Türkiye Radikal Grupları İdlib'den Nasıl Çıkaracak?

Ankara, Moskova’yla varılan anlaşmanın bir parçası olarak İdlib’teki radikal gruplara yönelik güç kullanmaya hazır olduğunun sinyallerini veriyor. Moskova’nın da bu anlaşmaya uyulması konusunda Türkiye’ye baskısından bahsediliyor.

Bu ayın başında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, muhaliflerin kontrolundaki İdlib’in dışında bir tampon bölge oluşturulması konusunda uzlaştı.

Rusya destekli Suriye rejimin muhaliflerin elindeki son kaleye saldırısının bu anlaşmayla önlenmesi, Ankara tarafından diplomatik bir zafer olarak ilan edildi.

Bölgede halen sıkışmış durumda olan 3 milyon insan var ve yardım kuruluşları insani bir kriz konusunda uyarılarda bulunuyor.

Ankara şimdi, ağır silahlı güçleri de olan muhaliflerle birlikte hareket ederek, bölgedeki radikal İslamcı grupları, 15 Ekim tarihine kadar 15-20 kilometre dışarı çıkarmak gibi zorlu bir görevle karşı karşıya.

Emekli Türk diplomat Aydın Selcen, Cumhurbaşkanlığı sarayının odalarında en çok konuşulan konunun, Tahrir El Şam olarak bilinen ve yaklaşık 30 bin silahlı cihatçısı bulunan grubun ne yapacağı olduğunu söylüyor. İdlib’le Türkiye sınırı arasındaki bölgede bulunan bu örgüt söz konusu anlaşmaya onay verecek mi yoksa karşı mı çıkacak?

Cuma günü gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye’nin, tampon bölgeyi boşaltmayı kabul etmemeleri halinde, radikal gruplara karşı güç kullanmaya hazır olduğunu vurguladı.

Kalın, geçen ay Ankara tarafından terör örgütleri listesine alınan Tahrir El Şam’a karşı da gereken neyse onun yapılacağını söyledi.

Uzmanlar, Ankara’nın silahlı çatışmalardan kaçınacağını ve muhalif güçler üzerindeki etkisini kullanma yoluna gideceğini tahmin ediyor.

Ortadoğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Hüseyin Bağcı da Türkiye’nin halen Esat karşıtı gruplara destek vermesinin elindeki baskı gücü olduğunu çünü muhalifler açısından Esat’a karşı Türkiye’nin desteğinin önemli olduğunu söylüyor.

Bağcı yine de IŞİD’le bağlantılı, El Kaide ve El Nusra gibi grupların üzerinde Türkiye’nin etkili olabileceğine yönelik kuşkuları olduğunu buna rağmen Rusya’nın beklentisinin bölgedeki tüm grupların çekilmesinin sağlanması olduğuna dikkat çekiyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Ankara’ya yönelik baskıları artırıyor. Lavrov Cuma günkü basın toplantısında, “Nusra’nın teröristleri ve tüm ağır silahları Ekim ayının ortasına kadar tampon bölge alanından çıkarılmış olmalı” dedi.

Moskova’nın bu anlaşmayla, Ankara’yı bu bölgeden radikal grupları göndereceği ya da temizleyeceği şeklinde bir tuzağın içerisine soktuğu, bunun da Türkiye’yi cihatçılarla silahlı çatışma riskine soktuğu eleştirileri yapılıyor.

Bağcı yine de İdlib anlaşmasının Suriye’de Türkiye’ye elini güçlendirme şansı sunduğunu ifade ediyor. Bu anlaşma sayesinde Türkiye’nin İdlib’teki asker sayısını ve Suriye’deki nüfuzunu arttıracağını bu sayede gelecekte Rusya’yla yapılacak pazarlıklarda da avantaj sağlayacağını söylüyor. Bağcı’ya göre ayrıca bu anlaşma sayesinde Türkiye, Suriye’ye daha fazla asker sokma ve orada tutma şansı da elde etmiş oluyor.

Daha önce Moskova, Tahran ve Ankara arasında varılan bir anlaşmaya göre Türkiye İdlib çevresinde 12 askeri gözlem noktası kurdu. Bu gözlem noktaları çatışmasızlık bölgesi yaratılması anlaşmasının bir parçası. Bölgeye karşı Suriye rejiminin artan tehditleri bölgedeki Türk askeri varlığının da artmasına neden oldu.

Uzmanlar, İdlib’e yerleşen askeri varlıklarla Suriye’nin kuzeyindeki Türk askeri birliklerinin birleşmesinin Ankara’nın Suriye hedefleriyle ilgili çabalarını güçlendirdiği değerlendirmesinde bulunuyor.

İstanbul merkezli Ekonomik ve Yabancı Politika Çalışmaları Merkezi’nden Sinan Ülgen, Türkiye’nin Suriye’de yapmaya çalıştığı şeyin kendisine komşu noktaların Türkiye yanlısı gruplar tarafından kontrol edilmesini sağlamak ve bu sayede kendisine gelecek tehditleri önlemek olduğunu söylüyor.

Ülgen’e göre bu hareketin ikinci nedeni de bölgede yeterli güvenliğin tesis edilmesiyle Suriyeli mültecilerin bu güvenli bölgelere dönmesini sağlamak. Yani Türkiye hem sınır güvenliğini sağlamış olmayı hem de mültecilerin dönüşünü sağlamayı hedefliyor.

Ankara Türkiye’nin 3,5 milyon mülteciye ev sahipliği yaptığını savunuyor. Moskova ve Ankara arasında varılan anlaşma en azından şu aşamada Türkiye’ye yönelik yeni bir toplu mülteci akınını önlemiş oldu.

Lavrov bu anlaşmanın yalnızca bir ara adım olduğu uyarısında bulunurken uzmanlar da İdlib anlaşmasının Suriye rejiminin muhaliflere saldırmasına yönelik olsa olsa bir erteleme olabileceğini söylüyor.

Uzmanlar yine de bölgedeki askeri varlığı, Erdoğan bir sonraki sefer Putin’le İdlib’in geleceğini konuşmak için masaya oturduğunda elini güçlendirecek bir gelişme olduğunu belirtiyor.