Türkiye'de Protestolarda Futbolseverler Ön Planda

Geçen haftasonu İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı'ndaki Beşiktaş-Galatasaray derbisinde naylon sandalyeleri sahaya fırlatan Beşiktaş taraftarları

Türkiye’de Mayıs ayından bu yana devam eden hükümet karşıtı protestolarda futbol taraftarları gün geçtikçe daha öne çıkıyor. Ancak hükümet, stadyumlarda siyasi muhalefeti bastıracağı konusunda uyarıda bulundu.

Türkiye’de Süper Lig başladığından bugüne birçok maçta taraftarlar kulüplerini destekleyen tezahüratların ardından hükümet karşıtı sloganlar atıyor.

Geçen hafta Fenerbahçe stadında oynanan maçta taraftarlar yine AKP karşıtı sloganlar attı. Amerika’nın Sesi’ne konuşan bir taraftar, futbolla gösteri yapmak arasında bir ayrım yapmıyor ve “mevzubahis vatansa gerisi teferruattır,” diyor. Bu taraftara göre futbolda kupa kazanmak geçici, ama ülkenin şimdiki duruma düşmesine izin verilemez. Ülkenin geleceği için savaştıklarını söyleyen bu futbol meraklısı “Şimdi bir araya gelmezsek ne zaman geleceğiz,” diye soruyor.

Gösterilerin başından bu yana İstanbul’un üç büyük takımı ön cephede yer aldı. Ancak Beşiktaşlı Çarşı grubu, protesto eylemlerinin siması haline geldi.

Protestoların zirveye ulaştığı Haziran ayında Çarşı, Recep Tayyip Erdoğan’ın Dolmabahçe’deki ofisini kuşattı. Eylem polisten hızla karşılık buldu ve Çarşı’nın 20 önde gelen üyesi, ülkenin organize suçla mücadele kanunu çerçevesinde yargıya sevk edildi.

Bu da davanın özel yasalara tabi özel bir mahkeme tarafından sürdürülmesi anlamına geliyor. Kendisi de Beşiktaş taraftarı olan avukat Nazif Koray bu davalıların bir kısmını temsil ediyor. Koray yargılamaların 20 yıllık mahkumiyetlere neden olabileceğini söylüyor ve bu mahkemelerin özel bir güce sahip olduğuna dikkat çekiyor. Örneğin mahkeme, sanık avukatına dava ile ilgili kanıtları yasak olduğu gerekçesiyle sunmamış. Ancak böyle bir uygulamanın normal mahkemelerde meydana gelmesi mümkün değil. Koray bu nedenle hala davayla ilgili tam bir bilgiye sahip olmadıklarını belirtiyor ve bu davanın amacının Beşiktaş taraftarına gözdağı vermek olduğunu söylüyor.

Futbol sezonunun başlamasından önce hükümet statlarda siyasi eylemi bastırmak için bir takım adımlar attı. Spor Bakanlığı, televizyona siyasi eylemciliğin tehlikeleriyle ilgili ebeveynleri uyaran reklamlar verdi. Reklamlardan birinde siyasi eylemciliğin terörist eylemlere kadar uzayabilecek bir yolun başı olduğu mesajı veriliyor ve sonunda bir intihar bombacısı görüntüsü ekrana geliyor. Aynı zamanda statlarda ırkçı tezahüratlarla ilgili yasağın içine siyasi içerikli tezahüratlar da dahil edildi.

Ancak uzmanlar baskı politikasının tepkileri artırdığını belirtiyor. Ülkenin birçok yerinde futbolseverler 34üncü dakikada, İstanbul’un plaka numarasından ilhamla protestoya başlıyor. Televizyon kanalları ise RTÜK baskısıyla protestoların sesini kısıyor.

Gazeteci Yasemin Çongar protestoların birçok spor yazarının öngöremediği bir şeye neden olduğunu söylüyor. Bu da farklı takımların taraftarları arasında bazen nefrete yaklaşan rekabet duygusunun belki geçici olarak da olsa askıya alınması. Çongar, Gezi protestolarının Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray taraftarlarını kol kola protestolara katılır duruma getirdiğini belirtiyor ve kulüpler arası yeni bir birlik ve enerjinin oluştuğunu söylüyor. Çongar’a göre bu da hükümeti huzursuz hale getirdi.

Uzmanlar protestolarda futbolseverlerin ön plana çıkmasının, Erdoğan için kişisel bir mesele olduğunu söylüyor. Erdoğan da eski bir yarı-profesyonel futbolcu. Siyasi mitinglerde kendi takımının atkısını takıyor ve bu sporu kendi hakimiyetinde olarak görüyor.

Ülkedeki statların hükümet ve futbolseverler arasında irade savaşlarının yaşanacağı bir alana dönebileceği belirtiliyor.