8 Aralık’ta Suriye’de Esat rejiminin devrilmesinin ardından Türkiye’de yaşayan Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmek için sınır kapılarında oluşturduğu yoğunluk yerini sakinliğe bıraktı.
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı’nın yıllara göre geçici koruma kapsamındaki Suriyeliler’e ilişkin açıkladığı verilere göre, 16 Ocak itibarıyla Türkiye’de 2 milyon 880 bin 154 Suriyeli sığınmacı bulunuyor.
Suriye’de rejimin devrilmesi öncesinde 5 Aralık 2024’te paylaşılan verilere göre ise Türkiye’de 2 milyon 936 bin 369 Suriyeli kalıyordu. Buna göre, Esat yönetiminin devrilmesinden sonra geçici koruma statüsünden ayrılarak Suriye’ye dönenlerin sayısı 56 bin 214’e ulaştı.
Erkekler dönmek, kadınlar ve çocuklar kalmak istiyor
VOA Türkçe’nin mikrofon uzattığı, ülkelerine henüz dönüşe geçmeyen Suriyeliler ise dönmelerinin önünde birçok engel bulunduğunu anlatıyor.
Suriye’de 13 yıl boyunca süren iç savaşta çöken altyapının ve ekonominin yeniden kurulmasının ve ülkelerindeki yeni siyasi durumun netleşmesinin ardından dönebileceklerini söyleyen erkekler, eşleri ve çocuklarınınsa Türkiye’den gitmeyi hiç istemediğini söylüyor.
İzmir’de ayakkabı imalathanesi sahibi Adnan Kennacı, 2011’de savaşın başlamasının hemen ardından Halep kentinden ailesiyle Türkiye’ye sığınan Suriyeli bir Türkmen. Kennacı Suriye’deki ekonomik koşulların yeniden düzelmesini beklediklerini belirterek, “Dönmeyi düşünüyoruz ama orada şu anda gidip bir işyeri açıp çalıştırma imkanımız görünmüyor. Elektriğin olmayışı, ticaretin orada felç olması, müşteri potansiyelini bulamamamız, pazarın olmaması gibi durumlar var. Orası ne kadar hızlı toparlanırsa bizim buradan dönüşümüzün de o kadar hızlı olacağını düşünüyorum” dedi.
Türkiye’de iki çocuğunun dünyaya geldiğini anlatan Kennacı, “Eşimiz, özellikle çocuklarımız biraz çekinceli. Çünkü benim çocuğum hiçbir şekilde Arapça bilmiyor. Döneceğiz dediğimizde, çocuklar bana sanki hapse gidecekler gibi bakıyor. ‘Orada bizim okul durumumuz ne olacak? Biz okula gidersek Arapça bilmiyoruz, orada okullar Arapça olacağından tekrar birinci sınıftan mı devam edeceğiz’ diye ciddi kaygıları var” diye konuştu.
“Önümüzü göremiyoruz, gitsek bataklık, kalsak zorluk"
Son dönemde Suriyeliler’in ülkelerine geri dönmesine yönelik devletten baskıların arttığı görüşünde olan Kennacı, vatandaşlık başvurusunun da olumsuz sonuçlandığını söyledi.
Türkiye’de kalmalarına yönelik belirsizlikten dolayı endişe duyduğunu söyleyen Kennacı, "Bizim burada bir yatırımımız olmuş, çocuklarımızı okutmuşuz. Buraya 12 yılımızı verdik. Buradan gidersek tekrar sıfırdan başlarsak, bizim hayatımız sıfırlanmış oluyor. Ama bizim burada da hiçbir geleceğimiz gözükmüyor. Bizim gibi insanlara vatandaşlık verilmedikten sonra ben burada nasıl hayatımı idame ettireceğim? Yarın öbür gün bana bir karar çıkacak hadi sizi Suriye’ye göndereceğiz. O zaman ne yapacağım? Önümüzü göremiyoruz, gitsek bataklık, kalsak zorluk” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Burada kalmak isteyenin başımızın üstünde yeri var”
Muhalefet, Türkiye’de 2011’den beri Suriyeliler için geçerli olan geçici koruma statüsünün kaldırılmasını ve sığınmacıların ülkelerine gönderilmesini istedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, 13 Aralık’ta “Suriye’de evi, iş yeri, arazisi olan misafirlerimiz yavaş yavaş geri dönüş yoluna geçti. Burada kalmak isteyenin başımızın üstünde yeri var” açıklamasında bulundu.
Geri dönüş işlemleri halihazırda Hatay’daki Cilvegözü ve Yayladağı, Kilis’teki Öncüpınar, Gaziantep’teki Karkamış ve Şanlıurfa’daki Akçakale kara hudut kapılarından yürütülüyor.
İşlemler, randevu alma, İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne gitme, sınır kapısı işlemleri ve çıkış olmak üzere dört aşamada gerçekleştiriliyor. Geri dönüş hazırlığı yapmak amacıyla ülkesinin güncel durumunu yerinde görmek isteyen geçici koruma altındaki Suriyeliler’e de 3 defa izinli çıkış-giriş hakkı tanınıyor.
“Dönüş 2-3 yılı bulur gibime geliyor”
VOA Türkçe’ye konuşan diğer bir Suriyeli Türkmen İsmail Mahmud da İzmir’de ayakkabıcılıkla uğraşıyor. Geri döndüğünde savaşta yıkılan evini yeniden inşa edebilecek maddi durumu olmadığını söyleyen Mahmud, “Dönmek için yerleşim yeri lazım. Daha Suriye’de, Halep’te çadır kentler varken, buradaki insanlar gittiğinde sonuçta sokakta kalmayacaklarına göre belli bir dönem imar yapılmadan dönüş olması zor” dedi.
Mahmud, “Biz göçmeniz, 13 yıldır göçmen statüsünde yaşıyoruz. Maddi zorluklarımız var. Gidip kendi imarımızı yapacak durumumuz şu an için yok. Mevcut devletin de daha bir aylık ömrü olduğu için kalkıp bunların hepsini yapamayacağı için en azından dönüş 2-3 yılı bulur gibime geliyor” diye konuştu.
“Suriye’de hiçbir şey bitmiş değil”
Mahmud, Suriye’nin siyasi geleceğinin de hala belirsizlikte olduğuna değinerek, “Şimdi yeni bir iktidar geldi. Bir şeyler yapmaya çalışıyor. İnşallah söyledikleriyle yaptıkları tutar. Ancak daha bazı tehditler var. Suriye’de hiçbir şey bitmiş değil. Bazı kesimlerin arasında çatışma yaşanıyor. Hemen gidilecek bir durum yok” ifadelerini kullandı. Mahmud, Suriye’de Türkmen varlığının korunması için yaşam şartlarının sağlanmasının ardından kesin dönüş yapmak istediklerini de sözlerine ekledi.
“Kadınlar burada hak hukuk açısından daha rahat durumdalar”
İzmir Suriye Türkmenleri Derneği Başkanı Cafer Elbozan ise Türkiye’de yaşayan Suriyeliler’in yüzde 20’sinin kısa vadede döneceği görüşünde. Elbozan, “Suriye’nin zamana yayılı olarak politikasına, gidişatına, temel ihtiyaçların karşılanmasına göre dönemden döneme gidişler daha fazla artacak. Benim ilk gördüğüm, bu kış şartları çıkıp yaz geldiğinde Suriyeliler’in yaklaşık yüzde 20’si döner. O kadar çok gitmek isteyen insan var ki. Ama bazı babalar gitmek isterken, anneler, çocuklar ’13 yıl oldu bıraktık geldik, buradaki hayat şartları medeni’ diyorlar. Kadınlar burada hak hukuk açısından daha rahat durumdalar” dedi.
Türkiye’de de ekonomik koşulların zorlaşmasının Suriyeliler’i dönmeye teşvik ettiğini anlatan Elbozan, kendisinden örnek vererek, “Buradaki hayat şartları da bizi zorluyor. 5 çocuğum var, büyük kızımı evlendirdim. Öbür çocuklar hep eğitim alıyor. Tek başıma çalışıyorum. Gerçekten kira, çocukların eğitimi, masrafları, ne kadar çabalasam da maalesef bir birikimim olmadı” diye konuştu.
“Suriyeliler için en önemli sorun Suriye’de Esat rejiminin varlığıydı ama tek sorun o değildi”
2011’de Suriye’de iç savaşın başlamasının ardından geçen 10 yılda 3,7 milyona varan sığınmacıların sayısı üç yıldır sürekli azalıyor.
VOA Türkçe’ye değerlendirmede bulunan göç uzmanı Prof. Dr. Murat Erdoğan ise gelinen aşamada 2,8 milyona düşen sığınmacıların sayısının gelecekte çok fazla azalmasını beklemeyenlerden. Erdoğan, Suriyeliler’in Türkiye’ye 13 yıl önce başlayan göçünün bundan sonra kalıcı nitelikte olacağı görüşünde.
Erdoğan, “İçişleri Bakanlığı’ndan verilen 50 bin civarındaki sayının daha gerçekçi bir sayı olduğunu düşünüyorum. Ama Türkiye’de son iki senede 800 bin kişi azalması bir şüphe yaratıyor. Bunu da farklı gerekçelerle açıklamak çok kolay olmuyor. Bu sayıların bu kadar radikal biçimde azalması, Türkiye’de bu konunun siyasallaşmasıyla birarada düşünüldüğünde ilginç bir durum ortaya koyuyor” dedi.
“Suriyeliler için eve dönmenin maliyeti çok yüksek”
2014’ten beri her yıl Türkiye’deki Suriyeliler konusunda hem sığınmacılar hem de Türkler ile eş zamanlı gerçekleştirilen en kapsamlı saha araştırmalarından birisi olan “Suriyeliler Barometresi” çalışmasını yürüten Erdoğan, “Suriyeliler için en önemli sorun Suriye’de Esat rejiminin varlığıydı ama tek sorun o değildi. ‘Esat oradayken biz oraya dönemeyiz’ diyorlardı. Ama başka şeyler de söylüyorlardı. Toplumda bu fazlasıyla göz ardı ediliyor. ‘Suriye’de güvenliğin tam olarak sağlanması gerekir’ diyorlardı. Şu an Suriye tam güvenli bir ülke olarak nitelenemez. Hatta yarın ne olacağına dair hiç kimsenin bir öngörüsü yok” dedi.
Erdoğan, ABD’nin Trump’ın yeni başkanlığı döneminde Suriye’ye yaklaşımının belirsizliği, İsrail’in Suriye’deki varlığı, HTŞ’nin kendi içinde neye evrileceği ve YPG ile çatışmalar sonucunda Suriye’nin henüz güvenlik açısından belirsizlikler taşıdığını söyledi.
“Suriyeliler için eve dönmenin maliyeti çok yüksek” ifadesini kullanan Erdoğan, Suriye’deki altyapının ve ekonominin kalkındırılmadan dönüşlerin sağlanmasının çok zor olduğunu söyledi. Erdoğan, Türkiye’de doğan Suriyeli çocukların başta dil engeli nedeniyle ülkelerine uyum sağlamasındaki zorlukların da ebeveynlerini dönüş kararından caydıracağını söyledi.
“İnsanlar burada yaşamlarını kurduktan sonra gönüllü geri dönüş eğilimleri son derece azalıyor”
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Erdoğan “Türkiye’deki Suriyeliler’in çok önemli bir bölümünün yine Türkiye’de kalmaya devam edeceklerini bekliyorum. Eğer dönerlerse bu şaşırtıcı bir şey olur, dünya tarihinde görülmemiş bir şey olur. Dünyada 117 milyon mülteciden söz ediyoruz. Bakıyoruz ne kadarı geri dönmüş diye. Bunun 1 milyonu bile geri dönmüyor. Dolayısıyla benim beklentim bu konuda çok yüksek değil” dedi.
Erdoğan, "İnsanlar burada yaşamlarını kurduktan sonra gönüllü geri dönüş eğilimleri son derece azalıyor” diye konuştu.
“Tersine göç bile alabiliriz, o kadar rahat olmayalım”
İktidarın toplumdan gelen baskılara kulak tıkayamayacağını da kaydeden Erdoğan, Türkiye’de halkın yüzde 89’unun Suriyeliler’in dönmesini istediğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’de kalmak isteyen sığınmacılarla ilgili açıklamalarını hatırlatan Prof. Dr. Erdoğan, “Cumhurbaşkanı, Türkiye’deki yeni sistem itibariyle böyle bir şey söyledikten sonra devlet de kendini ona göre organize ediyor. Dolayısıyla şu anda Türkiye’de Suriyeliler’i zorla göndermeye yönelik bir politika gözlenmiyor. Onların isteklerine bırakılıyor. Ama bu durumun da eninde sonunda çok efektif olacağını beklemiyorum. Zorla göndermenin de doğru bir şey olacağını düşünmüyorum, başarılabileceğini de düşünmüyorum. Seçim süreçlerine doğru gittiğimizde, hükümetin üzerinde bu bir baskıya dönüşecek. Hükümet de toplumdaki kaygıları ve tepkileri birazcık kontrol etmek için bu konuda daha aktif hale gelebilir” ifadelerini kullandı.
Göç uzmanı Erdoğan Suriye’nin yakın gelecekte başka çatışma ortamlarına girebileceğine de dair endişeleri olduğunu da kaydederek, “Böyle endişeler gerçekleşirse, biz tersine göç bile alabiliriz. Yani bu konuda o kadar da rahat olmayalım” diye ekledi.