'Türkiye'de Kritik Seçimler'

'Türkiye'de Kritik Seçimler'

Uzmanlar, seçim sonuçları büyük ölçüde belli olsa da Türkiye’nin önemli bir süreçten geçeceği yorumunda bulundu

Genel seçimlere beş hafta kaldı. Seçim günü yaklaştıkça Washington’da bu konuya ilgi artıyor. Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nda, 12 Haziran seçimleri değerlendirildi. Uzmanlar, seçim sonuçları büyük ölçüde belli olsa da Türkiye’nin önemli bir seçim sürecinden geçeceği yorumunda bulundu.

Carnegie Uluslararası Barış Vakfı uzmanı Henri Barkey, 12 Haziran seçimlerinde büyük bir sürpriz beklenmediğini ancak Parlamento’daki dağılımın son derece belirleyici olacağını söyledi: “Herkes AKP’nin parlamentoda çoğunluğu kazanacağı konusunda görüşbirliği içinde. Bütün mesele AKP’nin 367 milletvekili çıkarıp çıkaramayacağı… 367 Anayasa’yı, Anayasa Mahkemesi veya referanduma gerek kalmadan değiştirmeye yetecek sihirli rakam. 367 olmazsa, bakılması gereken diğer rakam 330. 330 milletvekili de Anayasa’yı referandum yoluyla değiştirmeye yetecek rakam. Bakılması gereken iki sayı bu...”

Barkey, sonuçları büyük ölçüde belli olsa da bu seçimin kritik olduğunu belirtti ve seçimlerin etkileyeceği üç noktaya dikkati çekti: Anayasa değişikliği – ve bunun bir uzantısı olan Kürt sorununa siyasi çözüm bulunması; Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) liderliğinde beklenen değişim; Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki (CHP) değişimin ardından bundan böyle nasıl bir muhalefet sergileyeceği…

Barkey şöyle konuştu: “Öncelikle Başbakan Anayasa’yı değiştirme sözü verdi. Bu yönde bir beklenti var. 1982 yılında askeri cunta tarafından hazırlanan bu Anayasa demokratik bir Anayasa değil ve tümüyle gözden geçirilmeli. Anayasa değişikliğini gerektiren en önemli sebeplerden biri de Kürt meselesi. AKP bunu anlıyor ama seçim kampanyası sırasında bu ifadeyi ağza almayabilir. Kürt sorusuna siyasi bir çözüm gerekiyor ve siyasi çözümün önündeki engel bu anayasa.”

Barkey’e göre seçimlerden sonra izlenmesi gereken ikinci nokta AKP liderliğinde beklenen değişim ve Başbakan Erdoğan’ın alacağı kararlar: "İkinci neden, AKP’nin içindeki liderlik değişimiyle alakalı... AKP üçüncü kez seçimi kazanacak. Başbakan bir daha milletvekili adayı olmayacağını açıkça ifade etmişti. Tabii, herkes onun bir çeşit başkanlık sisteminde Cumhurbaşkanı olmak istediğini biliyor. Bu Amerikan sistemi olmayabilir, – Sarkozy’den nefret etse de Fransız sisteminin Türkiye için daha akla yatkın olduğunu düşünüyordur. Sonuçta, gerçekten bunu mu istiyor, öğreneceğiz.”

Carnegie Vakfı’ndaki toplantıda konuşan İnsan Hakları Gündemi Derneği Başkanı, hukukçu-yazar Orhan Kemal Cengiz başkanlık sistemi tartışmaları konusunda Başbakan Erdoğan’ın fikrini değiştirmesini umuyor: “Erdoğan Türkiye’nin [başkanlık sisteminde] ilk Cumhurbaşkanı olma hayalinde ve bu çok tehlikeli. Çünkü Türkiye’nin böyle bir sistemi kaldıracak altyapısı yok, Amerika’da olduğu gibi. Bu Türkiye için bir felaket olur, umarım fikrini değiştirir. Başbakan Erdoğan’ın şimdiden otoriter eğilimleri görülüyor, Cumhurbaşkanı olursa, Türkiye’de olacakları tahmin edemiyorum.”

Carnegie Vakfı uzmanı ve Lehigh Üniversitesi öğretim üyesi Henri Barkey bu seçimlere atfedilen önemin üçüncü nedenin CHP’deki değişimle ilgili olduğunu söyledi: “Üçüncü neden ana muhalefet partisiyle ilgili. CHP’nin bu seçimlerden gerçek bir muhalefet olarak çıkıp çıkmayacağını göreceğiz. Yani Türkiye’nin gerçek bir iki partili veya çok partili bir sisteme geçip geçmediğini göreceğiz. Şu anda durum CHP’nin değişmediği bir ortamda Türkiye’de tek partili biri sistemin oluşacağı... Tek parti de AKP olacak, çünkü seçimleri tekrar tekrar kazanıyor. Yani CHP’nin seçim kazabileceğine insanların inanması gerekiyor, şu anda buna kimse inanmıyor.”

Muhalefet partilerini değerlendiren Barkey, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, partisinin çehresini önemli ölçüde değiştirdiğine dikkati çekti, ancak lider olarak yine de “çekingen” bir görüntü verdiğini söyledi. Uzmanlar bu seçimlerde özellikle Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) performansına dikkat çekiyor. Carnegie Vakfı’nda konuşan uzmanlar AKP’nin milliyetçi oyları çekmeye çalışarak MHP’nin baraja takılmasını umduğunu belirttiler. Barkey, 12 Haziran seçimlerinde Kürtlerin de 30 kadar milletvekili çıkarabileceğini kaydetti.

Avrupa İstikrar Girişimi Başkanı Gerald Knaus, daha önceki yıllara oranla bu seçimlerin nispeten sakin bir ortamda geçtiğini anlattı. Knaus, bunun yanında Türkiye’deki siyasi kutuplaşmanın da göz ardı edilemeyeceğini belirtti. Avusturyalı uzman, konuşmasında Ergenekon soruşturmasının önemi ve neticesinde asker-sivil ilişkilerinin değişmesine özellikle vurgu yaptı. Gerald Knaus, son beş yıl içinde Türkiye’de son derece önemli bir değişim gerçekleştiğini söyledi: “Son beş yıl son derece dramatik oldu ve Türkiye göreceli olarak bu dönemden başarıyla çıktı. Sivil asker ilişkilerinde derin sistematik bir değişiklik oldu. Ekonomilerinde ciddi bir değişiklik oldu. Türkiye gerçek anlamda küresel ekonomiyle bütünleşmiş durumda. Hükümet şunu gösterdi: küresel ekonominin bir üyesi, seçmeninin iyiliği için çalışıp aynı zamanda inançlı bir Müslüman olabilirsiniz. Tahminim önümüzdeki birkaç yıl da bu şekilde devam edecektir, büyük bir hata yapmazlarsa. İslamlaşma veya Putin-vari bir eğilim yönünde tahminler yok.”

Knaus, Türkiye’de askeri vesayet sisteminin artık kalmadığını, değişimin büyük ölçüde tamamlandığını kaydetti. Orhan Kemal Cengiz de Ergenekon soruşturmasının hukuki sorunlarına rağmen veya yarattığı kutuplaşmaya rağmen Türkiye’de daha önce hayal edilemeyecek gelişmeler yaşandığını, “Veli Küçük gibi insanların cezaevinde olduğunu,” büyük resmi görmek gerektiğini anlattı. Cengiz, bu soruşturmanın Türk demokrasisin geleceği açısından önemli olduğunu söyledi.