Türkiye Suriye’yle Barışacak mı?

(Arşiv)

Rusya ile kriz sürecinin son bulmasının ardından İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif’in bugün gerçekleştireceği ziyaret ile Ankara’nın komşularıyla yakınlaşması, “Türkiye acaba Suriye ile barışma yönünde ilerleyecek mi?” sorusunu gündeme taşıdı. Uzmanlara göre; Türkiye’nin dış politikasında son hamleleri yeniden dostluklar kurması olarak yorumlamak mümkün ve Suriye politikasında değişiklik olması bekleniyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında Moskova’da gerçekleşen zirve görüşmesiyle birlikte gözler, Türkiye’nin özellikle Suriye’nin politikasında değişiklik olup olmayacağına çevrilmişti. Rusya ile ekonomik ilişkiler başta olmak üzere karşılıklı sıcak mesajların verildiği liderler zirvesi sonrasında Türkiye’nin İran ile de temas kuracak olması dikkat çekti. Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan, İran Dışişleri Bakanı Zarif’in bugün Ankara’da olacağı duyuruldu. Rusya ile olduğu gibi Türkiye’nin, Suriye’deki Beşar Esad rejimine karşı sert muhalif tutumu dolayısıyla uzun süredir İran ile de bölgesel politikada ters düştüğü gözlemlenmekteydi. Şimdi Rusya ve İran ile yakınlaşma sinyalleri verilmesi ve özellikle ABD ile Avrupa karşıtlığı söylemler ile birlikte Türkiye’nin dış politikasındaki adımları merak konusu oldu.

Prof. Dr. Yavuz: ‘Suriye ile düşman olmama başarı olacaktır’

Türkiye dış politikasında uzman Prof. Dr. Celalettin Yavuz Türkiye’nin yurtdışından darbe girişimiyle ilgili gerekli hassasiyetleri göremediği görüşünde. Ankara’nın ilk önce Kazakistan’dan sonra Rusya ve şimdi de İran’dan destek aldığını kaydeden Yavuz, ABD ve Avrupa’dan görülemediğini vurguladı. Bu tabloda Türkiye’nin Avrasya kaynaklı destek gördüğünü belirten Yavuz, İran Dışişleri Bakanı Zarif’in gelişiyle birlikte iki komşu ülke arasındaki olumlu gelişmeler olacağını ve Ankara’nın İran’a sempatisinde artış olacağını söyledi.

BM’de 2010 yılında Türkiye’nin İran’a destek olduğunu ancak sonrasında mecburi olarak yaptırımları uygulamak durumunda kaldığını hatırlatan Yavuz, iki ülke ilişkilerinde yaşanan bozulma sonrasında Zarif’in bugünkü ziyaretini “can simidi” olarak yorumladı.

“Rusya ve İran ile bu yakınlaşma sürecinde Suriye politikasında değişim olacak mı?” diye sorduğumuz Yavuz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Moskova ziyaretiyle ilgili kendisi tarafından da merakla Suriye politikasında değişim olup olmayacağını izlendiğini kaydetti. Ancak bu konuda pek de olumlu sinyaller gözlemlemediğini belirten Yavuz, Rusya’da Türkiye’den Beşar Esat’ın doğrudan hedef alınmaması yönünde talep gelmiş olabileceğini söyledi.

“Suriye ile belki hemen dost olmak mümkün olmasa da düşman olmama başarı olacaktır” diyen Yavuz, dış politikada uzun süredir hatalı şekilde Esad’ın doğrudan hedef alındığını ve çok sert sözlerle eleştirildiğini ifade etti. Oysa dış politikada ülke politikaları hedef alınsa da yönetici şahısları hedef almamak gerektiğini dile getiren Yavuz, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleneksel olarak barışçı politikasına geri dönebileceğini vurgulayarak, epeydir Ankara’nın pek dostu ülke kalmadığını söyledi. Yavuz, bunun hem Türkiye’nin hem de Suriye’nin istikrarı için gerekli olduğunun altını çizdi.

Suriye ve Irak’ta diyalog kapısı mı açıldı?

Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Dr. Arif Keskin de, darbe girişimi sonrasında hem Türkiye’deki iç siyasette bütünleşme atmosferi olması, hem de Batı’dan istediği desteği alamaması nedeniyle İran ile olumlu ilişkiler kurulabileceği görüşünde. Özellikle darbe girişimi sürecinde durumu Türkiye aleyhine kullanmadıkları yaklaşımıyla Ankara’nın İran’a ve hatta Suriye’ye olumlu baktığını kaydeden Keskin, zamanlama olarak İran’dan gelen ziyaretin Erdoğan’ın Rusya ziyareti sonrasına planlanmasına dikkat çekti.

Dışişleri Bakanı Zarif’in gelişiyle İran ve Türkiye arasındaki gelecekteki diyaloglara zemin hazırlanacağını kaydeden Keskin, bunun da Suriye ve Irak konusunda görüşmeler sağlayabileceğine işaret etti.

Rusya ve İran ile son gelişmeler öncesinde de Türkiye’nin Suriye politikasında değişiklik beklediğini belirten Keskin, Türkiye’nin Beşar Esad konusunda yumuşayabileceğini ve hatta müzakere masasına oturmasını kabul edebileceğini söyledi.

“Türkiye şu anda Batı ile ilişkilerinde olumsuz bir seyir izliyor. Bu nedenle ciddi şekilde Rusya ve İran’a ihtiyacı var. Suriye konusunda takip ettiği amaçlara da ulaşabildiğini söylemek mümkün değil” diyen Keskin, yine Türkiye’nin PYD sorununa bu yeni dış politika hamleleriyle çözüm de bulabileceğini ifade etti.

Suriye politikasında artık yeni bir yol izleyebileceğini düşündüğünü vurgulayan Keskin, Türkiye’nin bölge devletlerine daha fazla ihtiyaç duyduğunu ve jeopolitik rekabeti kaldıramayacağını dile getirdi.

İran ile yeniden hayal kırıklığı olur mu?

İran konusunda uzman isimlerden birisi olan Dr. Arif Keskin, “Türkiye’nin geçmişte Brezilya ile birlikte 2010 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde İran lehine oy kullanmasına karşın sonrasında Tahran’dan yana hayal kırıklığı yaşaması” konusunu da değerlendirdi.

Tahran’ın Türkiye’yi her zaman bir rakip olarak gördüğünü ve iki ülke ilişkilerinde farklı bakış açıları olduğunu söyleyen Keskin, “İran, her zaman rekabetçi bir yaklaşımla Türkiye’ye bakıyor. Türkiye ise Kasr-ı Şirin Anlaşması’nın yaklaşımıyla İran’a bakıyor. Eğer Türkiye yeniden romantik bir bakış açısıyla yaklaşırsa hayal kırıklığı yaşayabilir. Ama eğer Türkiye ilişkileri gerçekçi bir bakış açısına oturtabilirse sıkıntı olmayacaktır” dedi.

AK Parti’nin iktidara gelişi sonrasında İran’a özel bir bakış açısı olduğunu ifade eden Keskin, Ahmet Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik” kitabında İran – Türkiye ilişkileri için “jeopolitik kader ortaklığı” tanımı yapıldığını da hatırlattı. Bunun “romantik bakış açısı” olduğunu belirten Keskin, “Arap Baharı ile birlikte İran ile aslında jeopolitik rekabet ilişkisi olduğu görüldü. İran gerçekçi bir şekilde ilişkilere bakıyor. Türkiye’nin bölgesel söz sahibi olmasını ve Ortadoğu’da tasarruf sahibi olmasını istemiyor. İran, bu isteklerinden vazgeçecek değildir Eğer Türkiye, İran ile ilişkilerini gerçekçi bir şekilde yorumlamazsa hayal kırıklığı yaşayabilir” diye konuştu.