Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu, Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor'un yıllık raporunun hazırlıkları kapsamında Ankara ve İstanbul’da yaptığı görüşmelerin ardından hazırladığı Türkiye rapor taslağını tartıştı. Raportör Nacho Sanchez Amor, Türkiye'nin Ukrayna krizinde aldığı tavrı selamlayarak, "Türkiye tarihin doğru tarafında yer aldı" dedi.
Türk yetkililerini daha "diyaloğa açık" gördüğünü belirten Sanchez-Amor, Türkiye'nin AB ile ilişkilerini geliştirmesinin önündeki en büyük engelin ise hala "insan hakları ve hukuk devleti alanında hiçbir ilerlemenin sağlanmaması" olduğunu belirtti.
En sert eleştiri hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanlarında
Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu, Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor'un, 2022 yılı raporunun hazırlıkları kapsamında yazdığı 6 sayfalık rapor taslağını görüştü. Amor tarafından hazırlanan taslak metinde en sert eleştiri, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanında geldi. AP Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı David McAllister, Türkiye'nin önemli bir stratejik ortak olduğunu, Türk otoritelerinin daha ılımlı bir diyalog içine girdiğini, ancak insan hakları alanında ilerleme sağlanmamasından da büyük endişe duyduklarını dile getirdi. McAllister, Türkiye'den "ifade özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü gibi konularda söz verdiği adımları atmasını beklediklerini" dile getirdi.
Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor da, Türkiye konusunda geçtiğimiz yıla oranla iki önemli olumlu gelişmeyi vurgulamak istediğini belirterek, "Birincisi Türkiye'de daha diyaloğa açık bir atmosfer bulduk. Paris Anlaşması'nı onaylaması çok önemli. İkincisi ve yine çok önemli bir gelişme, Türkiye'deki temaslarımız sırasında Ukrayna krizi ile ilgili bilgileri aktarmak istiyorum. Türkiye'nin bu krizde oynadığı rolü selamlıyoruz. Rusya'nın işgalini kınayan ve bunun bir savaş olduğunu söyleyen Türkiye, tarihin doğru tarafında yer almıştır. Çanakkale ve İstanbul boğazlarının kapatılması konusu gündemde. Ama eminim bu konuda da ilerleme olacaktır. Türkiye, tarihin doğru tarafında duruyor" diye konuştu.
Amor, Türkiye ile güvenin yeniden oluşturulması için önemli adımlar atılması gerektiğini söyledi; göç problemi, sağlık, enerji, ticaret, ulaşım gibi alanlarda diyaloğun mümkün olduğunu belirterek, "Sıkıntılar 6 yıldır var, hayati sorunlar sürüyor, ama en azından diyalog kanalları açık" dedi. AB'nin Türkiye ile güven ilişkisini tesis etme yolunda Gümrük Birliği Anlaşması'nın yenilenmesi konusunu ele almasını, daha çok temasta bulunulmasını önerdi. Sanchez-Amor, "Son olarak şunu söyleyeyim. Türkiye'nin kriz anında hiç koşulsuz NATO'nun yanında olması önemli. Bu güven ilişkisini güçlendirmeye katkı yapacaktır" dedi.
Türkiye'ye giden heyette yer alan Romanyalı komisyon üyesi Gheorghe-Vlad Nistor da, "Geçen hafta ben de Türkiye'deydim. Maalesef temel haklar ve hukukun üstünlüğü alanında önemli bir ilerleme göremedik. Sivil toplum örgütlerinin hergün karşılaştıkları zorluklar karşısında şoke oldum. Özellikle iktidar ile hem fikir olmadıkları zaman hemen terörizmle suçlanmaları şok edici. Ama bu yıl yetkililer bize kapılarını açmaya çalıştı. Atmosfer farklı, buna katılıyorum. Belki seçim dönemine yaklaşmakla ilgili bir durum. Ziyaretimizin son günü gerçekler değişti. Ukrayna işgal edildi. Putin ile yakın ilişkilerine rağmen Türkiye, tarihin doğru tarafında yer aldı. Türkiye'ye müttefik olarak ihtiyacımız vardı. Ve Türkiye gerçek bir müttefik olduğunu gösterdi. Bu nedenle bu raporun iyi bir rapor olduğunu düşünüyorum. Elbette önergelerimiz olacak. Ama genel anlamla bir ilerleme var" dedi.
Renew Grubu'ndan Hollandalı Komisyon üyesi Malik Azmani de, "Geçtiğimiz yıl Türkiye, adaylık yolundan uzaklaşmıştı. 2021'de yargı bağımsızlığı ve temel haklar konusunda ciddi eksikler vardı. Jeopolitik olarak da ciddi uzlaşmazlıklar vardı. Ama bu zorluklara rağmen, Türkiye-AB ilişkileri göç, terörle mücadele, ticaret, enerji, araştırma alanlarında yoğun işbirliği ve ilişkiler sürüyor. Her iki taraf da karşılıklı faydalı ilişkiler geliştirebileceğini anladı. AB ve Türkiye, hayati bir jeopolitik stratejik konumu paylaşıyor. Birlikte ilerleyebilemek için çalışmalıyız" diye konuştu.
Komisyonun Polonyalı üyesi Anna Fotyga da, "Raportörü kutluyorum. Derin ve kapsamlı bir çalışma. Türkiye ile daha yakın bir stratejik yaklaşım belirlemeliyiz. Polonya milletvekili olarak, bunun önemini çok iyi görüyorum. Montrö Anlaşması'nın 19'uncu maddesi, Rus gemilerinin Karadeniz'e girmesini engellemek için çok önemli. Bu zor dönemde, Türkiye, son derece yapıcı bir rol oynayabilir" dedi.
Yunan ve Kıbrıslı vekillerden itiraz
Ancak Türkiye hakkında dile getirilen bu olumlu yorumlara Yunan ve Kıbrıs Rum Kesimi milletvekilleri karşı çıktı.
Kıbrıslı parlamenter Giorgos Georgiou, "Burada duyduklarım karşısında üzgünüm. Türkiye'nin tarihin doğru tarafında olduğunu söylemek ne kadar doğru bir yaklaşım? Kavala, öğretim görevlileri, demokratlar, kadınlar cezaevindeyken, Orta Doğu, Yunanistan, Kıbrıs'ta uluslararası hukuku çiğnerken, bunların hepsini süpürecek miyiz? Dün Türkiye'nin Kıbrıs'a yaptığını bugün Rusya Ukrayna'ya yapıyor. Türkiye hiçbir kritere yanıt vermiyor. Bu yönde değişiklik önergesi vereceğiz" ifadelerini kullandı.
Yunan parlamenter Kostas Papadakis de, Türkiye'nin Maraş bölgesiyle ilgili çıkışının taslakta yer almamasını eleştirdi. Kıbrıslı Rum parlamenter Loukas Fourlas da, "Raportörün söylediklerinden üzüntü duydum. Gümrük Birliği görüşmelerini yeniden başlatmaktan söz ediyor. Maraş bölgesinin statüsünün ihlalinin raporda yer almaması kabul edilemez" diye konuştu.
Fransız parlamenter Nathalie Loiseau da, "Osman Kavala ve diğer politik tutuklular varken, bu kadar iyimser olabilir miyiz? Yunanistan ile tansiyon hala halledilmedi, Akdeniz'de sorunlar çözülmedi. Ukrayna konusuna gelince, Bay Erdoğan'ın ne yapmak istediğini bilmiyoruz, yaptırımlara katılacak mı bilmiyoruz. Rusya'ya gösterdiğimiz naiflikten ders alıp Türkiye'ye karşı da aynı naifliği sergilememeye çalışalım" ifadelerini kullandı.
İspanyol parlamenter Javier Nart ise, Yunan ve Rum milletvekillerini eleştirerek, "Bu karar tasarısı Yunan-Türk kararı değil. Unutmamalı ki, Kıbrıs sorunu, BM kararının Yunan-Rum kesimi tarafından kabul edilmemesi nedeniyle bugün hala sorun olarak karşımızda. Eğer kabul etseydiniz, bugün bunu tartışıyor olmazdık. Şimdi kapımızda nükleer tehdidin yapıldığı bir çatışma ile karşı karşıyayız. Türkiye'nin Karadeniz'de askeri gücü var, NATO üyesi. Bana kalırsa raportör harika bir rapor hazırlamış. Şimdi bu sorunu tartışmanın zamanı değil. Bu dev krizde Türkiye NATO'nun önemli üyesi olarak çok büyük bir rol üstleniyor" dedi.
Fransız parlamenter Bernard Guetta ise, "İnsan hakları ihlalleri ve uluslararası dosyalarda bir şey değişmedi, Türkiye kınanabilir. Ama bunun yanında çok şey de değişti. Türkiye, Rusya'ya karşı, Ukrayna'ya çok açık destek verdi. Erdoğan'a iyi yolda ilerleme işareti verilmeli mi, şimdi tartışma bu. Ne yapmalı? Bu iki realiteyi birden kabul etmek gerekir" dedi.
"Türkiye'nin üyelik süreci askıya alınmamalı"
Komisyonun Yeşiller Grubu'ndan üyesi Serge Lagodinsky de, "Bu rapor Türkiye ile ilgili son derece karmaşık olan gerçeklerin bir fotoğrafı çekilmiş. AB olarak biz Türkiye ile üyelik sürecini askıya almamalıyız. Sivil toplum bizden bu diyaloğu sürdürmemizi istiyor. Bu diyalog Türk ortaklarımızla, iç konuları da konuşabilme şansını taşıyor. Muhalefete yönelik uygulamalar beni endişelendiriyor. Bu
alanlarda ilerleme sağlanmalı. Elbette Paris Anlaşması'nın onaylanması bizim için önemli. Jeopolitik karmaşık yapıda Türkiye önemli ve olumlu bir rol oynuyor. Bu önemli bir unsur olarak dikkate alınmalı" diye konuştu.
Nacho Sanchez Amor, görüşmelerin ardından yaptığı konuşmada, Yunan ve Kıbrıslı vekillerin endişelerini anladığını, bu endişelerin raporda yer almaya devam edeceğini belirterek, "Bazılarınız Türkiye'yi Erdoğan'dan ibaret alıyorsunuz. Ama Erdoğan bu ülkenin mevcut yöneticisi. Uzun vadeli bir vizyona sahip olmalıyız. Türkiye'yi insan hakları alanında eleştirmemiz, şu anda üstlendiği jeopolitik rolü eleştirmek anlamına gelmiyor. Gerçeklere de gözlerimizi kapatmayalım" diye yanıt verdi.