Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş-Başkanı Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması yönünde karar alırken, Türk yargısı Demirtaş’a terör propagandasından hüküm verdi. Bazı uzmanlar ve hak savunucuları Türkiye’deki bu mahkeme kararının, hükümetin terörle mücadele yasalarını istismar ederek siyasal muhalifleri üzerinde baskı unsuru olarak kullandığının bir göstergesi olduğu görüşünde.
İlgili Haberler AİHM: 'Selahattin Demirtaş Serbest Bırakılmalı'2016 yılı Kasım ayında terör suçlarından gözaltına alınan Demirtaş’ın tutukluluğu devam ederken, AİHM’in bu yıl Kasım ayında aldığı kararda Demirtaş’ın tutuklu yargılanma süresinin ‘yasal sınırları aştığı’ belirtilmiş, serbest bırakılması talep edilmişti. AİHM kararının birkaç hafta sonrasında, 4 Aralık tarihinde İstanbul’daki mahkemece alından kararda ise temyiz aşamasındaki dava Demirtaş’ın 4 yıl 8 ay hapis cezasının onanmasıyla sonuçlandı.
Uluslararası Af Örgütü Türkiye uzmanı Andrew Gardner konuya ilişkin görüşlerini VOA’ye aktardı: “Terörle mücadele ve terör propagandası yasalarının, hükümetin işine geldiği şekilde, siyasi düşünceyi bastırmak için siyasal bir araç olarak kullanıldığı çok açık. Türkiye’deki karar AİHM kararından sonra geldi ve Türkiye yönetiminin davayla ilgili söylemleri dava kararının siyasi olduğunu çok açık şekilde gösterdi.”
AİHM kararına Türkiye’nin tepkisi
AİHM’in Kasım ayında aldığı kararda, Demirtaş’ın duruşma öncesi tutukluluk halinin yasal olarak makul sayılamayacak kadar uzadığı kaydedilmişti.
Türkiye ise buna yanıt olarak, AİHM kararına uymak zorunda olmadığını iddia etti.
“AİHM kararları bizi bağlamaz” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AİHM’e karşı birçok adım atabileceklerini söyleyerek “Biz karşı hamlemizi yapar, işimizi bitiririz” dedi.
Türkiye, AİHM’in 47 üyesinden biri ve yasal olarak mahkemenin kararlarına uyma yükümlülüğü var. Ancak uzmanlar Türkiye’nin geçmişte de birçok AİHM kararını görmezden geldiğini hatırlatıyor.
“Çifte standart” iddiası
HDP yetkilileri Erdoğan’ın AİHM kararlarına sadece kendi çıkarlarına yarar sağladığında uyduğunu söylüyor. HDP sözcüsü ve avukat Saruhan Oluç, Erdoğan’ın kendisinin de milletvekili olmadan önce siyasi haklarının ihlal edildiği iddiasıyla AİHM’e başvuruda bulunduğuna dikkat çekti: “Eğer kendisi de AİHM’e gitmiş olan cumhurbaşkanı, kabul etmediği bir karar verildiğinde bu ‘Karar bizi bağlamaz’ diyorsa bu çifte standarttır ve kabul edilemez.”
Oluç hükümetin Demirtaş’ı cezaevine koyup, her türlü suçlamayı ortaya atma niyetinde olduğunu iddia etti.
2016 yılının Mayıs ayında, milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik yasa TBMM’de onaylandı. Bunun ardından Demirtaş yine 2016 yılı içerisinde, hakkında daha önceden yapılmış terör suçlamalarından dolayı tutuklandı.
Bazı uzmanlar söz konusu yasanın Demirtaş ve diğer muhalifler üzerinde baskı kurmak için koyulduğu görüşünde.
Demirtaş gözaltına alındığında milletvekiliydi ve HDP’in eş-başkanlığını yürütüyordu. Tutuklandığı andan bu yana cezaevinde.
Demirtaş suçlamaları reddetti
Demirtaş hakkındaki tüm suçlamaları reddediyor ve muhalif duruşundan dolayı kendisine karşı siyasi güdümlü bir dava yürütüldüğünü söylüyor.
HDP’nin ABD temsilcisi Giran Özcan VOA’e yaptığı açıklamada Erdoğan’ın muhaliflerini susturmak için terör suçlamalarını kullandığı yorumunda bulundu ve “Şu an sosyal medyada attığınız bir Twitter mesajı bile sizi terör suçundan parmaklıklar arkasına atmaya yeterli” dedi.
Terör suçlamalarının HDP’ye karşı yaygın ve etkileyici bir şekilde kullanıldığını farkında olduklarını belirten Özcan, “Çünkü Erdoğan bizi, elinden gücünü alabilecek en büyük tehdit olarak görüyor ve bu yüzden de hep özellikle HDP’yi hedef aldı” ifadelerini ekledi.