Türkiye’nin Yaklaşımı: ‘AB Bizi Anlamadı’

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ (arşiv)

Türkiye, AB Komisyonu’nun olağanüstü hal (OHAL) rejimi başta olmak üzere sert eleştirilerde bulunduğu ülke raporunu “kabul edilemez” bulduğunu bildirdi, “AB Komisyonu, içinden geçmekte olduğumuz dönemin zorluklarını anlamak istemediğini bu raporda da göstermiştir” açıklaması yaptı.

Türk hükümetinden AB’nin hazırladığı “2018 Türkiye Ülke Raporu ve Genişleme Stratejisi Belgesi”ne ilişkin ilk resmi açıklamayı, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ yaptı. Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik ise, Bakanlar Kurulu öncesinde yapacağını duyurduğu basın toplantısında nihai raporu görmek için birkaç kez erteledi ve ardından da iptal etti. Çelik’in, yarınki (18 Nisan) basın toplantısıyla raporu kapsamlı şekilde değerlendireceği açıklandı. Türkiye adına Dışişleri Bakanlığı ise, gece yarısına doğru yazılı açıklama yaptı.

Bekir Bozdağ, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasındaki basın toplantısında, “AB Türkiye'ye karşı objektif eşit ve adil bugüne kadar hiç olmadı. Şimdi raporda Türkiye’nin AB’den uzaklaştığı ifade ediliyor. Türkiye yarım asrı geçkin bir süredir AB’nin kapısında tam üyelik hedefiyle ısrarla beklemektedir. Türkiye, AB’ye tam üyelik hedefinden AB ve üye ülkelerce Türkiye’ye karşı uygulanan haksız politikalar nedeniyle bugüne kadar vazgeçmemiştir. Ancak maalesef Türkiye ile aynı ekonomik şartları aynı siyasi ve hukuki şartları taşımayan, Türkiye’den çok geri olan pek çok ülkeyi AB’ye tam üye yaptıkları halde ısrarla Türkiye’ye karşı olumlu adımlar atmamakta direniyorlar. Uzunca bir zamandır açılan fasılların kapatılmaması, yeni fasıl açılmaması ve bu noktada Türkiye’ye karşı adil olmayan, subjektif olan ve bundan önceki üye olan ülkelerle Türkiye’ye karşı eşit olmayan yaklaşımlar ortaya koymuşlardır. Burada AB’den uzaklaşan Türkiye değil, tam üyelik konusunda tarafsız olmayan, tarafsız davranmayan, maalesef taraflı olan, eşit davranmayan AB’dir” dedi.

Türkiye’nin AB hedefinden vazgeçmeye niyeti olmadığını da söyleyen Bozdağ’ın, Türkiye’nin uzun süredir izlediği restleşme politikasını yinelediği de görüldü. Bozdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da sıklıkla dile getirdiği sözleri tekrarlayarak, Türkiye’nin “ipleri kopartma hamlesini AB yapmalı” tezini ifade etti. Bozdağ, “Eğer onlar vazgeçmeye niyetleniyorlarsa o zaman çıksınlar desinler ki “ biz Türkiye'ye ilişkin kanaatlerimizi değiştirdik, vazgeçtik” desinler. Biz bunu da defalarca kendilerine ifade ettik” diye konuştu.

AB’nin Fethullahçı Terör Örgütü’ne ilişkin ifadelerine de gönderme yapan Bozdağ, “FETÖ/PDY bir terör örgütüdür. AB Komisyonu’nun bunu kabul etmesi kabul etmemesi bu gerçeği değiştirmez. AB’nin herhangi bir ülkesinde devletin imkânlarını alıp vatandaşlara ölüm kusan bir terör örgütü olsa, onlar buna Türkiye terör örgütü demese rıza gösteriler mi, göstermezler. O nedenle FETÖ /PDY bir terör örgütüdür. Onlar kabul etse de etmese de terör örgütüdür. Süslü bazı lafları bizim karnımız tok. Biz icraata bakıyoruz. Raporun içerisinde bazı olumlu açıklamalar var ama bu olumlu açıklamalar Türkiye yapılan haksızlığı örtmeye yetmez” ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanlığı: ‘AB kendi değerlerini hiçe saymıştır’

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada ise, “ Ne yazık ki AB Komisyonu, içinden geçmekte olduğumuz dönemin zorluklarını anlamak istemediğini bu raporda da göstermiştir. Defalarca tüm belgelerle anlatmamıza rağmen Komisyon objektif ve dengeli olamamıştır. Türkiye’nin katılım sürecini suni ve siyasi blokajlarla engelleyen AB’nin Türkiye’nin AB’den uzaklaştığını iddia etmesi tutarsızlıktır. Ezcümle, rapor Türkiye gerçeklerini anlamaktan ve bundan dolayı da amacına hizmet etmekten uzak düşmüş; bunun yanı sıra malum üye ülkelerin haksız çıkarlarını, hukukun üstünlüğü gibi evrensel bir kavramdan önde tutarak AB’nin kendi değerlerini de hiçe saymıştır” denildi.

Türkiye başta PKK, DEAŞ ve FETÖ olmak üzere aynı anda birçok terör örgütüyle mücadele ettiğini kaydeden açıklamada, “Raporda devletimize, parlamentomuza ve milletimize alçakça saldıran FETÖ tehdidine değinilmemesini vahim bir eksiklik olarak görmekteyiz” değerlendirmesi de yapıldı. Türkiye’nin terör örgütleriyle mücadele etmesiyle AB’nin güvenliğine katkı sağladığı da belirtilerek, “Bu vesileyle, PKK/PYD/YPG’nin AB ülkelerinin kendi kamu düzenleri ve güvenliği için ciddi bir tehdit olduğunu bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, rapordaki OHAL ile ilgili eleştiriler içinse, “malum çevrelerden alınan asılsız iddialar ve ithamlar” suçlaması yapıldığı da görüldü. Açıklamada, “Ülkemiz, her şeyden önce kendi vatandaşlarının demokratik hak ve özgürlüklerini korumak için aldığı OHAL tedbirleriyle ilgili olarak, Avrupa Birliği dahil olmak üzere ilgili tüm uluslararası ortaklarıyla şeffaflığa dayalı işbirliğini sürdürmekte, bu tedbirlerin mahiyetini, hangi güvenlik tehdidiyle ilgili olduğunu ve bunların yasal çerçevesini muhataplarına açıkça iletmektedir. Hal böyleyken, Rapor’da ülkemize yöneltilen birtakım genel nitelikli iddia, itham ve yorumların kabul edilmesi mümkün değildir” denildi.​

AB’ye Yunanistan ve Kıbrıs’ta taraf tutma tepkisi

Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, AB Komisyonu’nun, Türkiye’nin Yunanistan ile ilişkisi ve Kıbrıs sorununda da taraflı davrandığını ve çözüme katkı vermediğini bildirildi.

Yunanistan ve Türkiye’nin özellikle Ege Denizi kaynaklı anlaşmazlığı bakımından açıklamada, “AB’nin ‘Birlik dayanışması’ kisvesi altında, egemenlik konularındaki ihtilaflarda kendisini yetkili bir hakemlik veya mahkeme olarak görerek hüküm vermeye kalkışması, fevkalade yanlış ve kabul edilemezdir. Kardak kayalıkları, karasuları ve bunun üzerindeki hava sahası münhasıran Türkiye’nin egemenliğinde bulunmaktadır. AB’nin üçüncü ülkelerle yaşadıkları anlaşmazlıklarda üye ülkelere “açık çek” olarak verdiği bu destek, mevcut ihtilafların iyi komşuluk ilişkileri ve uluslararası hukuk çerçevesinde çözümüne katkıda bulunmadığı gibi, AB’yi kendi değerleriyle ters düşürmüştür” denildi.AB’nin Kıbrıs meselesinde de “yanlış görüşlerini koruduğu” görüşünü ifade eden açıklamada, “AB’nin söz konusu tek yanlı ve çarpık anlayış üzerinde ısrarcı kalması, Doğu Akdeniz’e ilişkin stratejik değerlendirmeden yoksun olduğunu ve bölgeye ilişkin uzun vadeli bir vizyonu oluşturabilecek kapasiteye sahip olmadığını da ortaya koymaktadır” görüşü dillendirildi.

Ayrıca AB’nin “Batı Balkanlar” ile Türkiye arasında ayrımcılık yapmasını da eleştiren açıklamada, bunun yadırgandığı belirtilerek, “Aday ülkeler arasında bu tarz suni ayırımlar yaratılması adaylık sürecimizde maruz kaldığımız ayrımcılığın bir örneğidir” denildi.

Son olarak Türkiye’nin, raporda vize serbestisi diyaloğu ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konularındaki objektif ve yapıcı tutumu ise not ettiği bildirildi.