Siyaset Ekonominin Önüne mi Geçiyor?

17 Aralık'ta Yolsuzluk operasyonunun birinci yıldönümünde Ankara'da toplanan göstericiler

Uzmanlar, Türkiye’de siyasetin ekonomik endişeleri arttırabileceğine dikkat çekiyor. Siyasi liderliğin öngörülemez tarzı, yaklaşan seçimler ve uluslararası mali piyasaların katı tutumu ekonomik belirsizliği biraz daha arttırıyor

Türkiye’de Zaman gazetesi ve Samanyolu televizyonuna yönelik operasyonlardan, Ankara ile Avrupa Birliği arasında yaşanan diplomatik gerilimden sonra Türk Lirası’nda rekor düşüş yaşandı

Uzmanlar, uluslararası piyasaların Rusya konusunda endişeli olduğu bu dönemde bu tür kaygıların Türkiye’ye yayılabileceğini bildiriyor. Türk ekonomisinde büyümenin yavaşlamasının yanı sıra gelecek seneki seçimleri düşünen hükümet için Türk Lirası’ndaki değer kaybı yeni bir siyasi soruna dönüşebilir.

Rusya’da rublede sert düşüş yaşanırken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği’ni eleştiren bir konuşma yaptı. AB için “kendi işlerine baksınlar” diyen Erdoğan, Türkiye’nin 40 senelik hedefi olan AB üyeliği sürecini sona erdirebileceği uyarısında bulundu. Piyasaların bu sözlere tepkisi olumsuz oldu.

“Piyasalar siyasete tepki veriyor”

Global Source Partners’dan Atilla Yeşilada eskiden piyasaların Erdoğan’ın sert tavrını duymazdan geldiğini, ancak son tepkinin bu durumun değişmiş olabileceğinin işareti olabileceğini söylüyor.

Erdoğan’ın AB’ye yönelik sözlerinin piyasalar tarafından Türkiye’nin Putin’e yaklaştığı yönünde yorumlandığını söyleyen uzman uzun süredir ilk kez yatırımcıların bir politik açıklamaya bu kadar olumsuz tepki verdiğini belirtti. Yeşilada, oluşan izlenimin artık Erdoğan’ın ve hükümetin siyasi kararlarının önceden tahmin edilemeyeceği yönünde olduğunu söyledi.

Erdoğan’ın Batı karşıtı söylemi dindar ve milliyetçi seçmen tabanını memnun ediyor. Erdoğan, gelecek seneki seçimlerde AKP’nin parlamentonun üçte ikisini ele geçirerek ülkeyi başkanlık sistemine çevirecek çoğunluğu elde etmek istiyor.

Ekonomi yavaşlıyor

Ancak Erdoğan’ın önünde bazı sorunlar var. Ekonomik büyüme %3’ün altına indi. Oysa 10 sene boyunca kalkınma ortalaması %8’di. Aynı zamanda işsizlik son üç senenin en yüksek noktasına ulaştı.

Süleyman Şah Üniversitesi’nden siyaset bilimci Cengiz Aktar, Erdoğan’ın siyasi amaçlarına ulaşmakta faiz oranlarını kilit olarak gördüğünü söylüyor.

Aktar, Erdoğan’ın faizleri düşürmenin ülkede ekonomiyi canlandıracağını düşündüğünü çünkü partiyi destekleyenlerin tüketime alıştığını ve tükettikleri sürece hükümetin kararlarını çok da umursamadıklarını söylüyor.

Ocak ayında merkez bankası faizleri iki katına çıkararak liranın çökmesini engellediğinden bu yana Erdoğan, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı üzerinde oranları düşürmesi için baskı uyguluyor.

Ancak TL’nin son günlerdeki düşüşü ve finans piyasalarındaki endişe, faizleri düşürmeyi hem yüksek riskli hem de yüksek getirili bir stratejiye dönüştürüyor.

Yeşilada, faizlerin düşürülmesinin ihracat sektörüne yardımcı olacağını ve istihdamı arttıracağını, aynı zamanda inşaat sektörünü de canlandıracağını belirtiyor. Uzman temelde, hükümetin TL’de düşme sonrasında canlanacak ihracat ve inşaat sektörünü, yüksek döviz borcu olan bazı sektörlerdeki iflaslara karşı bir denge olarak gördüğünü ve bunu tercih ettiğini söylüyor.

Fitch uyardı

Kredilendirme kuruluşu Fitch, gelecek senenin Türk bankaları için zor geçeceğini ve borç portföylerinde kötüleşme yaşanacağını açıkladı. Fitch, artan tüketici borçlarına ve kur kaybına da dikkati çekti.

Bu değerlendirme kuruluşlarından gelen son uyarı oldu. Bu, hükümetin ekonomik kararlarda esnekliğinin azalması anlamına geliyor. Uzmanlar, siyasetin ekonomik endişeleri arttırabileceğine dikkat çekiyor. Siyasi liderliğin öngörülemez tarzı, yaklaşan seçimler ve uluslararası mali piyasaların katı tutumu ekonomik belirsizliği biraz daha artırıyor.