Türkiye’de 14 Mayıs 2023’teki genel seçimlerin ardından parlamentodaki kadın milletvekillerinin erkeklere oranı yüzde 20,1 ile Cumhuriyet tarihi boyunca en yüksek temsil düzeyine ulaştı. Ancak yerel yönetimlerde kadınlar yok denecek kadar az. 31 Mart yerel seçimleri öncesinde erkeklerin ezici üstünlüğünün sürdüğü siyasi partilerin aday listeleri de kadınlar için umut vaat etmiyor.
Yerel seçimlere yaklaşırken Türkiye’nin dört bir yanından kadınlar “İkinci Yüzyılda Hayalimizdeki Türkiye” temasıyla İzmir’de bir araya geldi. 1-2 Şubat tarihlerinde düzenlenen 3. İzmir Kadınlar Kongresi’nde, kadınlar yerel yönetimlerden beklentilerini paylaştı.
“Türkiye’de belediye başkanları arasında kadınların oranı yüzde 1,65”
Etkinlikteki konuşmacılardan biri olan Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA.DER) Genel Başkanı Nuray Karaoğlu, 2019’daki son yerel seçimlerde 1389 belediye başkanından sadece 45’inin kadın olduğunu, günümüzdeyse kadın belediye başkan sayısının 23’e düştüğünü açıkladı. Buna göre Türkiye’de belediye başkanları arasında kadınların oranı yüzde 1,65.
Your browser doesn’t support HTML5
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Karaoğlu, “Kayyum atamaları ve istifalar nedeniyle 45 kadın belediye başkanından bugün yalnızca 23 kadın belediye başkanı var. 50 bin 200 küsür muhtardan yalnızca 1071 kadın muhtar var. Dolayısıyla bu sayılar bize yerel yönetim mekanizmalarında kadın sayısının, kadının temsilinin ne kadar vahim bir tablo çizdiğini göstermekte” dedi.
31 Mart’ta kaç kadın aday yarışacak?
31 Mart yerel seçimlerinde siyasi partilerin belediye başkanlığına gösterdiği kadın aday sayısını da yeterli bulmadıklarını belirten Karaoğlu, KA.DER’in kadın adaylara ilişkin verilerini paylaştı. Buna göre, 24 Ocak 2024 tarihi itibariyle AK Parti’nin 132 adayından 7’si, CHP’nin 595 adayından 52’si, MHP’nin 385 adayından 13’ü, İYİ Parti’nin 158 adayından 13’ü, Gelecek Partisi’nin 73 adayından 12’si, DEVA Partisi’nin 125 adayından 17’si, TİP’in ise 24 adayından 5’i kadın.
Verilerin alındığı tarihte diğer partilerin aday açıklamadığını kaydeden Karaoğlu, “Ardından CHP, İzmir’in 30 ilçesinden 9 kadın aday daha belirledi. DEM Parti de 72 belediye başkanı adayı arasında eşbaşkanlık sistemi içinde 65 erkek 62 kadın aday açıkladı” dedi.
“Siyasetin yapılış şeklini yeniden düşünmemiz gerekiyor”
Karaoğlu, kadınların yerel siyasette erkeklerin gerisinde kalma nedenini, “Partiler de ‘kadın aday bulmakta çok zorlanıyoruz’ diyor. Bir yönden haklı olabilirler ama tamamen haklı değiller. Erkek egemen bakış açısının, o zihniyetin kodladığı gerçekler açısından haklılar. Yani örneğin bir belediye başkanını aday göstermek istediklerinde, ilk soru kadının finansmana erişiminin ne kadar olduğu. Yani o kadının kapital gücü ne kadar kuvvetli? Ne kadar para harcayabilir? Peki para harcayarak bir aday seçilecekse ve bu adayın o gücü oradan gelecekse, bu sistemi sorgulamak gerekmez mi” diye açıkladı.
“Bir erkek egemen bakış açısı var ve bir de maalesef ahbap-çavuş ilişkisi var. Siyasetin yapılış şeklini yeniden düşünmemiz ve bu kültürel kodların, erkek egemen yapının değişmesini ve dönüşümünü sağlamak zorundayız” ifadelerini kullanan Karaoğlu, “Bir siyasi partinin seçici kurulu beş erkekten oluşursa, o beş erkeğin öncelediği kadınlar mı olur, erkekler mi” diye sordu.
“Sadece kadınları aday koymak değil kadınlar için siyasette tüm ortamların da hazırlanması gerekiyor”
Kadınların siyasete ve toplum yaşamına katılımını arttırmak amacıyla 2002 yılında Türkiye’nin dört bir yanından 150’den fazla bileşenin biraraya gelerek oluşturduğu bir çatı platform olan Kadın Koalisyonu’nun Koordinasyon Gönüllüsü Gül Erdost ise kadınların siyasette aktif yer alamamasının toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklandığı görüşünde.
VOA Türkçe’ye konuşan Erdost, “Kadın aday koydunuz ama kadın adayın propaganda çalışmaları ve yapacakları konusunda destek verdiniz mi? Kadın adaylar toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle evdeki işleriyle beraber bu işleri de yapmak zorunda. Evdeki işlerini planladınız mı? Çocuklarına, hastasına, yaşlısına, engellisine bakılarak propaganda yapacağı bir ortam sağladınız mı? Erkeklerin böyle bir durumu yok. Dolayısıyla kadını eğer biz aday yaptıysak bunun ortamını da hazırlamamız gerekiyor. Bizim meselemiz sadece aday koymak değil kadınlar için siyasette tüm ortamların hazırlanmasını sağlamak” dedi.
Erdost, toplumsal cinsiyet eşitsizliği aşılmadan kadınların siyasete katılmasının sağlanamayacağını vurgulayarak, “Mutlaka hiç beklemeden toplumsal cinsiyet farkındalığını her düzeyden ana okullarından başlayarak geliştirmemiz şart” ifadelerini kullandı.
“Kadınların yerel seçimde seçilebilecekleri yerlerde aday gösterilmesi önemli”
Kadınların siyasette yer alması için ekonomik bağımsızlığının da desteklenmesi gerektiğini dile getiren Erdost, “Kadınlar yerel yönetimlerin seçiminde erkekler gibi aktif rol almak istiyorlar. Ama bunları yaparken ortamlarının da desteklenmesini bekliyorlar. Beni aday yaptınız ama benim param yok. Ailede paranın yönetimi erkekte. Dolayısıyla bu konularda mutlaka siyasi partilerin kadınlar için ayrıcalık tanıması ve bu konularda da destek vermesi gerekiyor” diye konuştu.
Siyasi partilerin genel seçimlerde kadınları seçilemeyecek sıralardan milletvekili adayı belirleyerek kadın aday sayısını fazla gösterdiğini savunan Erdost, “Kadınların yerel seçimde de seçilebilecekleri yerlerde aday gösterilmesi önemli” dedi. Erdost, 31 Mart’taki seçimlerin sonuçlarının siyasi partiler için karne niteliğinde olacağını söyledi.
Kadın belediye başkan oranında Türkiye alt sıralarda
2019 yılında Avrupa Belediyeler ve Bölgeler Konseyi (CEMR) tarafından hazırlanan ve kadınların siyasette temsilini ele alan rapora göre, kadınlar yerel yönetimlerde en çok İskandinav ülkelerinde rol alırken, Türkiye raporda 47 ülke arasında en alt sıralarda geliyor. Kadın belediye başkan oranında Avrupa ortalaması yüzde 15 seviyesindeyken, KA.DER verilerine göre Türkiye’de bu oran yüzde 1,25’e inmiş durumda. Fransa, İzlanda, İsveç ve Ukrayna'da yerel yönetimlerdeki kadın oranı yüzde 40'ın üzerinde seyrediyor.
Türkiye, raporda belediye meclislerinde yer alan kadınlar açısından da yüzde 20'nin altında kalan yedi ülke arasında. Bu grupta yer alan diğer ülkeler Bosna Hersek, İsrail, Kıbrıs, Gürcistan ve Yunanistan.
Türkiye’de kadınlar seçme ve seçilme hakkına dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinden önce, 5 Aralık 1934’te kavuştu. Belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkıysa bu tarihten de önce, 3 Nisan 1930'da Belediye Kanunu'nun kabul edilmesiyle kadınlara tanındı. Ancak aradan geçen 94 yılda Türkiye kadınların yerel ve merkezi siyasette temsilinde, gelişmiş dünyanın çok gerisinde.
“Türkiye genelinde karar mekanizmalarının yarısı kadın olmalı"
Kadın örgütlerinin talebi siyasette erkeklerle eşit temsil edilmek. Kadınların siyasetteki rolünün yalnızca seçim dönemlerinde gündeme geldiğinden yakınan KA.DER Genel Başkanı Karaoğlu, “Bugün Türkiye’nin idari yapısı içerisinde 1389 tane belediye başkanlığı varsa bunun yarısının kadın olmasını talep ediyoruz. Örneğin; bir belediyede bir kadın bir erkek belediye başkanı olmasını öne almıyoruz ama eşbaşkanlık sistemini de engelleyici bir şey yok. Olması da güzel olurdu. Birlikte iş ve söz üretebilmek değerli, katılımcı demokrasinin gereklilikleri. Türkiye genelinde karar mekanizmalarının yarısı kadın olmalı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de 600 sandalyeden 300’ünün kadınlara ait olmasını talep ediyoruz” dedi.
Kadın ve erkeklerin eşit temsilinin yasalarla güvence altına alınmasını da isteyen Karaoğlu, “Normatif düzenlemelerin getirilmesini istiyoruz. Yani anayasada yer alan ‘her vatandaş kanun önünde eşittir ve eşit temsil edilir’ ilkesinin yanı sıra Siyasi Partiler Kanunu’nda ve anayasal düzenlemelerde de bunu kural haline getirirsek ve bir yaptırımı olursa o zaman bir anlam ifade edecek” diye konuştu.