Türkiye’de Kadına Şiddet Engellenemiyor

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde bir gün önce Türkiye’de iki kadın eşleri tarafından öldürüldü. İstatistikler Türkiye’de 10 kadından 4’ünün şiddete uğradığını gösterse de KAMER Başkanı Nebahat Akkoç’a göre, Türkiye’deki kadınların en az %70’i doğu ve güneydoğudaki kadınların ise en az %90’u şiddete maruz kalıyor

Kadına yönelik erkek şiddeti, son birkaç yıldır Türkiye’nin gündeminde yer alıyor. Özellikle Münevver Karabulut, Ayşe Paşalı, Özgecan Aslan cinayetleri kamuoyunda çokça tartışıldı. Ama gazete haberlerine bakılırsa kadına yönelik şiddetin görünür olması hatta Özgecan Aslan cinayetinde olduğu gibi sanıkların ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmesi bile bu şiddetin önüne geçemiyor.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nden bir gün önce 7 Mart’ta İstanbul ve İzmir’de işlenen iki cinayet bu durumu doğrular nitelikte.

İstanbul Ümraniye’de yaşayan 27 yaşındaki Demet K. eşi Nurali K. tarafından defalarca bıçaklanarak öldürülürken İzmir’de emekli polis memuru Erbil N. Eşi Müzeyyen N’yi tabancayla öldürdü. Her iki cinayet olayında da mahalleliler eşlerin sık sık tartıştığını söyledi.

Kadincinayetleri.org: 'Son beş yılda 1134 kadın öldürüldü'

Kadincinayetleri.org sitesinin verilerine göre, 2010-2015 arasında 1134 kadın öldürülürken cinayetlerin 493’ünde fail eşlerdi. Bianet internet sitesinden derlediği verilerle kadincinayetleri.org sitesini hazırlayan Ceyda Ulukaya, Amerika’nın Sesi’ne verdiği demeçte medyada yer alan haberlere bakıldığında cinayet sayısında artış ya da azalma olduğunu söylemenin mümkün olmadığını ama büyük bir fütursuzlukla kadına yönelik şiddetin sürdüğünü söyledi.

Ulukaya, “Son beş yıldaki cinayetlerin neredeyse büyük kısmında kadınlar boşanma veya ayrılık sırasında öldürüldü. Üstelik cinayet öncesinde bir şiddet geçmişi de var. Hatta bir kısmı resmi bir koruma başvurusunda bulunduğu halde öldürülüyor” dedi.

Birleşmiş Milletler rakamları, tüm dünyadaki kadınların %35’inin hayatlarında en az bir kez fiziksel ya da cinsel şiddete uğradığını ortaya koyuyor. Türkiye’de bu konudaki en son araştırma, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından geçtiğimiz yıl Nisan ayında kamuoyuyla paylaşıldı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın isteği üzerine hazırlanan rapora göre, Türkiye’de her 10 kadından 4’ü fiziksel şiddete uğruyor ve kadınların yüzde 89’u şikayette bulunmuyor.

TÜSİAD: Kadına şiddete sıfır tolerans

8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bir açıklama yayınlayan TÜSİAD da kadına yönelik şiddetin bir hak ihlali olduğunun altını çizdi. Türkiye’deki büyük sermayenin çatı örgütü, kadını toplumda şiddet riskine açık bir konuma iten tüm olumsuz koşulları ortadan kaldırılması için ürkütücü boyuttaki şiddete karşı “sıfır tolerans” gösterilmesini istedi.

Açıklamada, “Türkiye'de evlenmiş kadınların % 38’i yaşamlarının herhangi bir döneminde fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalıyor. Boşanmış ya da ayrı yaşayan kadınların maruz kaldıkları fiziksel ve cinsel şiddet düzeyi % 75 ile tüm kadınlar arasında maruz kalınan şiddet oranının iki katı. 4 kadından biri ise ekonomik şiddete maruz kalıyor; yani ya çalışmasına engel olunmuş, ya işten ayrılmak zorunda kalmış ya da kazancı elinden alınmış durumda” dendi.

Nebahat Akkoç: Doğu ve güneydoğuda kadınların %90-95’i şiddete uğruyor

2015 yılında Heinrich Böll Vakfı tarafından Anne-Klein Ödülü’ne layık görülen kadın hakları savunucusu Nebahat Akkoç, istatistiklerin kadına yönelik şiddeti ölçmekte yetersiz kaldığı görüşünde.

“Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan kadınların %90-95’i şiddet yaşıyor. Türkiye’de ise kadınların en az %70’i şiddete uğruyor. Ancak istatistikler bunu %40’larda gösteriyor. Çünkü kadınların bir bölümü konuşmuyor, şikayette bulunmaktan korkuyor; bir bölümü ise yaşadığı ağır fiziksel bir şiddet yaşamadan bunu şiddet olarak tanımlamıyor. Ama psikolojik şiddet, sözel şiddet, cinsel şiddet ve ekonomik şiddet bunların tümü kadına yönelik şiddettir.”

KAMER Vakfı Başkanı Nebahat Akkoç da kadınlara yönelik en büyük şiddetin eş, eski eş veya sevgiliden kaynaklandığına dikkat çekiyor. Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Akkoç, “ Türkiye’de bugün en önemli problemlerin başında yeterince tedbir alınamaması geliyor. Çünkü altyapı yetersiz. Bazı olaylarda koruma talep eden kadınların yanlarında onları korumakla görevli polislerle birlikte öldürüldüğünü gördük. Tehlike altında olduğunu bilip yardım isteyen kadınlar bile korunamıyor” diyor.

Ceza indirimleri tepki çekiyor

Ceza indirimleri konusuna dikkat çeken Akkoç, hala tecavüzden yargılanan bir kişiye mahkemedeki iyi haline ya da kılıf kıyafetine bakarak ceza indirimi uygulanabildiğini belirtiyor.

Eşitlik İzleme Kadın Grubu’nun düzenlediği toplantılara katılan 58 kadın ve LGBTİ örgütünün Ocak ayında yayınladığı bildirge de bu konuya dikkat çekti. Bildirgede Türk Ceza Kanunu’ndaki ceza yasalarının yeterli olduğu ifade edilirken “Yargıda özelikle ‘tahrik’ ve ‘iyi hal’ gerekçeleriyle yapılan ‘erkeklik indirimleri’ olarak adlandırılabileceğimiz cinsiyetçi kararlar, bizzat yasanın kendisine aykırıdır. Bianet’in medyaya yansıyan haberler üzerinden yaptığı araştırmaya göre, kadın cinayetlerinde, sanıkların sadece % 45’i tahrik ve iyi hal indirimlerinden faydalanmıştır” dendi.

Kadın ve LGBTİ örgütleri, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için Tanık Koruma Kurulu gibi, aynı ve ek yetkiler ve olanaklar ile donatılmış Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet ve Jandarma Genel Müdürlükleri, İçişleri ve Adalet Bakanlıkları temsilcileri, Adli Tıp temsilcisi ve kadına karşı şiddet alanında çalışan hükümet dışı kadın örgütü temsilcilerinden oluşan bir özel birim kurulmasını istiyor.