Türkiye’nin IŞİD Stratejisi Ne Olacak?

Türkiye, sınır ötesinde IŞİD hedeflerini vurdu. ABD ile ortaklaşa hareket edileceği ise en üst düzeyde kamuoyuna açıklandı ancak NATO’ya ortak operasyon çağırısı yapılmadı. NATO Eski Daimi Temsilcilerinden Emekli Büyükelçi Ümit Pamir, Amerika’nın Sesi’ne, NATO’dan askeri güç talep etme hakkına sahip Türkiye’nin şimdilik kendi kontrolünde mücadeleyi yeğlediğini söyledi.

Türkiye, resmi olarak ilk kez 24 Temmuz 2015 günü itibariyle IŞİD’e karşı askeri operasyon ile bir anlamda direkt temas ile mücadeleye başladı. Önce, 20 Temmuz’da Suruç’ta 32 can kaybına neden olan terör saldırısı, ardından 23 Temmuz’da Suriye’den IŞİD saflarından Kilis-Elbeyli sınır hattındaki askeri personele ateş açılması ve Piyade Astsubay Mehmet Yalçın Nane’nin ölümü, AKP Hükümeti’ni direkt operasyon düzenleme noktasında kamuoyu baskısı altında bıraktı.

IŞİD mevzilerine askeri operasyon ile İstanbul’un da aralarında bulunduğu 13 ile eş zamanlı baskın ve gözaltılar gerçekleştirildi. Emniyet’in yürüttüğü operasyon ile birlikte Türkiye’nin sadece IŞİD değil PKK ve DHKP-C’yi de hedef aldığı ve alacağı Başbakanlık tarafından kamuoyuna duyuruldu. Böylece hükümetin ‘sadece IŞİD ile mücadele değil terör ile mücadele’ stratejisi izleyeceği kesinlik kazandı. Hükümet, IŞİD’in yanı sıra özellikle PKK’yı da hedef almayı sürdürüyor.

IŞİD ile ilgili süreç nasıl gelişti?

IŞİD ile mücadelede, Türkiye’nin uluslararası koalisyonda nasıl bir rol üstlendiği ilk günden beri tartışma konusuydu. 20 Mart 2014’te Niğde-Ulukışla’da IŞİD üyeleri Benyamin Xu, Çendrim Ramadani ile Muhammed Zakiri, yoldaki kontrol sırasında Astsubay Üstçavuş Adil Kozanoğlu ile polis memuru Adem Çoban’ı ve gasp ettikleri kamyonun şoförü Turan Yaşar’ı öldürdü. Bu olaydan önceki gelişmelerde IŞİD’in rolünü Hükümet cephesinden açıklamalarda ‘kabullenmeme’ tavrı hakimdi. Irak-Musul Başkonsolosluğu’ndaki personel ve aile bireylerinden oluşan 49 kişiyi, 11 Haziran 2014’te IŞİD’in rehin almasıyla birlikte Türkiye’nin bir anlamda eli-kolu bağlandı. 20 Eylül 2014’te rehineler sağ salim geri döndü. Ancak sonrasında da Türkiye’nin örgüte karşı izlediği politikasında ‘müdahale’ olarak yorumlanabilecek adımlar gözlenmedi. IŞİD’in Konya-Adıyaman gibi pek çok ilinde örgütlendiği ve bu illerden Suriye’ye geçenler olduğu iddialarına karşın polisiye tedbirler görülmedi.

Türkiye’nin IŞİD’e karşı tavrında belirgin değişiklik, bu yıl içerisinde ABD ile yürütülen pazarlık trafiğindeki artış ve son olarak 7 Temmuz’da ABD Başkanı Barack Obama’nın IŞİD ile Mücadele Özel Temcilsi John Allen’in Ankara ziyareti çerçevesinde ortaya çıktı. Türkiye’nin, IŞİD’in vurulması için İncirlik Üssü’nü açacağı yönündeki beklenti arttığı günlerde Emniyet’in 4 ilde operasyon düzenlemesiyle birlikte örgütle ilgili 28 kişi gözaltına alındı. Böylece Temmuz 2015’ten itibaren Türkiye’nin IŞİD ile mücadele politikası değişim gösterdi.

Çavuşoğlu ABD ile işbirliğini vurguladı

Türkiye’nin IŞİD ile mücadelesinde dış politika yaklaşımını ise, en üst düzeyde dünkü basın açıklamasıyla Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ortaya koydu ve ABD ile işbirliği içinde hareket edileceğini ifade etti.

Çavuşoğlu, "Suriye’de gelinen noktanın baş sorumlusu Esad ve onun eli kanlı çevresidir" sözleriyle, Suriye’de yaşananlar ile ilgili Beşar Esad rejimini eleştirmeyi sürdürdü.

Dışişleri Bakanı, "ABD ile iş birliğimizi de önemsiyor ve bunun DEAŞ tehdidiyle mücadelede etkin sonuçlar doğuracağına inanıyoruz. Milletimiz müsterih olsun. Terör örgütü DEAŞ da Türkiye için bir tehdittir ve bu tehditle mücadelede gereken yöntem ve mekanizmalar tereddütsüz bir şekilde harekete geçirilmiştir. Türkiye, aklı selimle metanetle meselelerin üzerine gidecek ve bu mücadelesinde tarihinden aldığı güçle başarıya ulaşacaktır” dedi.

ABD’ye İHA’lar (İnsansız Hava Aracı) konusunda Türkiye’de tespit edilmiş alanlardan uçuş izni verileceğini kaydeden Çavuşoğlu, üs kullanımı gibi konularda ABD ile birlikte karar verileceğini de söyledi.

Türkiye’nin halen güvenli bölge talebini de anımsatan Çavuşoğlu, “İncirlik Üssü şu ana kadar bu anlamda açılmadı. Hem DEAŞ hem PKK’ya karşı operasyonlarımız tamamen kendi imkanlarımıza kendi güçlerimizle yapılmıştır. Yani milli operasyon olmuştur. Bu ileriki aşamada gerçekleşecektir. Bir Bakanlar Kurulu kararımız vardır’ diye konuştu.

Pamir: ‘Milli operasyona devam’

Türkiye’nin IŞİD ile mücadele yaklaşımını Amerika’nın Sesi’ne değerlendiren Emekli Büyükelçi Ümit Pamir, ‘Türkiye şu anda Birleşmiş Milletler’in 51. Maddesindeki meşru güvenlik hakkıyla yani kendi güvenliğine saldırıya karşı harekete geçmiş görünüyor. NATO’ya bilgi verilmiş ama yardım talep edilmemiş durumda’ dedi.

Pamir’in anımsattığı üzere, Türkiye’nin, ‘NATO Antlaşması’nın 4. maddesi uyarınca üye ülkelerden herhangi birisi kendisini güvenlik bakımından tehdit altında görüyorsa diğer ülkeleri toplantıya çağırabilir ve 5.maddesi gereği yardım talebinde üye ülkelerde uygun görecekleri yardımda bulunur’ hükümlerini işletme hakkına sahip.

Türkiye’nin 2000-2004 döneminde BM Daimi Temsilciliği ve ardından 2004-2006 döneminde NATO Daimi Temsilciliği’ni yürüten Pamir, IŞİD ile mücadele çerçevesinde değerlendirilebilecek şekilde Türkiye’nin sınır bölgesinde NATO gücü kapsamında patriot füzeleri yerleştirilmiş olmasını da hatırlattı.

‘Türkiye’nin zaten NATO’ya müracaatı ile füze yerleşimini kabul etmişti’ diyen Pamir, ancak bugünden sonra Türkiye’nin NATO’dan herhangi bir askeri talebi olup olmayacağı konusundaki sorumuza karşılık ‘Tek başına çıkabilir mi sorunuza cevap verebilmek zor’ yanıtını verdi.

‘IŞİD ile savaş uzun sürer, Suriye bölünebilir’

Türkiye’nin deneyimli bir askeri ordusu olduğunu kaydeden Pamir, ancak TSK’nın karşısında gayri müntezam savaşçı grupları bulunduğunu belirtti. Türkiye’nin PKK ile savaşı 30 yıldır sürdüğünü anımsatan Pamir, PKK gibi IŞİD gibi örgütlerce vur-kaç yöntemi sergilendiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Bu nedenle IŞİD ile savaş halinin uzun süreceğini düşünüyorum. Belki Irak’ta IŞİD’in kökünü kazımak mümkün olacaktır. Ancak Suriye’de bunun uzun süreceği görülüyor. Suriye’de bölünmeye kadar süreç gidebilir. IŞİD ile mücadele için tüm çaba gösterilse dahi tamamiyle yok etme mümkün olmayacaktır. Ancak Türkiye şu anda NATO’dan bir talep de bulunmuyor.’

ABD’nin ise havadan mücadeleyi sürdüreceğini ancak Suriye’ye askeri birlik göndermeyeceğini de söyleyen Pamir, bu noktada Türkiye ile ABD’nin mücadele tavrında farklılık olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin IŞİD kadar Beşar Esad rejimiyle de mücadele edilmesini istediğini ancak ABD’nin ise önceliğini böyle açıklamadığını belirten Pamir, bunun bugünlerde Türkiye’nin istediği şekilde değişmeye başlamış olabileceğini de sözlerine ekledi.

Your browser doesn’t support HTML5

Ümit Pamir ile Söyleşi