Türkiye-İran İlişkilerine 'Casus Skandalı' Darbesi

Dokuz kişinin İran için casusluk yaptığı iddiasıyla tutuklanmasının ardından Türkiye-İran ilişkilerinde yeni bir gerginlik yaşanıyor. İki ülke arasındaki ilişkiler zaten Suriye’deki çatışmalara yaklaşımdaki farklılıklardan dolayı iyi değildi.

İran için casusluk yaptığı iddia edilen dokuz kişinin tutuklanması, Ankara-Tahran ilişkilerine yeni bir darbe indirdi. Zaman gazetesinden Kerem Balcı’ya göre bu tutuklamalar daha derin bir soruşturmanın parçası olabilir. Balcı tutuklanan bu dokuz kişiden, daha fazla İranlı casusun Türkiye’de faaliyet gösterdiği yönünde bilgi alınmış olabileceğine işaret ediyor. Balcı’ya göre belki de Türkiye ve İran arasında bir tür ‘soğuk savaş’ yaşanıyor.

İranlı casus zanlılarının Ankara’da telaşa yol açmasının nedeni PKK hakkında bilgi topluyor olmaları. “Bunun Suriye’yle ilişkisi var,” diyen Milliyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş, “Tüm bunlar bölgemizde başlayan büyük çaplı mezhep savaşına bağlanıyor” diye ekliyor: “Türkiye Suriyeli isyancılara destek veriyor, İranlılar da PKK’ya dolaylı ve gizli destek vererek misilleme yapıyor, bu şekilde onlara kendi bölgeleri dışında faaliyet gösterme izni veriyor, kendi bölgelerinden Türkiye’ye silah geçirmelerine zaman zaman göz yumuyor. Bunun arkasında büyük bir Türkiye-İran rekabeti, bir Sünni-Şii rekabeti yatıyor.”

Ankara Tahran’ı PKK’ya karşı mücadelesinde bir ortak olarak görüyordu. Geçen ay Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, uzaktan kumandalı Amerikan casus uçaklarının PKK hakkında elde ettiği bilgileri İran güvenlik kuvvetlerine verdiklerini açıkladı.
Suriye krizine kadar iki komşu müttefik kadar yakındı. Ancak İstanbul merkezli araştırma kuruluşu Stratim’den Suat Kınıklıoğlu, İran’ın casuslukla suçlanmasının sonuçlarına dikkati çekiyor. Eski Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili Kınıklıoğlu, bu durumun ciddi kaygı unsuru olduğunu, yakın geçmişe kadar iki ülke arasındaki ilişkilerde haklı gösterilemeyecek bir iyimserlik yaşandığını, ancak şimdi bunun düzeltildiğini belirtiyor.

Nüfusunun büyük çoğunluğu Sünni Müslüman olan Türkiye’de az sayıda Şii bir azınlık yaşıyor. Bunların arasında Caferi mezhebinden kişiler bulunuyor. Zaman gazetesinden Kerem Balcı’ya göre son casus skandalıyla birlikte Türkiye’de artan bir şekilde Şii mezhebine geçenlerin, güvenlik kuvvetlerinin dikkatini çekmiş olabileceğini söylüyor.
“Sayıları gün geçtikçe artıyor,” diyen Balcı, “Bu mezhep değiştirmelerin ardında casusluk yatıyorsa bir sorun vardır” diye konuşuyor: “Tutuklanan dokuz kişiden altısı Türk vatandaşı Caferiler. Mezhep değiştirmeler, İran’ın siyasi projesiyle birleşince sorun oluşturuyor.”

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü öğretim üyesi Soli Özel, İranlı casus skandalının Türkiye’de İslami medya üzerinde mezhepçiliği daha da kışkırtmasından korktuğunu belirtiyor. Özel’e göre Türkiye’nin mezhepçi bir tartışmaya girmesi çok tehlikeli bir dönemeç.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da mezhepçi bir dil kullanmak ve Suriye konusunda Sünni-yanlısı tutum almakla eleştiriliyor. Ancak kendisi bu eleştirileri reddediyor.