Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye’nin İran’ın başkenti Tahran’da öldürülmesi sonrası Filistin meselesi ve Gazze’de ateşkes Türkiye’de en öncelikli gündem haline geldi.
AK Parti Genel Merkezi’nde bugün düzenlenen İnsan Hakları Eğitim Programı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gazze kriziyle birlikte finansal sistemin iflas bayrağını çektiğini söyledikten sonra bir kez daha İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde konuşma yapmasına fırsat verilmesini eleştirdi.
Erdoğan, “Batı, İsrail'in suç ortağı. Bu desteklerini gizleme gereksinimi duymadan katilleri avuçları şişinceye kadar alkışlayarak alenen gösteriyorlar. Günümüzün Hitler'i Netanyahu'nun yalanlarını ayakta alkışlayanlar, ellerine yapışan o kara lekeyi ömür boyu temizleyemeyecek. Hamas Büro Başkanı İsmail Heniye kardeşimizin İran’ın Tahran’da şehit edilmesini alkış sahnesinden bağımsız okuyamayız. O korkunç görüntüler Filistin halkını derinden yaralamakla kalmamış, daha kötüsü Netanyahu’yu şımartmıştır” dedi.
Bahçeli: “Türkiye, Suriye, Irak, Mısır başta olmak üzere bölge ülkelerinin girişimiyle bir ‘Kudüs Paktı’ oluşturulmalıdır”
AK Parti’nin Cumhur İttifakı’ndaki ortağı MHP’nin lideri Devlet Bahçeli de Ortadoğu ülkelerine İsrail karşıtı bir bölgesel pakt kurulması için başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu ülkelerine çağrıda bulundu.
Yazılı bir açıklama yayınlayan MHP Genel Başkanı, “İsrail terörü, taşınması, kaldırılması, hazmedilmesi imkânsız bir sınırdadır. Eğer böyle giderse, vahşet durmazsa, inanç ve insan haklarına kategorik saldırılar ısrarla devam ederse ya küresel ya da bölgesel bir savaş son tercih olarak karşımıza çıkacaktır. Geldiğimiz noktada öncelikle katliamı durduracak bir ateşkes rejiminin süratle hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ardından Ortadoğu'da barış ve huzuru sürdürebilir kılacak adımların süratle atılması gerekmektedir. Bu amaçla Türkiye, Suriye, Irak, Mısır başta olmak üzere bölge ülkelerinin girişimiyle bir ‘Kudüs Paktı’ oluşturulmalıdır” ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da geçen hafta katıldığı bir televizyon programında “Biz şu anda sadece Türkiye’yi değil bölgesini de bir istikrar adasına çevirmenin yollarını arıyoruz” diyerek bunun için ekonomik işbirliği ve terörle mücadele konusunda bölge ülkelerine desteğe hazır olduklarını söylemişti.
Soğuk Savaş döneminden sonra bölgedeki devletlerin birbirlerine çok fazla güvenmediklerini belirten Fidan, “Bunu kökten çözmenin yolu açıkçası bir güvenlik platformu, bir güvenlik paktı oluşturmaktır. Aslında bölge ülkeleri kendi güvenliklerini kendilerinin sağlayacağı, birbirlerine tamamiyle güvenebilecekleri bir güvenlik paktı oluşturdukları zaman ne dışarıdan gereksiz müdahalelere açık hale gelirler ne de birbirlerine karşı istikrarsızlık üretirler” demişti.
Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu konu üzerinde yoğunlaştığını eklemişti.
Daha önce bölgede hangi paktlar imzalanmıştı?
Ortadoğu’da daha önce Türkiye’nin girişimiyle 1937 yılında Sadabat Paktı kurulmuştu. Atatürk’ün girişimiyle kurulan dörtlü saldırmazlık paktında Türkiye dışında İran, Irak ve Afganistan yer alıyordu.
2. Dünya Savaşı’nda fiilen uygulanmayan pakt, 1955’te Afganistan’ın çekilip yerine Pakistan ve İngiltere’nin girmesiyle Bağdat Paktı olarak yeniden kurgulandı.
Askeri nitelik taşıyan saldırmazlık paktı 1959’da Irak’ın çekilmesiyle kültürel bir işbirliği örgütü olan Merkezi Antlaşma Teşkilatı’na (CENTO) dönüştü.
CENTO, 1979 yılında İran’da İslam devriminin ilanı sonrası resmen hukuki varlığını kaybetti.
Yaşar Güler: “Bölgemizde yayılmacı emeller besleyenlere, bu coğrafyayı kendi kirli planlarını uygulama sahası olarak görenlere karşı güç sahibiyiz”
Geçen hafta yapılan Yüksek Askeri Şura Toplantısı sonrası Genelkurmay Başkanı Metin Gürak, kuvvet komutanları ve bakan yardımcılarıyla ilk kez bir toplantı düzenleyen Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler isim vermeden “Ortadoğu’da yayılmacı emel besleyenlere” tepki gösterdi.
Güler, “Bölgemizde yayılmacı emeller besleyenlere, bu coğrafyayı kendi kirli planlarını uygulama sahası olarak görenlere karşı, ülkemizin ve aziz milletimizin bekasını koruma noktasında gerekli güç ve kudrete sahibiz. Bu asla ve asla unutulmamalıdır. Tüm bu faaliyetlerimizle birlikte stratejik ve çok boyutlu politikamızın bir yansıması olarak dost ve müttefik ülkelerle ikili ilişkilerimizi geliştirmeye büyük önem veriyoruz” dedi.
Ayasofya’daki mitingde Erdoğan’ın kızı ve damadı da vardı
Türkiye’de Filistin’le dayanışma eylemleri de hız kesmeden devam ediyor.
Cumartesi günü İstanbul’da onbinlerce kişinin katılımıyla Ayasofya’nın önünde Büyük Gazze mitingi düzenlendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ve damadı Baykar Yönetim Kurulu Başkan Vekili Selçuk Bayraktar’ın yanısıra eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da eylemciler arasındaydı.
Filistin’e Destek Platformu öncülüğünde düzenlenen eylemde konuşan Bilal Erdoğan, “Tüm insanlığın gözleri önünde İsrail, Gazze'yi dünyanın en büyük çocuk mezarlığına çevirdi. Kuvözdeki bebekleri katlettiler. Gazetecileri, doktorları acımasızca öldürdüler. İsrail bir terör devleti olduğunu, bölgemizin başına bela olan haydut bir devlet olduğunu bir kez daha gösterdi” dedi.
İsrail’in Gazze’deki savaşı, bölgeyi kontrol eden Hamas’ın silahlı kanadının 7 Ekim’de İsrail’in güneyindeki yerleşimlere sızarak burada çoğu sivil 1200 kişiyi öldürmesiyle başladı.
Hamas bu saldırıda 253 İsrailli’yi de rehin alarak Gazze’ye götürdü. İsrail, saldırının ardından Hamas’ı bitirme sözü vererek Gazze’ye hava ve kara harekatı başlattı, ablukasını sıkılaştırdı.
Gazze nüfusunun büyük kısmı yerlerinden oldu. Bölgenin sağlık yetkilileri 39 binden fazla kişinin İsrail’in harekatında hayatını kaybettiğini belirtiyor.