Türkiye’nin Afrika’daki Varlığı Büyüyor

Üç düzine büyükelçilik ve milyarlarca dolarlık ticaretle Türkiye son on yılda Afrika ülkeleriyle sessizce güçlü bağlar inşa etti. Eylül ayında Somali’deki üssün açılışı, Türkiye’nin Afrika’daki varlığına askeri bir boyut da ekledi.

George Washington Üniversitesi Elliot Uluslararası İlişkiler Okulu öğretim üyelerinden David Shinn’e göre Türkiye’nin Kuzey Afrika ülkeleriyle uzun bir geçmişi var. Türkiye, 2016’da Mısır, Cezayir ve Fas’la 10 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaştı.

Yeni olan, Türkiye’nin güney Afrika’ya uzanması. Türk Hava Yolları artık kıtadaki 50’den fazla kente uçuşlar düzenliyor. İnşaat şirketi Yapı Merkezi, Etiyopya ve Tanzanya arasında birkaç milyar dolarlık bir demiryolu projesini hayata geçiriyor.

Türkiye’nin ihracatını ve özel şirketler aracılığıyla doğrudan yatırımlarını arttırmayı hedeflediğini söyleyen Shinn’e göre Türkiye’nin Afrika’yla bağı temelde ekonomik nedenlere dayanıyor.

Siyaset de ilişkilerin açıkça öne çıkan boyutlarından. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrika’yı dış politikasının en önemli durağı haline getirdi.

Geçen yıl El Cezire’de yayınlanan bir yoruma göre, Erdoğan dünyanın büyük kısmının Afrika kıtasını aşırı yoksulluk, şiddetli çatışmalar ve umutsuzlukla özdeşleştirdiğini, ancak Türkiye’deki bakış açısının farklı olduğunu söylemiş ve “Biz Afrika’nın daha iyisini hakettiğine inanıyoruz” demişti.

David Shinn, Somali’deki yeni askeri üssün Türkiye’nin Afrika’daki ilk ve sınırları dışındaki en geniş üssü olduğunu söylüyor. Üs Shinn’e göre gövde gösterisi ve daha derin stratejik müttefiklik arayışının bir parçası.

Müslüman nüfuslu Somali çekici bir ortak

Türkiye’nin Somali’deki varlığı Türk sömürgelerinin Somali kıyısına dayandığı Osmanlı İmparatorluğu dönemi kadar eskiye gidiyor.

Ekonomi şu anda Türkiye’nin Somali’yle ilişkilerindeki çıkar önceliğini yansıtmıyor. Yıllarca süren çatışma, kuraklık ve açlıkla mücadele eden Somali’yle Türkiye’nin ticari ilişkileri oldukça kısıtlı.

Shinn’e göre bunun yerine Somali’nin yakınlığı ve Müslüman nüfusu onu Türkiye için çekici bir ortak haline getiriyor. Erdoğan, Somali’de fark yaratabileceğine inanıyor.

14 Ekim’de Somali, 1997’den bu yana ülkede yaşanan en kanlı terör saldırısıyla yüzleşmek zorunda kaldı. Başkent Mogadişu’da bomba yüklü bir kamyonun patlaması 350 kişinin ölümüne neden oldu.

Saldırıyı kınayan Türkiye, Somali’ye acil destek ve dayanışmayla yanıt verdi.Saldırıda yaralananların bir kısmı uçakla Mogadişu’dan alınarak Ankara’da bir hastaneye nakledildi.

Birkaç gün sonra Somali Başbakanı Hasan Ali Hayri Ankara’ya giderek Başbakan Binali Yıldırım’la görüştü ve yaralıları ziyaret etti. Hayri düzenlediği basın konferansında, “Türkiye’nin yardım ve desteği tarih kitaplarımıza yazılacak ve biz bunu hiç unutmayacağız” dedi.

Türkiye’nin Somali’de son dönemdeki varlığı, 2011’e dayanıyor. Türkiye bu tarihte Somali’nin yaşadığı en büyük kuraklık krizi karşısında buradaki çok sayıda yardım ve kalkınma programına katılmıştı.

Somali’nin başkenti Mogadişu’nun güneyindeki yeni askeri üs sayesinde Türkiye, Somali’deki uluslararası barış gücü AMISOM’un ülkeden çıkması öncesinde binlerce Somalili askeri eğitecek.

Bunun geçen ayki saldırının da arkasında olması muhtemel El Şebab terör örgütüyle mücadelede önemli bir etkisi olması bekleniyor.

El Şebab, yabancı işgalcilere karşı savaştığı iddiasıyla bazı çevrelerden destek elde ediyor. IHH İnsani Yardım Kuruluşu’ndan Afrika uzmanı Serhan Orakçı, AMISOM askerlerinin büyük bölümünün Etiyopya, Uganda ve Burundi’den Hıristiyanlar olduğunu söyledi.

Türkler’se Somalililer gibi Müslüman.

Erdoğan Somali’deki Gülen okullarının kapatılmasını istedi

2015’ten bu yana Erdoğan Etiyopya, Cibuti, Somali, Kenya, Uganda, Tanzanya, Mozambik ve Madagaskar’ı ziyaret etti. Ziyaretleri sırasında Erdoğan bu ülkelerin hükümetlerinden Gülen okullarını kapatmalarını istedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın okulların kapatılması yönündeki talebi oldukça kişisel. Erdoğan Amerika’da sürgünde yaşayan Gülen’i, 15 Temmuz 2016’da Türkiye’de düzenlenen darbe girişiminden sorumlu tutuyor.

Erdoğan’ın isteği şu ana kadar karşılık buldu. Afrika’daki en az altı hükümet, gördüğü yoğun ilgiye rağmen bu okulları kapattı.

David Shinn, Erdoğan’dan sonra kimsenin Türkiye’nin Afrika’daki varlığını genişletme çabasını sürdürmeyeceği görüşünde. Shinn, “Erdoğan’ın hiçbir halefinin Afrika’ya onun kadar ilgi göstereceğine inanmıyorum” diyor.

Shinn, Türkiye’nin Afrika’daki varlığını sürdürebilmesi için ekonomisinin güçlü olması gerektiğini belirtiyor.

Şu an için Türkiye en azından Somali’yle ilişkilerini derinleştirerek ülkeyi aşırı hareketlere karşı mücadelede bölgenin önemli bir oyuncusu haline getirmeye bakıyor.