Türkiye-İsrail İlişkilerini Yeni Dönemde Neler Bekliyor?

Türk Miras Derneği (Turkish Heritage Organization-THO) 2010 yılında meydana gelen ve 9’u Türk 16 kişinin hayatını kaybettiği Mavi Marmara krizinden sonra sarsılan Türk-İsrail ilişkilerinin normalleşmeye başlamasıyla ortaya çıkan beklentiler ve ekonomi başta olmak üzere işbirliği olanaklarının ele alındığı bir panel düzenledi.

New York’ta düzenlenen ve SUNY Maritime Üniversitesi veTHO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. MarkMeirowitz tarafından modere edilen panele Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlarından Dr. Gülnur Aybet, Türk-İsrail ilişkileri uzmanı Dr. Raphael Danziger ve Georgetown Üniversitesi’nde ders veren Atlantic Konseyi uzmanı Dr. Brenda Shaffer katıldı.

“Türkiye rakı gibidir. Bardağa koyduğunuzda renksiz ve berrak olduğu halde içine su katıldığında bulanır ve dumanlı bir sıvıya dönüşür. Türkiye’yi anlatmaya çalışırken bu örneği veriyorum çünkü tam anladığınızı zannederken, tamamen kafanız karışır,” diyerek panele ilginç bir başlangıç yapan Dr. Meirowitz’in ardından söz alan Dr. Aybet, konuşmasında iki ülke arasındaki ilişkilerin geçirdiği değişik dönemlere değindi.

“Türkiye ve İsrail ilişkilerinin altın dönemi diyebileceğimiz 1992-2008 döneminde iki ülke bir çok alanda işbirliği yapmaya başladı. Bu dönemi takip eden krizin ardından kesilen diplomatik ilişkiler, 2016 yılında Başbakan Binali Yıldırım ve İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun, eş zamanlı şekilde 27 Haziran günü iki ülke arasında Mavi Marmara kriziyle ilgili anlaşmaya varıldığı açıklamasıyla normalleşme sürecine girdi. Şu anda tekrar iyi bir yere geldi ilişkilerimiz,” diyen Aybet, Ortadoğu coğrafyasında yaşanan savaş tablosu dikkate alındığında, Türkiye ile İsrail ilişkilerinde normalleşme sağlanmasının önemli olduğunu vurguladı. Dr. Aybet, iki ülkenin de yapılması planlanan doğal gaz boru hattının güvenliğini sağlamak için birlikte çalışması gerektiğini belirtti. Özellikle iki ülkeyi de tehdit eden Suriye ve İran konusunda işbirliğinin altını çizen Aybet ayrıca Türkiye’nin Hamas’la olan ilişkilerinin “yapıcı” olduğunu savundu ve Hamas’ı bir terörist örgüt olarak görmediklerini ekledi. Aybet konuşmasını eski ABD Başkanı John F. Kennedy’den bir alıntı yaparak bitirdi ve “Hepimiz bu küçücük bölgede yaşıyoruz. Ve hepimiz olumluyuz” dedi.

Dr. Aybet’in ardından konuşan Dr. Brenda Shaffer da İsrail’le Türkiye’nin bölgedeki öneminin altını çizdi. Ekonomi alanında İsrail’le ilişkilerde kriz döneminde bile gerileme olmadığını vurgulayan Dr. Shaffer,ikili ilişkilerde ekonomi alanında daha da büyük gelişmeler beklediğini söyledi. “2010’dan itibaren gerileyen ilişkilere rağmen ekonomik anlamda büyüme kaydedildi. Özellikle enerji sektöründe yapılan işbirliği çok önemli. Ortadoğu’da ciddi bir elektrik krizi var. İsrail’den gelecek olan doğal gaz bu sorunu ortadan kaldırabilir. Gazze’de elektriksiz olan bölgelere verilirse bu bölgenin gelişmesi sağlanabilir,” dedi.

Panelin sonunda Türkiye’nin Hamas yöneticilerini ülkeye davet etmesinin İsrail için yarattığı rahatsızlık dile getirildi. Dr. Aybet Türkiye’nin Hamas’ı bir terör örgütü olarak görmediğinin altını çizdi, panele katılan bazı konuklarsa İsrail için Hamas’ın “bölücü ve öldürücü” bir örgüt olarak algılandığını ve Türkiye’nin Hamas’la masaya oturmasının yanlış olduğunu belirtti.