoğunlaştığını görüyoruz”

“Biz her zaman Türkiye’ye yüksek standartlara ulaşması için yardım ediyoruz. Burada (Türkiye’de) yaşanan gelişmelerden dolayı üyelik prosedürü pratikte dondu. Çünkü geçen yıl Avrupa Parlamentosu olarak biz bile raporumuzda (belirttik ki) yeni anayasada denetleme ve denge olmadığını görüyoruz. Biz bu ülkede gücün (iktidar) bir kişinin ellerinde yoğunlaştığını görüyoruz. Biz diyoruz ki eğer herhangi bir değişiklik yapılmadan uygulanırsa bu Hükümet ile Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecini nasıl konuşacağımızı bilmiyoruz. Bu burada (Türkiye’de) ne olduğunu önemsemiyoruz anlamına gelmiyor. Bu bizim (AB) ilgimizi keseceğimiz anlamına gelmiyor. Ama eğer buradaki durumda ilerleme sağlanamazsa diğer bağlantı yollarımızı bulmamız gerekiyor.”

“Türkiye kriterleri tamamladığında vize serbestisini ilk ben savunacağım”

“Konu vize serbestisine geldiğinde ben her zaman bizim (AB) bunu 10 yıl önce tamamlamamız gerektiğini söylüyorum. Üyelik ve vize serbestisi konusundaki kriterleri belirlemiş olan benim şahsım ya da Avrupa Parlamentosu değil. Ama eğer kriterler varsa elbette biz bu kriterleri değerlendireceğiz. Ama şunu söylüyorum ki eğer Türkiye söz konusu 72 kriteri tamamlarsa da bunu gerçekleştirmek kolay değil. Avrupa’da konu vize olduğunda genellikle insanlar, sığınmacı sayısında artış olacağı görüşüyle bağlantılı düşünüyor. Elbette bu konu sığınmacı meselesiyle ilgili değil. Türk Hükümeti kriterleri tamamladığında, bizim özgürce seyahat edilmesi için vize serbestisi şimdi vermemiz gerektiğini savunacak ilk kişi olacağım.

Gümrük Birliği konusunda ise, Avrupa Parlamentosu geçen yıl hali hazırda bunun (Türkiye’yle ilişkide) yollardan birisi olduğunu söyledi. Gümrük Birliği’nin geliştirilmesini engellememeliyiz. Bu yıl da Avrupa Parlamentosu’nun bu pozisyonunu koruması için elimden geleni yapacağım. Ama dürüst olmalıyım ki buradaki insan hakları tablosu nedeniyle benim ülkemde (Hollanda), üye ülkelerde endişe duyuluyor. Bu nedenle bundan (Gümrük Birliği’nin geliştirilmesinden) önce Hükümet’in söz verdiği bazı reformları yapmasını ve sonuçlarını bekliyoruz.”

“Türkiye’de normalleşme olduğunda ilişkilerde değişiklik olacaktır”

VOA: “Türkiye’de ve uluslararası kamuoyunda Avrupalı liderler tarafından Suriyeliler meselesi nedeniyle Erdoğan’ın pozisyonuna, hükümetine destek verildiği görüşü de söz konusu. Siz ne düşünüyorsunuz?”

Kati Piri: “Her ülke kim tarafından temsil edileceğini kendisi seçiyor ve açıkça görülüyor ki AK Parti, Türkiye’de halen çoğunluğa sahip. Biz Türk halkı tarafından yapılan seçimi eleştiremeyiz. Biz Hükümet’in ne yaptığıyla, politikalarıyla ilgileniyoruz. Şimdiki hükümet vakasında ise, politikaları konusunda pek çok endişe duyuyoruz.

Avrupa, Türkiye’nin kim tarafından yönetileceğine karar vermeyi talep etmiyor ya da karar vermekle ilgilenmiyor. Ama mesela 1,5 yıl önce Erdoğan’ın ‘Hollandalılar Nazi kalıntıları’ gibi söylemi oldu. Bunun gibi sert açıklamalar yapıldı. Bunlar kolayca unutulmuyor. Bir Türk arkadaşım ‘Neden Avrupalı liderler fil hafızasına sahip eğer balık hafızası olsaydı daha kolay olurdu’ demişti. Maalesef bunlar zaman alıyor. Şimdi söylemler pozitif yönde olduğu için mutluyum. Hollanda ile Türkiye’nin karşılıklı olarak büyükelçiler göndermesinden de mutluyum. Üye ülkelerle ilişkilerde ilerlemeler sağlanmasından memnunum. Türkiye’de tekrar normalleşme durumu gözlemlendiği takdirde (AB ile ilişkilerde) gerçekten ciddi değişiklik olacaktır. Bunun olacağını umut edelim.”

“AP yapıcı rol oynamak istiyor, AP raportörüyle görüşülmemesi akıllıca değil”

VOA: “Bu raporlama görevi ziyaretinizde Türk Hükümeti’nden üst düzey yetkililerle görüşebildiniz mi, görüşebilecek misiniz? Çünkü en son Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu size epeyce tepkiliydi ve şimdi kendisi Avrupa Birliği’nden de sorumlu.”

Kati Piri: “Benim şahsım hakkında görüşleri olabilir ama ben burada Avrupa Parlamentosu adına bulunuyorum. Avrupa Parlamentosu, (Türkiye konusunda) endişeli ama aynı zamanda yapıcı rol oynamak istiyor. Türkiye’nin, bütçe (fon verilmesi), mülteci, Gümrük Birliği gibi konularda Avrupa Parlamentosu’nun kararlarına ihtiyacı var. Dürüst olmak gerekirse buraya geldim ve hiçbir hükümet yetkilisiyle görüşmemiz olmamasından hayal kırıklığına uğradım. Elbette ben kendileriyle görüşme yapmayı talep ettim. Ben burada ne yaşandığına dair bütün görüntüyü (spektrum) görmeyi ve herkesten görüşlerini dinlemeyi istiyorum. Bazı AKP’lilerle görüşmeler yaptım ama hükümet yetkilileriyle değil. Bu Hükümet’in tercihi. Bence bilgice/akıllı bir tercih değil. Bu benim şahsıma varlığıma bakılmaksızın ben Avrupa Parlamentosu’nun çoğunluğunu temsil ediyorum ve bizim pozisyonumuz Hükümet’in görüşlerini de rapora dahil etmek için dinlemek.

“Hükümet’ten son üç yıldır AP’yle diyalog kurulmuyor”

Son üç yıldır (AK Parti) Hükümet’ten herhangi bir bakan tarafından Avrupa Parlamentosu’na gelerek diyalog kurulduğunu görmedik. Dolayısıyla bize gelip anlatmamaları veya beni kabul etmemelerine rağmen Avrupa Parlamentosu’nun Hükümet’in yanında olmadığı eleştirisini yapmak kolay. Bu konuda gelecekte ilerleme sağlanabileceğini umut ediyorum. Bakan’ın, kendi ülke çıkarlarını en iyi şekilde temsil etmesi gerekir ki AB ile ilgili tüm konularda Avrupa Parlamentosu’yla işbirliği yapılması daha akıllıca olur diye düşünüyorum şimdiki ziyaretimizden farklı olarak.”