Türkiye – Irak ilişkilerinde “terör” gerilimi çözülecek mi?

Türkiye’nin Irak topraklarında terörle mücadele amaçlı sınır ötesi operasyonlar yürütmesi kaynaklı Ankara–Bağdat hattında yaşanan gerilimde “petrol ve doğal gaz” üzerinden hamleler yapıldığı yorumları yapılıyor.

TBMM’de yeni yasama yılı açılış günü 1 Ekim Pazar sabahı İçişleri Bakanlığı’nın terör saldırısına hedef olmasının ardından Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye ve Irak’a sınırötesi operasyonları gündeme taşındı. Bağdat yönetimi, Türkiye’nin Irak topraklarındaki silahlı varlığından rahatsızlığını ilan etti.

Londra merkezli Şarkul Avsat gazetesine göre Irak Başbakanı Mustafa El Kazımi, 2 Ekim’de Türkiye’ye karşı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’yle birlikte hareket edileceği açıklamasında bulundu.

Irak Genelkurmay Başkanı Abdulemir Yarallah da Irak Meclisi’ndeki bilgilendirme toplantısında, Irak’ın kuzeyinde Türkiye’nin 5 ana üssü bulunduğunu belirtti; “Bu detayların kamuoyu önünde konuşulmaması tavsiyelerine rağmen bunu söylüyorum. Üslerde 4 binden fazla personel bulunuyor. Irak toprakları içindeki Türklerin operasyonları artabilir. Geçen yıl 40 askeri noktaları vardı, bugün ise 100 nokta bulunuyor ve Duhok’un Zaho ve El İmadiye bölgelerine yakın mesafedeler. Sözkonusu bölgelerin boşaltılması için sınırdaki boş bölgelere ordu ve Peşmerge güçlerini göndermeliyiz” dedi.

Irak’ta Türkiye’nin askeri varlığıyla ilgili tartışmaya rağmen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın , 6 Şubat depremleri nedeniyle zarar gören Irak-Türkiye Petrol Boru Hattı'nı bu hafta içinde faaliyete geçireceklerini 2 Ekim’de açıklaması dikkat çekti.

Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk ise, bugünkü bilgilendirme toplantısında, “Irak’ın kuzeyindeki Metina, Gara, Hakurk, Kandil ve Asos bölgelerindeki terörist hedeflere yönelik 1- 3 ve 4 Ekim’de hava harekatları icra edilmiştir. Bu kapsamda teröristlerce kullanılan ve içerisinde sorumlu düzeyde teröristlerin de bulunduğu değerlendirilen mağara, sığınak, barınak ve depolardan oluşan toplam 58 hedef başarıyla imha edilmiştir. Hedeflerdeki etki kıymetlendirmesi devam etmektedir. Terör inlerini bir gece ansızın yerle bir etme azim ve kararlılığımız; eli kanlı teröristler bu coğrafyadan yok olup gidinceye kadar artan bir şiddetle sürecek, gereken yer ve zamanda terör yuvaları yok edilmeye devam edilecektir. Komşularımızın egemenlik haklarına ve toprak bütünlüğüne saygılı olarak gerçekleştirdiğimiz terörle mücadelemiz, Irak ile yakın işbirliği içinde devam etmektedir” açıklamasında yaptı.

Aktürk, Bakan Yaşar Güler ile Irak Savunma Bakanı Sabit Muhammed El Abbasi’nin bugün Ankara’da görüştüğünü anımsatarak, “Sayın Bakanımız ile Irak Savunma Bakanı arasında başta terörle mücadele ve hudut güvenliği olmak üzere ikili ve bölgesel savunma ve güvenlik ile savunma sanayisinde işbirliği konularının ele alınacağı bir görüşme gerçekleştirilmektedir” bilgisini verdi.

Irak Savunma Bakanı El Abbasi’nin bugünkü Ankara ziyareti kapsamında Bağdat ile ilişkilerde, “askeri operasyonlar ile enerji” başlıklarında sıkıntılı tabloda yakın zamanda çözüm sağlanamayacağı yorumu yapılıyor.

“Petrol konusu bir siyasi manivela aracı olarak kullanılıyor”

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Irak Çalışmaları Koordinatörü Bilgay Duman, “Bu petrol konusu bir siyasi manivela aracı olarak kullanılıyor” tespitini aktardı.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Bilgay Duman, Enerji Bakanı Bayraktar’ın boru hattıyla ilgili açıklamasına rağmen Bağdat’ın konuyu çözmeye odaklı olmadığı görüşünde. Duman, “Türkiye ve Irak arasında petrol konusunda bazı sıkıntılar yaşanmıştı. Aynı şekilde Erbil'le Bağdat arasında da hem petrol hem petrol gelirlerinin paylaşımı konusunda bazı sıkıntılar vardı. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz aylarda Türkiye'ye yönelik bir uluslararası mahkeme tarafından tazminat cezası çıkartılmıştı. Türkiye tabii bunu ödemeyi reddediyor çünkü bu mesele Türkiye'yle ilgili bir mesele değil, Irak’ın içişleriyle ilgili bir mesele. Erbil ie Bağdat arasındaki uyuşmazlıktan ortaya çıkmış bir mesele. Ama bunun cezası Türkiye’ye kesilmek istendi ki zaten 6 Şubat Depremi’nin ardından da hatta bir problem yaşandı. Şimdi Türkiye ‘boru hattı sevkiyat için hazır’ diyor. Irak bunun mümkün olmadığını söylüyor. Özellikle Türkiye'nin Irak ile ilişkilerinde, Türkiye'nin terör örgütü PKK’ya yönelik yapmış olduğu operasyonlar ve su akışıyla ilgili yaşanan dönemsel sıkıntılar zaman zaman gerilime yol açıyor. Irak bu petrol konusunda bir siyasi manivela aracı olarak kullanılıyor” dedi.

Türkiye’nın Irak’ın şikayetiyle 1,6 milyar dolar tazminat ödeme durumuyla karşı karşıya kaldığını hatırlatan Duman, “Ancak Türkiye’den bu hattın kapalı olmasıyla Irak’ın kaybının çok daha büyük olduğu yani dokuz milyar dolara kadar çıktığı söyleniyor. Bu hat kapalı kaldıkça Irak bundan zarar görecek. Bundan Türkiye’nin elde etmiş olduğu çok büyük fayda yok. Ama Irak’ın iki petrol hattı var. Bir tanesi Basra üzerinden gidiyor. Türkiye üzerinden (Adana) Ceyhan Petrol Boru Hattı’ndan gidiyor ve böyle petrol satılıyor. Irak gelirleri/bütçesi anlamında baktığımızda, petrole dayalı bir bütçeye sahip. Şimdi bütçesinde dörtte biri tutarındaki gelir kaybını yaşaması zaten pek çok problemi içerisinde barındıran Irak açısından çok daha büyük bir problem” diye konuştu.

Terörle mücadeledeki görüş ayrılığı çözümlenir mi?

Türkiye’nin hem Irak politikası hem Irak’taki güvenlik politikasını açık yürüttüğünü belirten Bilgay Duman, “Türkiye’nin Irak’ın siyasi birliği ve toprak bütünlüğünü desteklediği açık. Bunu bütün yetkililerimiz her platformda dile getiriyor. Ama Türkiye, ‘Irak’ın kuzeyinden özellikle kuzeyinden ciddi bir tehdit alıyoruz’ diyor. Bunun büyük boyutunu terör örgütü PKK oluşturuyor. Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine yönelik yapmış olduğu operasyonlar var ve 2019’dan bu yana o Pençe harekatları serisiyle beraber sahada yoğun bir mücadele içerisinde ve bu operasyonlar sonucu terör örgütü PKK’nın Irak şehirlerine inmeye başladığını görüyoruz” tespitini aktardı.

PKK’nın Irak’ın kuzeyinde Süleymaniye, Arbat, Kerkük, Mahmur ve Sincar’da etkinliğini arttırdığını anlatan Duman, “Artık Irak’ta PKK farklı azınlıktan adam devşiriyor. Yine Türkmenlere musallat olarak bir farklı yapılanma içerisinde. O nedenle Türkiye ve Irak arasında işbirliğinin daha da arttırılması gerektiği bir süreçle karşı karşıyayız. Bunu zaten Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Irak’a gittiğinde ifade etmişti. Bakan Abbasi, Türkmen kökenlidir ve kendisi de bir eski asker. Türkiye’yle de yakın ilişkileri var. Türkiye'ye gelmesiyle beraber PKK'ya yönelik atılacak adımlarda ilişkilerin bir öteki aşamaya taşınması söz konusu olabilir ki Irak’ın PKK konusunda eskiye göre daha net çizgiler koyduğunu düşünüyorum” dedi.

“Tek mesele PKK değil, iki ülke arasındaki ilişkilerde diğer taraftan terör örgütü İŞİD'in varlığı da hem Türkiye hem de Irak açısından önemli ve hem de FETÖ terör örgütünün de Irak'taki yapılanması halen devam ediyor” diyen Duman, Kerkük’ün siyasi dengeyi bozmak için hedef seçildiğini kaydetti.

Duman, Kerkük eksenli dengeyi korumak için Türkiye’nin “Türkmenlerin siyasi, idari ve sosyal haklarının verilmesini önemsiyoruz” mesajını Irak’a verdiğini ancak doğrudan müdahil olamayacağını da söyledi.

Duman, “Kerkük’teki halkın inisiyatifiyle beraber Bağdat’ın da destek vereceği bir durumda Türkiye’de bu adımları destekleyecek bir pozisyon alacaktır” görüşünü aktardı.