Türkiye ve ABD Arasındaki Buzlar Çözülebilir mi?

İSTANBUL - Uzmanlara göre Türkiye’nin Libya’daki çatışmaya müdahil olması, Amerika ile bölgesel politikalardaki görüş ayrılıkları ve karşılıklı güvensizlik sebebiyle son yıllarda bozulan ilişkilerin düzelmesinde kolaylaştırıcı bir rol oynayabilir.

Türkiye, Ocak ayında, merkezi Trablus’ta bulunan Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne destek amacıyla Libya’ya askeri personel göndermeye başladı. Ulusal Mutabakat Hükümeti, Libya’nın doğusunda etkili olan General Halife Hafter’in liderliğindeki güçlerin saldırısının hedefindeydi. Hafter’in yönetimindeki Libya Ulusal Ordusu; Mısır, Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin desteğine sahip.

Ankara’nın Libya’ya askeri müdahalesi, Hafter’e bağlı güçlerin Trablus’un banliyölerinden püskürtülerek sahadaki güç dengesinin Ulusal Mutabakat Hükümeti lehine çevrilmesini sağladı.

Türkiye’nin destek verdiği birlikler şimdi Libya’nın enerji kaynaklarının çoğunun kontrol edilmesi açısından önem taşıyan stratejik Sirte kasabasını ele geçirmeye hazırlanıyor.

Libya Ulusal Ordusu Komutanı Halife Haftar Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile Moskova’da görüşmeden önce tokalaşıyor, 13 Ocak 2020 (Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı/Reuters)

Rusya faktörü

Türkiye’nin eski Katar Büyükelçisi olan ve şu anda Doğu Akdeniz ile ilgili enerji danışmanlığı yapan Mithat Rende, ‘’Amerika ve Türkiye, Libya’da aynı tarafta gibi görünüyor. Rus savaşçıların Libya’nın doğu kısmında konuşlanması, Rusların niyetleri konusunda endişe taşıyan Amerikan tarafını rahatsız etti. Umarım Türkiye ve ABD birlikte çalışabilir’’ sözleriyle durumu değerlendirdi.

Moskova, Hafter’e askeri destek verdiğini yalanlıyor. Ancak Mayıs ayında Birleşmiş Milletler’in yayımladığı raporda, Wagner Grubu’ndan 1.200 Rus paralı güvenlik gücünün Hafter’e destek verdiği belirtiliyor. Wagner Grubu, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yakın olduğu bilinen iş adamı Yevgeni Prigozhin yönetiminde bulunan özel güvenlik gücü şirketi.

Rusya, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana Libya’yı kendi etkisi altına almaya çalışıyor. Gözlemciler, Moskova’nın Akdeniz’de Suriye’nin de ötesinde deniz üssüne sahip olma arayışı içinde olduğunu belirtiyor.

Londra Enerji Kulübü uzmanlarından Mehmet Öğütçü, ‘’Türkiye, Doğu Akdeniz’de Rusya’nın donanma gücü olarak varlığına karşı bir denge oluşturacak tek güç. Türkiye, biraz daha Amerika’ya meyil ediyor. Ruslar da böyle bir şeyi görmekten memnun değildir’’ diyor.

Geçtiğimiz Pazar savaş uçakları, geçen haftalarda Türkiye’nin desteklediği Ulusal Mutabakat Hükümeti güçlerinin ele geçirdiği hava üssünü vurdu. Hayati önem taşıyan El Vatiye hava üssü ciddi hasar gördü. Ankara, üssün savunma imkanlarını güçlendiriyor. Şiddeti gittikçe artan Libya’daki çatışmada Ankara, Rusya ile güçlenen ilişkileri pahasına Washington’a yanaşma çabalarını yoğunlaştırabilir.

Türk ordusu çok sayıda bölgede operasyon yürütüyor

Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Görevlisi İlhan Uzgel, ‘’Türkiye şu anda Kuzey Irak’ta bir askeri operasyon, Suriye, Doğu Akdeniz ve Libya’da da üç-dört farklı operasyon yürütüyor. Türkiye’nin farklı bölgelerde yürüttüğü bu askeri operasyonları sürdürmek için Rusya’ya değil, ABD’ye ihtiyacı var’’ diyor.

Uzmanlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 2016 yılında kendisine yönelik başarısız darbe girişiminden bu yana yüzünü Moskova’ya gittikçe daha çok çevirdiği görüşünde. Uzmanlar, bu durumu, Türkiye’nin NATO müttefiklerini endişelendirmek amacıyla uyguladığı bir strateji olarak değerlendiriyor.

Üst düzey Türk yetkililer, Washington’u başarısız darbe girişiminde dolaylı olarak rol oynamakla suçlamış, Amerika ise bu yöndeki suçlamaları reddetmişti.

Putin ise Amerika ve Türkiye arasındaki güvensizlikten faydalanmayı amaçladı. Ankara ve Washington arasındaki ilişkiler, Moskova’nın Türkiye’ye S-400 füze sistemi satmasıyla daha da gerildi ve bu gerilim, Türkiye’nin F-35 projesinden çıkarılmasıyla sonuçlandı.

Washington, S-400 füze savunma sisteminin F-35 savaş uçaklarının teknolojisini tehlikeye atacağını belirtiyor.

Rusya’dan alınan S-400 füze savunma sisteminin ilk parçaları Ankara’ya inen Rus uçağından indiriliyor, 12 Temmuz 2019.

Karşılıklı güvensizlik

Uzmanlara göre bölgesel politika farklılıkları, karşılıklı güvensizliği derinleştiriyor. Ankara, Washington’un IŞİD’e karşı savaşta Suriyeli Kürt milisleri yani YPG’yi desteklemesine tepkili. Ankara, YPG’yi, Türkiye’de uzun süredir devam eden Kürt direnişiyle bağlantılı olarak görüyor.

Ankara Suriyeli muhaliflere, Rusya da Suriye Cumhurbaşkanı Beşar El Esat’a destek vermesine rağmen iki ülke, Suriye’de iç savaşı sona erdirmek için İran’la işbirliği yapıyor.

Londra Enerji Kulübü uzmanı Mehmet Öğütçü, ‘’Bu geçici bir mantık evliliği. Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkiler şu an için iyi olsa da Suriye ve Libya’da gerilim yüksek’’ diyor.

Rusya ve Türkiye arasında Suriye ve Libya konusunda istişarede bulunmak üzere geçtiğimiz ay İstanbul’da yapılması planlanan yüksek düzeyli görüşmenin son dakikada iptal edilmesi, iki taraf arasında gittikçe derinleşen görüş ayrılıklarını su yüzüne çıkardı.

Ankara yüzünü yeniden Washington’a çevirebilir mi?

Uzmanlara göre Ankara şimdi bir kez daha yüzünü Washington’a çevirebileceğinin sinyallerini veriyor. Amerika’nın Türkiye’ye uygulama tehdidinde bulunduğu yaptırımlar, milyar dolarlık S-400 füze sisteminin faaliyete geçirilmesinin süresiz şekilde ertelenmesiyle bir süreliğine rafa kalktı.

Başkan Trump’ın geçtiğimiz ay New York Güney Bölgesi Savcısı Richard Berman’ı görevden alması, Ankara’da olumlu karşılandı. Savcı Berman, İran’a yönelik yaptırımları ihlal ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılan Halkbank dosyasını da yönetiyordu.

Türkiye’nin Amerika’dan daha fazla miktarda sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) satın almasının da Washington’da olumlu karşılanması olasılığı yüksek.

Öğütçü, ‘’LNG’mizin yüzde 40’ı Amerika’dan geliyor. Bu oranla Avrupa’da İspanya’nın hemen arkasında. Rus doğalgazına bağımlılığımızı yönetilebilir bir seviyeye düşürmeye çalışıyoruz” diyor.

Öte yandan Erdoğan, İslamcı milliyetçi seçmen tabanını güçlendirmek amacıyla son döneme kadar düzenli olarak kullandığı sert Amerikan karşıtı söyleminden sessiz bir şekilde vazgeçmişe benziyor.

Corona virüsü salgınının halihazırda zayıf olan Türk ekonomisini olumsuz etkilemesi sebebiyle Ankara’nın Washington’a karşı tavrını yumuşatmasında paranın da etkili olduğu belirtiliyor.

Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Görevlisi Uzgel, durumu, ‘’Ekonomide çarkların dönmeye devam etmesi için Erdoğan’ın mali yardıma ihtiyacı var. Bu yıl borçların geri ödemesi var. Turizm her yerde olduğu gibi düşüşte. Çok ciddi ekonomik sıkıntılar var. Erdoğan’ın paraya ihtiyacı var. Bu paranın da Pekin ya da Moskova’dan geleceğini sanmıyorum. O nedenle Amerika, Erdoğan hükümetinin güvenebileceği tek ülke’’ sözleriyle değerlendirdi.