Türkiye-Irak İlişkilerinde Kriz Yeniden Gündemde

Aralık ayında Irak'ta Türk askerlerinin Irak'ta bulunması protesto edilmişti

Türkiye ile Irak’taki merkezi hükümet arasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Başika’daki askeri varlığı nedeniyle geçmişte yaşanan kriz, olası Musul operasyonu kapsamında yeniden gün yüzüne çıktı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Ekim günü TBMM’nin resmi açılışında, Suriye ve Irak’a askeri operasyon düzenlenebilmesi için hükümete yetki veren tezkere hakkında konuşmuştu. O gün TBMM’deki ilk toplantıda sözkonusu tezkerenin süresi, AKP ve MHP’nin yanı sıra CHP’nin de desteğiyle bir yıl uzatıldı. Erdoğan’ın o günkü tezkereye ilişkin sözleri ve Türkiye’nin olası bir Musul operasyonunda aktif olarak askeri kuvvetiyle yer alabileceğine ilişkin açıklamaları Irak tarafında tepkiye yol açtı.

Fars Haber Ajansı’na göre; Irak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmet Cemal dünkü açıklamalarında Erdoğan’ı hedef aldı. Sözcü Cemal, “Irak'ın içişlerinden ve özellikle Musul'dan elinizi çekin. Türkiye gerçekten terörle mücadele etmek istiyorsa, IŞİD ile mücadelede Bağdat yönetimine destek vermeli” diyerek Erdoğan’ın sözlerini içişlerine müdahale olarak eleştirdi.

Irak Meclisi, aldığı bir kararla Irak hükümetinden Türkiye’ye karşı harekete geçmesini istedi. Yapılan yazılı açıklamada şu görüşler dile getirildi:

“Aldığımız karar, Türkiye'nin Bağdat Büyükelçisi'nin çağrılıp nota verilmesi, Türk güçlerinin 'işgalci güçler' olarak sayılması ve Irak topraklarından çıkarılması için gerekenlerin yapılması, Türk güçlerinin Irak'a girmesini talep edenler hakkında yargıya başvurmak, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarının kınanması ve kabul edilmediği, Türkiye ile ticari ve ekonomik ilişkilerin gözden geçirilmesi, Türk güçlerinin ülkeden çıkarılması için hükümetin BMGK ve BM'ye acilen başvurması, hükümetin ayrıca ülkenin egemenliğinin korunması için siyasi ve diplomatik yollara başvurması talebini içeriyor.”

Büyükelçi, Türk Dışişleri’ne çağrıldı

Türk Dışişleri Bakanlığı ise, Irak tarafınca yapılan açıklamalara ilk önce yazılı açıklama ile yanıt verdi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, Türkiye’nin Irak’ın toprak bütünlüğüne verdiği önem işaret edilerek, şu görüşlere yer verildi: “Irak Temsilciler Meclisi’nin 4 Ekim 2016 tarihinde aldığı kararı kınıyoruz. Özellikle söz konusu kararın Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik çirkin ithamlar içeren bölümünü şiddetle protesto ediyoruz. Bu kararın, Türkiye’nin yıllardır her konuda yanında durduğu ve elindeki tüm imkanlarla destek olmaya çalıştığı Irak halkının büyük bölümünün görüşlerini yansıtmadığını düşünüyoruz. Türkiye, ulusal güvenliğine bir tehdit olarak gördüğü DEAŞ’la en başından bu yana kararlı bir mücadele sergilemekte, bu süreçte DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonun’un kuruluşundan itibaren bir üyesi olarak Koalisyon’un çabalarını kuvvetli şekilde desteklemektedir. Türkiye, yıllardır Irak’tan kaynaklanan terör tehdidi nedeniyle binlerce vatandaşını kaybetmiş ve Irak’taki mezhepçi yaklaşımlar nedeniyle yaşanan istikrarsızlıkların doğrudan etkisinde kalmış olmasına rağmen, Irak’ın toprak bütünlüğünü, egemenliğini, istikrarını ve güvenliğini gerektiğinde büyük siyasi ve ekonomik bedelleri üstlenmeyi göze alarak en kuvvetli şekilde savunmuştur. Bugüne kadar Irak’a Türkiye’den kaynaklanan hiç bir tehdit olmamıştır. Irak Temsilciler Meclisi'nin söz konusu kararında bahse konu TBMM tezkeresi yeni bir tasarruf değildir. Irak'ın kuzeyinden neşet eden PKK terör örgütü tehdidine karşı ilk defa 2007'de kabul edilmiştir. DEAŞ terör örgütünün ortaya çıkmasıyla birlikte bu örgütü ve Suriye'yi de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Yıllardır kabul edilmekte olan söz konusu tezkereye karşı ses çıkarmayan Irak Temsilciler Meclisi'nin, terörün Irak'ta ve Türkiye'de bu kadar can aldığı bir dönemde bunu yeni bir tasarrufmuş gibi gündeme getirmesini de manidar buluyoruz. Türkiye, ulusal güvenliğini tehdit eden terör örgütleriyle öz savunma hakkını kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği mücadelede olduğu gibi, ortak bir geleceği paylaştığı Irak’ın egemenlik ve toprak bütünlüğünün korunması konusunda sergilediği ilkeli tutumunda da kararlılığını koruyacaktır.”

Dışişleri Bakanlığı, yazılı açıklamasında ayrıca Iraklı yetkilileri DEAŞ ile mücadele kapsamında Türkiye’nin uzattığı dostluk elini tutmaya da davet etti.

Açıklamada duyurulduğu üzere; Irak’ın Ankara Büyükelçisi Hişam Ali Ekber İbrahim El-Alevi, Irak Meclisi’nin Türkiye aleyhine aldığı kararla ilgili olarak Dışişleri’ne çağrıldı.

Kurtulmuş: “Kararı anlamakta zorluk çekiyoruz”

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da, bugün gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bu kararı anlamakta zorluk çekiyoruz. Türkiye hem Irak’ın hem Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlaması bakımından her türlü sorumluluğunu yerine getiriyor,” dedi.

Türkiye’nin, Irak Merkezi Hükümeti ile teröre karşı her türlü işbirliğine hazır olduğunu kaydeden Kurtulmuş, Musul’un da terör tehdidi altında olduğunu vurgulayarak, “Irak, Iraklılar’ındır. Suriye, Suriyeliler’indir. Ama hiçbir terör örgütünün, oradaki etnik yapıyı değiştirmek, oradaki demografik yapıyı değiştirmek gibi eylemin içerisinde olmasına ne Türkiye olarak bizim müsaade etmemiz mümkündür, ne de Irak'ın ya da başka bir ülkenin buna müsaade etmesi lazım” diye konuştu.

Başika’da Peşmerge eğitimi ne olacak?

Bu gelişmeler, Şubat ayında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Musul’un kuzeyindeki Başika’da Peşmerge ve diğer yerel güçlere verdiği askeri eğitim kaynaklı krizi anımsattı. O dönemde, Bağdat’taki merkezi hükümet TSK’nın derhal Başika’dan ayrılmasını talep etmişti. Türkiye ise, TSK’nın, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) davetiyle ve Bağdat’ın bilgisi dahilinde Başika’da eğitim verdiğini açıklamıştı.

Başika kaynaklı yaşanan kriz, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’a da anımsatıldı. Bunun üzerine Kurtulmuş, “Başika meselesinde biliyorsunuz başından itibaren Kuzey Irak'taki yerel yönetimin, Barzani yönetiminin de Türk birliklerinden özellikle yerel güçlerin Musul’u kurtarmak için eğitilmesi konusunda destek istediği, yardım istediği de açıktır. Bu konu herhangi bir tartışma konusu değildir. Türkiye, Başika’nın tartışma konusu yapılmasına müsaade etmeyecektir,” dedi.