“Türkiye-Yunanistan Görüşmeleri Yeniden Başlamalı” 

(ARŞİV)

Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesi ve Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, Türkiye ile Yunanistan arasında en sonuncusu 2016’da Atina’da yapılan deniz yetki alanlarına ilişkin görüşmelerin yeniden başlatılması gerektiğini söyledi. Erhan, bu görüşmelerden kolayca ve süratle bir sonuç çıkmasını beklemediğini ancak en azından herhangi bir askeri ihtilafı önlemek adına bu sürece bir şans verilmesi gerektiğini belirtti.

Siyaset, Toplum ve Ekonomi Araştırmaları Vakfı’nın Washington Şubesi SETA DC’nin internet üzerinden düzenlediği panelde konuşan Erhan, iki ülke arasındaki ihtilafın temelinde, Ege Denizi’nde Türkiye’ye çok yakın Yunan ana karasına ise uzak olan Yunan adalarının varlığının yattığını kaydetti.

Bunun aslında yeni bir sorun olmadığına işaret eden Erhan, 1995 yılında TBMM’nin Yunanistan’ın karasularını 6 milin ötesine genişletmesini “savaş nedeni” sayacağını ilan ettiğini ve sonraki tüm hükümetlerin de bu kararı desteklediğini hatırlattı.

Erhan, Türkiye’ye 1999 yılında Avrupa Birliği üyeliği için aday statüsü verildiğinde Avrupa Komisyonu’nun Katılım Ortaklığı Belgesi yayınladığını ve bu belgedeki şartlardan birinin de Türkiye’nin komşularıyla sınır ihtilaflarına iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde ve iyi niyetle çözüm bulması olduğunu, bu kapsamda da Yunanistan’la 2000’lerin başında “istikşafi” görüşmelerin başlatıldığını anımsattı.

“60 tur görüşmeden somut anlaşma çıkmadı ama en azından askeri bir çatışma önlendi”

Türkiye ile Yunanistan arasında 2002 yılından 2016’ya kadar 60 tur görüşmenin yapıldığını ifade eden Erhan, iki ülkenin aralarındaki bir ihtilafı, özellikle de hukuki bir ihtilafı uluslararası bir mahkemeye taşıyabilmeleri için öncelikle tarafların, sorunun doğası ve nasıl çözüleceğinin yöntemleri üzerinde anlaşması gerektiğini vurguladı.

Erhan, “Bu görüşmeler başladı ve 60 tur devam etti. Masadan herhangi bir somut anlaşma çıkmadı, Türkiye bir yandan da AB ile müzakere ediyordu, ama en azından iki taraf 14 yıl boyunca, 1996’daki Kardak krizinde olduğu gibi askeri bir çatışmanın eşiğine gelmedi. Objektif bir gözle bakarsak, evet görüşmelerden çözüm çıkmadı, duruşlar değişmedi, 20 yıl önceki hak talepleri neyse yine aynı kaldı ama en azından taraflar arasında askeri bir çatışma önlendi. Dolayısıyla bu görüşmelerin bu anlamda bir başarısı oldu” diye konuştu.

“Yunanistan kendi imzaladığı anlaşmaları ihlal ediyor”

Bunun yanında Yunan hükümetinin, daha önce kendilerinin altına imza koyduğu bazı uluslararası anlaşmaları “açıkça ihlal ettiğini” söyleyen Erhan, Lozan Anlaşması gereği Yunan adalarının silahlandırılmasının yasak olmasına rağmen Atina’nın adalara asker gönderdiğini, örneğin iki gün önce Sakız Adası’nda askeri tatbikat yapacağını duyurduğunu belirtti.

Erhan, AB Dönem Başkanı Almanya başta olmak üzere ABD ve diğer bazı ülkelerin iki NATO üyesi Türkiye ve Yunanistan arasındaki ihtilafın askeri bir çatışma ya da gerilime dönüşmesini istemediğini ifade ederek, iki ülke lideriyle görüşen Almanya Başbakanı Angela Merkel’in “görüşmelere yeniden başlayın” çağrısını Türkiye’nin olumlu karşıladığını, Yunanistan’ın ise Mısır’la Doğu Akdeniz’de deniz yetki anlaşması yaparak yanıt verdiğini ve bu yüzden de müzakerelere başlama fırsatının bir ay önce kaçırıldığını söyledi.

“Önümüzde yeni bir fırsat var”

Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis’in “Ankara’yla görüşmeye hazırız” açıklamasını hatırlatan ve Türkiye’nin de egemenlik haklarından geri adım atmayacağı vurgusuna rağmen masaya önkoşulsuz oturmaya hazır olduğu şeklindeki duruşuna dikkat çeken Erhan, “Bence şimdi önümüzde görüşmelerin yeniden başlatılması için bir fırsat var” ifadesini kullandı.

Erhan, “Objektif olarak bakarsak, iki ülke arasındaki görüşmelerden kolay ve hızlı bir çözüm çıkacağını düşünmüyorum. Hemen bir çözüm beklememeliyiz ama bu ülkeler arasında bir askeri çatışmayı önlemek için bir şans verilmesini destekliyorum” diye konuştu.

“Sorunları birlikte çözebiliriz, üçüncü bir tarafa ihtiyacımız yok”

“Coğrafya bizim kaderimiz, coğrafyamızı değiştiremeyiz, yan yana yaşamak zorundayız, dolayısıyla askeri ve siyasi sorunları çözmenin yollarını bulmamız gerekiyor” mesajını veren Erhan, Türkiye ve Yunanistan’ın her ne kadar geçmişte ilişkilerinde zor zamanlar da geçirmiş olmalarına rağmen, birçok vesilede dayanışma örnekleri de sergilediğini belirtti.

Ayrıca, soruna üçüncü tarafların müdahil olmasına izin verilmemesi gerektiğini söyleyen Erhan, bu bağlamda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un adımlarını eleştirdi. Macron’un Libya’da Türkiye ile bir ihtilaf yaşadığına işaret eden ve bundan kaynaklı olarak “bir taşla üç kuş vurmak istediği” görüşünü dile getiren Erhan, “Birincisi Türkiye’den intikam almak, ikincisi Fransız enerji şirketleri için Doğu Akdeniz’da alan yaratmak ve üçüncüsü de artık zamanı geçmiş, kimsenin kullanmadığı Rafale savaş uçaklarını çok yüksek bir fiyata Yunanistan’a satmak. Onun başka bir gündemi var. İkili ilişkilerimizde herhangi bir üçüncü tarafa ihtiyacımız yok. Türk halkı barışı destekliyor. Bu sorunları çözebiliriz. Bölgede her türlü çatışma ve gerilimden kaçınmalıyız” diye konuştu.

Akdeniz’de enerji platformu oluşturma çağrısı

İki dünya savaşı geçiren Almanya ve Fransa’nın, savaştan sonra bir araya gelerek sorunun özünde yatan meseleyi, tarih boyunca iki ülke arasında sürekli el değiştiren zengin demir ve kömür yataklarına sahip Alsas-Loren bölgesi olarak tespit ettiğini ve o dönemde Avrupa Birliği’nin temellerini attıklarını hatırlatan Erhan, bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da Akdeniz’de ihtilaf yaşayan ülkelerin bir araya gelip bir ekonomi ve enerji platformunun oluşturulması çağrısını çok önemli bulduğunu kaydetti. Bu platformla bölgedeki zengin enerji kaynaklarını bölge halklarının ortak yararı için kullanmanın yollarının bulunabileceğini ifade eden Erhan, “Daha fazla askeri çatışmaya ihtiyacımız yok, daha fazla işbirliğine ihtiyacımız var. Türkiye, sorunun gerçek manada çözümüne bir şans tanımak için Yunanistan’la yeni tur görüşmelerin başlatılmasına yönelik tüm girişimleri desteklemektedir” diye konuştu.

“Yunanistan meseleyi iç siyaset malzemesi yaptı”

Erhan bir soru üzerine, Doğu Akdeniz gerilimini Ankara’nın değil Atina’nın iç siyaset malzemesi haline getirdiğini savundu. Son iki ayda yaşanan gerilimin başlangıç noktalarından birinin, Ayasofya’nın statüsünün tekrar camiye dönüştürülmesi ve Yunanistan’ın buna tepkisi olduğu görüşünü dile getiren Erhan, “Merkel, Erdoğan ve Miçotakis’ten masaya oturmalarını istediğinde, Miçotakis, sadece birkaç hafta önce Ayasofya’yı tekrar cami olarak açan Türkiye’yle masaya oturmayı kendisi açısından çok zor gördü ve dolayısıyla Mısır’la anlaşma imzalama, masayı terk etme, Fransa’dan askeri yardım isteme, meseleyi AB platformlarına taşıma ve Türkiye’yi agresif olmakla suçlama yolunu seçti” şeklinde konuştu.

Bunun yanında Doğu Akdeniz konusunda Türkiye’de birliğin bulunduğunu, tüm partilerin bu konuda Ankara’nın duruşunu desteklediğini, hatta ana muhalefet partisi CHP’nin Yunanistan’a karşı daha sert bir tavır takınılmasından yana olduğunu söyleyen Erhan, “Dolayısıyla bu Türkiye’de bir iç siyaset konusu olamaz” dedi.