Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Türkiye’ye yaptığı “geçmişinizle yüzleşin” çağrısını sert bir dille reddetti.
Sarkozy, Ermenistan ziyareti sırasında yaptığı açıklamada Fransa parlamentosunun “Ermeni soykırımını reddetmeyi suç sayacak” bir yasa tasarısı hazırladığını açıkladı.
Nicolas Sarkozy’nin Türkiye’nin Avrupa ülkesi olmadığını savunup Avrupa Birliği’ne alınmasına net bir şekilde karşı çıkması da iki ülke arasındaki gerginliğe katkı yapan unsurlardan biri oldu.
Türk hükümeti, Fransa’da gelecek yıl cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılmasından dolayı Sarkozy’nin açıklamasını, “ucuz bir seçim propagandası” şeklinde yorumluyor. Ancak Carnegie Avrupa Vakfında görevli konuk araştırmacı emekli diplomat Sinan Ülgen, hem Sarkozy’nin, hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kişisel tavırlarının diplomatik krizi daha da derinleştirdiğini savunuyor. “İki siyasetçi de öyle ya da böyle aynı yapıya sahip,” diyen Ülgen, “İkisi de yoğun gündeme sahip hırslı liderler. Bir araya geldiklerinde karakterlerinin çatışması yüzünden ilişkiler de bundan zarar görüyor,” diye konuşuyor.
Ülgen Türkiye-Fransa gerginliğinin son dönemde demokratikleşme süreci yaşayan Arap ülkelerinde etkisini gösterdiğini, bunun da gerilimi daha da tırmandırdığını söylüyor. Arap Baharı’nın başlangıcıyla birlikte iki ülkenin rekabete giriştiğini belirten Sinan Ülgen, Türkiye’nin bölgede hem nüfuzunu arttırma, hem de ekonomik bağlarını geliştirme çabasına girdiğini, Fransa’nın ise, Türkiye’nin bu yeni konumundan dolayı kendini tehdit altında hissettiğini kaydediyor. Ülgen, “Fransa ayrıcalıklı bir konumdayken, şimdi Türkiye kendisine meydan okuyor,” diye konuşuyor.
Fransa ve Türkiye Libya’daki yeni yönetim üzerinde nüfuz sahibi olmak için birbirleriyle yarışıyor. Sarkozy ve Erdoğan, birer gün arayla Libya’yı ziyaret etti. Sinan Ülgen bölgede böyle bir tarz rekabetin yararları olabileceği görüşünde ama bazı riskler taşıdığını da kabul ediyor. “Rekabetin artması bölgede kesinlikle ekonomik kalkınmayı da arttırır,” diyen emekli diplomat, bu rekabetin bölgenin demokratik geçiş sürecinde uluslararası işbirliğini tehlikeye atabileceğini düşünüyor.
Uzmanlar kritik ve son derece hassas bir dönemden geçen bölgede iki ülke arasındaki ilişkilerin gerilmesi, ayrıca Türk ve Fransız liderler arasında kişisel rekabetin tatsız bir şekilde gelişmesinin bir başka istikrarsızlık unsuru olabileceği görüşünde.