Türkiye Myanmar’dan Kaçan Arakanlı Müslümanlar'a Nasıl Bakıyor?

Myanmar’ın Bangladeş sınırına yakın bölgelerde yaşayan Arakan (Rohingya) Müslümanlar'ına uygulanan şiddet, Türkiye’nin gündeminde en üst sıralarında yer buluyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün İran, Pakistan, Katar ve Moritanya liderleriyle yaptığı telefon görüşmelerinde Myanmar'daki Müslümanların karşı karşıya bulunduğu sorunlara dikkat çekti.

Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Erdoğan'ın Müslüman dünyası liderleriyle telefon trafiğini sürdüreceğini belirtti.

Dün Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Gutteres’le yaptığı görüşmede de “Arakan’daki zulüm durdurulsun” talebini ileten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı Resepsiyonu’nda yaptığı konuşmada bu konuyla ilgili mesajlar verdi.

Erdoğan, “Biz, vicdanımızı, adalet duygumuzu, hakkaniyet ölçülerimize bir kenara bırakarak sadece kendi menfaatlerimiz için önümüze çıkan her şeyi ezip geçerek hareket edemeyiz. Bunun için Suriye'deki, Irak'taki, Balkanlar'daki, Kafkaslar'daki, Kuzey Afrika'daki kardeşlerimize yüreğimizi açtığımız gibi Arakan'da zulüm gören mazlumları da yalnız bırakamayız” dedi.

Anadolu Gençlik Derneği, İslam ülkelerine “harekete geçin” çağrısı

Cumhurbaşkanı’nın konuştuğu saatlerde ise Milli Görüş çizgisinde yer alan Anadolu Gençlik Derneği İstanbul Şubesi ise Saraçhane Parkı çevresinde “AraKan Ağlıyor” başlıklı protesto eylemi için toplanıyordu.

Toplantıya organize eden AGD İstanbul Şube’sinin başkanı Ali Uğur Bulut, İslam ülkelerine Arakanlı Müslümanlar için derhal harekete geçme çağrısı yaptı:

“Arakanlı Müslümanlar, yeni doğan bebekler küçücük çocuklarda dahil tüyler ürpertici bir şekilde şehit edilmekte ya da insanlık dışı muameleye tabi tutulmaktadırlar. Müslümanlara karşı, yaşamaktan bezdirme, işkence ve katliamlar sistematik bir şekilde uygulanmaktadır. Başta Türkiye olmak üzere tüm İslam ülkelerinin yönetimleri yeniden ve daha kararlı bir biçimde harekete geçmelidir. Katliam gerçeği, insan hakları ihlalleri vefaşizan uygulamalar mutlaka uluslararası platformlara taşınmalıdır. Kıbrıs’ta bir problem yokken kırk yılı aşkın bir süredir kimsenin saçının teline zarar gelmemişken Kıbrıs’la ilgili toplantı üstüne toplantı yapan Birleşmiş Milletler, Arakan konusunda gereken adımları atmalıdır.”

Yaklaşık iki bin kişinin katıldığı eylemde sık sık tekbir getiren yaklaşık 2 bin kişi, konuşmalar sırasında “Arakan halkı yalnız değildir”, “Müslüman uyuma kardeşine sahip çık”, “Katil Budistler hesap verecek” şeklinde sloganlar attılar.

Said Demir: 'Myanmar derin devleti ülke tamamen Batı’ya açılmadan ‘etnik temizlik’ yapıyor'

Türkiye’de Myanmar’daki Müslümanlar'ın durumunu en yakından izleyen örgüt hiç şüphesiz İHH İnsani Yardım Vakfı.

1995 yılından beri Myanmar-Bangladeş sınırında, 2012’den beri Myanmar’da olan İHH’nın Myanmar ve Bangladeş Sorumlusu Said Demir, Myanmar derin devletinin bir taraftan etnik temizlik yaparken diğer taraftan da 2015 yılında seçimlerden zaferle çıkan Ulusal Demokrasi Birliği'nin (NLD) lideri ve gölge hükümet başkanı Aung San Suu Kyi'nin itibarını zedelemeyi hedeflediği görüşünde.

Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmelerde bulunan Demir, “Öncelikle Myanmar’daki Müslümanlar'a yönelik katliamların uzun bir tarihi var. 1942’de 1950 ve 1960’larda birçok saldırı gerçekleştirildi. 1962’de eski Birmanya’da yani Myanmar’da işbaşına gelen Maocu rejim, ülkeyi dışarıya kapatınca rejimin katliamları dışarı pek sızmadı. 2012’den itibaren rejim dışa açılma kararı verdi. Obama, ikinci kez başkan olduktan sonra ilk ziyaretini Myanmar’a yaptı. Hatta kendisini Bush’la kıyaslarken o Kuzey Kore’yi marjinaleştirerek tehdit haline getirdi Myanmar ise benim başarım yorumunu yaptı. 2016’nın ilk aylarından beri ABD destekli Nobel ödüllü Aung San Suu Kyi'nin partisi iktidarda. Myanmar ordusu ya da derin devleti zor durumda bırakmak istediği Suu Kyi’ye bir gol attı. 70 yaşındaki bu rejimin gadrine uğrayan siyasetçi iktidarda olmasına rağmen bu katliamlara sesini çıkaramıyor. Orduya gelince onlar, ‘ülke tamamen dünyaya açılmadan ne kadar Müslüman gönderirsek o kadar kardır’ diye bakıyor ve etnik temizlik yapıyor” dedi.

Demir: '2012’deki katliamlar Myanmar-Çin Boru Hattı’nın güzergahındaki Müslüman köylerinde gerçekleşti'

Bu katliamların başında BM Eski Genel Sekreteri Kofi Annan’ın bulunduğu komisyonun kısa süre önce hazırlamış olduğu Myanmar raporuna da derin devletin bir yanıtı olduğunu savunan Said Demir’e göre, Arakanlı Müslümanlar'ın Doğu Asya jeopolitiği için kritik bir yerde yaşıyor olmaları bu saldırıları şiddetini arttırıyor:

“Myanmar’da 70 etnik grup yaşıyor. Myanmar devleti, Çin’i bu etnik yapıların bazılarına destek vermekle suçlarken ülkedeki petrol ve doğal gaz kaynaklarıyla ilgili Çin’le işbirliği yapıyor. Myanmar-Çin Petrol ve Doğal Gaz Boru Hattı da Arakanlı Müslümanların da yaşadığı Sittwe kentinden başlayarak Çin’in Yunnan eyaletine gidiyor. 2012 yılında buradaki Müslümanların karşı karşıya kaldığı katliamların bu boru hatlarına yakın köyler olduğunu da unutmamak gerekiyor. Ekonomik ilişkileri düşünüldüğünde Çin’in Suu Kyi’nin liderliğindeki Myanmar’ın hızla Batı’ya açılmasından memnuniyet duyduğu söylemek pek de mümkün olmaz.”

Said Demir’in sözünü ettiği Myanmar-Çin Petrol ve Doğalgaz Boru Hattı’nın önünü açan anlaşma, 2005 yılında imzalandı. 2017 yılının nisan ayında devreye giren boru hatları, yılda 12 milyon ton petrol ve 12 milyon metreküp doğalgaz taşınması planlanıyor.

Nevzat Çiçek: 'Çin, enerji güvenliği açısında Arakan önemli bir yer tutuyor'

Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan gazeteci Nevzat Çiçek de Çin-Myanmar ilişkilerine dikkat çekiyor:

“Çin, Arakan’ın eyalet başkenti Sittwe’yi, Malaka Boğazı’na dolayısıyla Singapur ve Malezya’ya olan bağımlılığına alternatif olarak düşünüyor. Hedef, Sittwe’ye bir tanker boşaltım limanı yapmak ve bu kentten Yunnan eyaletine kadar döşenecek bir doğal gaz ve petrol boru hattı döşemek. Arakanlılar da orta vadede Çin’in enerji güvenliğine tehdit olarak görülmekte, bölgeden sürülmelerine olumlu bakılıyor. Myanmar ayrıca Hint okyanusu, Bengal Körfezi ve stratejik deniz yollarını kontrol ediyor. Bu yollar Çin, Japonya ve Güney Kore için hayatidir. ABD desteğiyle güç haline gelen Hindistan donanması da Çin’in çıkarlarına karşı büyük bir risk taşıyor.”

Çiçek: 'Arakanlı Müslümanlar'a sistematik şiddet uygulanıyor'

2012 yılında Arakan Müslümanlar'ını ziyaret eden Çiçek, uzun süredir Myanmar’da Arakan Müslümanlar'ına sistematik şiddet uygulandığının altını çiziyor:

“Arakanlı Müslümanlar’a ‘beyaz kimlik’ veriliyor ve onlar ‘yabancı’ kabul ediliyor. Yeşil kimlikte “Burmalı Müslüman”, kırmızı kimlikte “Burma vatandaşı” yazıyor. Bir Arakanlı, uluslararası ticaret yapacaksa bir Budist'i mutlaka ve mutlaka kefil olarak göstermek zorunda. Arakanlılar askere de alınmıyor, onlara askerlik de yasak. Arakanlıların bir çocuktan yapmalarına izin veriliyor. İkinci çocuk yapanlara sert cezalar veriliyor. Arakanlıların, ana dilleri Arakanbaşa yerine Burmaca konuşmaya zorlanıyorlar” diyor.

Çiçek, ancak “İslam dünyasının Malezya ve Endonezya üzerinden Myanmar yönetimine baskı kurması halinde” sonuç alınacağını savunuyor.