AB ile Türkiye arasındaki en yüksek karar organı olan Ortaklık Konseyi’nin 51. toplantısı Brüksel’de yapıldı. Türkiye, önündeki siyasi engellerin kaldırılması gerektiğini AB’ye bir kez daha iletti
BRÜKSEL —
Avrupa Birliği-Türkiye arasındaki ilişkilerdeki durgunluk yerini şimdilik cılız ancak umut veren bir kıpırdanmaya bırakırken Ankara bunu yeterli görmüyor. Avrupa Birliği-Türkiye arasındaki en yüksek karar organı olan Ortaklık Konseyi toplantısına katılan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, daha dinamik bir ilişkinin gerekliliğine dikkat çekti.
İlişkilerin ne kadar yavaş ilerlediğini görmek içi toplantının kaçıncı kez yapıldığına göz atmak bile yeterli.
Davutoğlu da Ortaklık Konseyi’nin 51. kez toplanmasına atıfta bulunarak, “Avrupa Birliği üyeliği yarım asırdır stratejik hedefimiz oldu ve böyle kalmaya devam edecek” dedi. Müzakere sürecinde 17 başlığın siyasi nedenlerle bloke edilmesinden de yakınan Davutoğlu, engellerin kaldırılması gerektiğinin altını çizerek, “Aksi halde bu hızla ilerlemeye devam edersek bu süreci tamamlamak için bir yarım asır daha beklemek zorunda kalırız. Dünya değişirken Türkiye ve Avrupa Birliği arasında çok daha dinamik ilerleyen bir ilişkiye ihtiyaç var” diye konuştu.
Aradan geçen üç sancılı yılın ardından haziranda, İrlanda Dönem Başkanlığı’nın sona ermesinden hemen önce bir başlık açılacak olması Ankara’da memnuniyetle karşılansa da yeterli görülmüyor. Davutoğlu, tek başlık açılmasının tatmin edici olmadığını, “Bir çiçekle bahar gelmez” yorumuyla desteklerken Avrupa Birliği, reformlara devam edilmesi, çıkarılan yasaların Avrupa standartlarına uygun şekilde uygulanması, vize muafiyetiyle ilgili sürece start verecek geri kabul anlaşmasının imzalanması ve Rum bandıralı gemi ve uçaklara Türk liman ve havalimanlarının açılması halinde “tek çiçek politikasından çiçeklerle dolu bir bahçe politikasına” geçmenin mümkün olacağı görüşünde.
Toplantı sırasında Türkiye ağırlığı müzakere süreci, Türk vatandaşlarına uygulanan vize, Avrupa Birliği’nin imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarına Türkiye’yi dahil etmemesi konularına verirken Brüksel temel hak ve özgürlüklere odaklandı.
Avrupa Birliği ortak tutum belgesinde müzakere sürecine daha fazla ivme kazandırmanın iki tarafın da yararına olduğu vurgusuna yer verilirken Türkiye, üzerinde siyasi blokaj bulunmayan “kamu alımları”, “rekabet” ile “sosyal politika ve istihdam” başlıklarıyla ilgili açılış kriterlerini yerine getirmeye davet edildi.
Türkiye’nin Suriye’den kaçan mültecilere yönelik tutumu, Kürt sorununun çözümüne yönelik süreç, 4. yargı reformu paketinin devreye sokulmuş olması, askerler üzerindeki sivil denetimin artması Ankara’nın hanesine yazılan olumlu puanlar arasında öne çıksa da eksiklerin listesi de oldukça uzun olmayı sürdürüyor.
Kopenhag kriterlerini tam anlamıyla karşılama amacıyla ifade özgürlüğü, din özgürlüğü, mülkiyet hakları, sendikal haklar, azınlıkların hakları, kadın ve çocuk hakları, cinsiyet ayrımcılığı ile işkence ve kötü muameleyle mücadele çaba harcanması gereken alanlar olarak gösteriliyor.
Basın özgürlüğü konusundaki güçlü vurgusunu ortak tutum belgesine de yansıtan Avrupa Birliği, Kıbrıs bağlantılı sorunlar nedeniyle Ankara’ya yüklenmeyi de sürdürdü. “Tek çiçekten, çiçeklerle dolu bahçeye geçmenin en kısa yolu” Kıbrıs’tan geçse de bu konuda iki taraf arasındaki frekansların birbirini kesinlikle tutmadığını söylemek mümkün.
İlişkilerin ne kadar yavaş ilerlediğini görmek içi toplantının kaçıncı kez yapıldığına göz atmak bile yeterli.
Davutoğlu da Ortaklık Konseyi’nin 51. kez toplanmasına atıfta bulunarak, “Avrupa Birliği üyeliği yarım asırdır stratejik hedefimiz oldu ve böyle kalmaya devam edecek” dedi. Müzakere sürecinde 17 başlığın siyasi nedenlerle bloke edilmesinden de yakınan Davutoğlu, engellerin kaldırılması gerektiğinin altını çizerek, “Aksi halde bu hızla ilerlemeye devam edersek bu süreci tamamlamak için bir yarım asır daha beklemek zorunda kalırız. Dünya değişirken Türkiye ve Avrupa Birliği arasında çok daha dinamik ilerleyen bir ilişkiye ihtiyaç var” diye konuştu.
Aradan geçen üç sancılı yılın ardından haziranda, İrlanda Dönem Başkanlığı’nın sona ermesinden hemen önce bir başlık açılacak olması Ankara’da memnuniyetle karşılansa da yeterli görülmüyor. Davutoğlu, tek başlık açılmasının tatmin edici olmadığını, “Bir çiçekle bahar gelmez” yorumuyla desteklerken Avrupa Birliği, reformlara devam edilmesi, çıkarılan yasaların Avrupa standartlarına uygun şekilde uygulanması, vize muafiyetiyle ilgili sürece start verecek geri kabul anlaşmasının imzalanması ve Rum bandıralı gemi ve uçaklara Türk liman ve havalimanlarının açılması halinde “tek çiçek politikasından çiçeklerle dolu bir bahçe politikasına” geçmenin mümkün olacağı görüşünde.
Toplantı sırasında Türkiye ağırlığı müzakere süreci, Türk vatandaşlarına uygulanan vize, Avrupa Birliği’nin imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarına Türkiye’yi dahil etmemesi konularına verirken Brüksel temel hak ve özgürlüklere odaklandı.
Avrupa Birliği ortak tutum belgesinde müzakere sürecine daha fazla ivme kazandırmanın iki tarafın da yararına olduğu vurgusuna yer verilirken Türkiye, üzerinde siyasi blokaj bulunmayan “kamu alımları”, “rekabet” ile “sosyal politika ve istihdam” başlıklarıyla ilgili açılış kriterlerini yerine getirmeye davet edildi.
Türkiye’nin Suriye’den kaçan mültecilere yönelik tutumu, Kürt sorununun çözümüne yönelik süreç, 4. yargı reformu paketinin devreye sokulmuş olması, askerler üzerindeki sivil denetimin artması Ankara’nın hanesine yazılan olumlu puanlar arasında öne çıksa da eksiklerin listesi de oldukça uzun olmayı sürdürüyor.
Kopenhag kriterlerini tam anlamıyla karşılama amacıyla ifade özgürlüğü, din özgürlüğü, mülkiyet hakları, sendikal haklar, azınlıkların hakları, kadın ve çocuk hakları, cinsiyet ayrımcılığı ile işkence ve kötü muameleyle mücadele çaba harcanması gereken alanlar olarak gösteriliyor.
Basın özgürlüğü konusundaki güçlü vurgusunu ortak tutum belgesine de yansıtan Avrupa Birliği, Kıbrıs bağlantılı sorunlar nedeniyle Ankara’ya yüklenmeyi de sürdürdü. “Tek çiçekten, çiçeklerle dolu bahçeye geçmenin en kısa yolu” Kıbrıs’tan geçse de bu konuda iki taraf arasındaki frekansların birbirini kesinlikle tutmadığını söylemek mümkün.