Türkiyeli yabancı savaşçılar resmi ve/veya toplumsal dini aidiyetlerini terk ederek ülke sınırları dışında yaşanan savaş yapılarına “kolayca ve gönüllü olarak” katılabiliyorlar.
Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü’nden Doçent Dr. Tuncay Kardaş, Türkiyeli yabancı savaşçıların dönüşümleri, kimlik profilleri ve radikalleşme dinamikleriyle ilgili “çok kapsamlı ve henüz yayınlanmayan” bir çalışmasını Amerika’nın Sesi ile paylaştı. Tuncay Kardaş, akademik çalışmasında, Türkiyeli yabancı savaşçıların radikalleşmelerinde kimlik kırılmalarını mümkün kılan ana nedenleri, süper-iyi anlayışında değişim, muarızın yaygın tekfiri, tecridin kurumsallaşması, hicretin idealize edilmesi, kurucu savaş ve köktenci teknolojik sosyal medya aktivizmi olarak sıraladı.
Süper-iyi
Kardaş, değerler-hiyerarşisindeki değişimleri ve kırılmaları incelemek için temel parametre olarak süper-iyi oluşumunu gösterdi. Kardaş, “hayatı ne anlamlı kılar?” sorusuna yanıt veren düşünürlerin yaygın paylaştığı süper-iyi perspektifini, “bir kişinin yaşantısına bütünlük ve tutarlılık hissi veren, alınacak kararları derinden etkileyen kıstas” diye tanımladı. Örneğin, IŞİD ideologlarının sık sık vurguladıkları “kıyametten önce Şam’da kurulacak son İslam Devleti’nin önündeki tüm tağutları yıkan hilafet” söylemi çerçevesinde, örgütün lideri Ebubekir Bağdadi’nin “Şam’a gelin” çağrısı yabancı savaşçıların ikna edilmesinde büyük ölçüde etkili oluyor.
‘Muarızın yaygın tekfiri’
Kardaş, muhatabın kimliğini farklı adlar kullanarak ötekileştirme/düşmanlaştırma ve gruplara/kategorilere ayırma pratiğinin Selefi örgütler için siyaset açısından son derece işlevsel olduğuna dikkat çekti. Örneğin, IŞİD için belirleyici kafir tanımlamalarından biri “Müslümanlarla savaşanlara yardım edenler” nitelendirmesi.
Doçent Dr. Kardaş, Türkiye’den giden IŞİD militanlarının, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı “tağut” sözcüğüyle, onu seçimle işbaşına getiren Türk halkını da “mürted” olarak tanımladıklarını belirtti. Tağut terimi, “Allah’a isyan eden ve Allah’ın hükümlerini tanımayanlar” için kullanılıyor. Mürted, “İslam dininden ayrılanlar ve dönenler”i tanımlıyor.
Tecridin kurumsallaşması
Kardaş, çalışmasında, Ankara Hacıbayram’da Selefiler ile ilişkilerini kuvvetlendiren ailelerin kısa sürede mahalleliden ve çevreden uzaklaştığını belirlediğini kaydetti. Bu aileler çocuklarını askere yollamamaya ve devlete vergi ödememeye de başladı. Selefi inancına göre vergi günah sayılıyor. Bu aileler ayrıca kendi mescitlerini kurdu.
İntihar saldırısıyla Suruç’ta 34 kişinin ölümüne neden olan Şeyh Abdurrahman Alagöz, Adıyaman Üniversitesi Makine Mühendisliği 1. Sınıf öğrencisiyken kaydını dondurarak evini terk etti. Kardaş, Alagöz’ün “devletin hocasının arkasında namaz kılınmaz” dediğini yazdı.
İdeal hicret
IŞİD’de görüldüğü gibi hicret ontolojik bir son nokta değildir. Ailesi ile birlikte Konya’dan IŞİD’e katılan bir müteahhidin mektupları, hicret isteğinin Konya’nın zengin tasavvuf yorum geleneğini ötekileştirme-düşmanlaştırma ile eş zamanlı gerçekleştiğini gösteriyor.
Örneğin, Adıyamanlı bir IŞİD üyesi, Suriye’ye geçtikten sonra “annesine “İslam Devleti’ne geldim” diye haber verdi ve annesinin “oğlum dön” çağrılarına “İslam Devleti’ne hicret et. Sen buraya gel” şeklinde yanıt verdi.
Kurucu savaş
Türkiye’den Suriye’ye giden yabancı savaşçıların radikalleşme dinamiklerinin en önemlilerinden biri de savaş ve oluşturduğu şiddet. Kardaş, militan Selefi ideologların, din-dışı ve insan eliyle kurulmuş bütün legal ve siyasi kurumlara tabi olmayı küfür sayarak bunlara tabi olanlarla savaş/cihat yükümlülüğünü öne sürdüklerini kaydetti.
Buna göre, şiddet, çarpışmalardaki mekanik etkileri ve sahneleme ve algılatma yoluyla yarattığı psikolojik etkileriyle cihadın merkezi bir aracı olarak kabul edilir.
Sosyal medya
Türkiye’den giderek Suriye’de yabancı savaşçı olanların, radikal Selefi bilinci canlandırmak ve ağlar arası iletişim ve etkileşimi koordine etmek amacıyla sosyal medyayı etkili kullanımının radikalleşmeye önemli katkı sunduğu da Doçent Kardaş’ın çalışmasında öne çıkan noktalardan biri.
Doçent Kardaş, sosyal medya rolünü sadece yeni militan devşirme araçsallığına indirgemenin hata olacağını da belirtti. Sosyal medyada canlı tutulan militan Selefi itikadı ve Esat rejiminden intikam almak yoluyla, Müslümanlar’ın izzetini kurtarmak ve cihadı yaymak gibi önemli mesajlar verilebiliyor. Sosyal medya, militanların bir yerden diğerine gönderilmesi ve bağlantı kurulması işlevine katkıda bulunuyor.
1960’lara uzanıyor
Tuncay Kardaş, 1960’lı yıllarda solcu gençlerin Filistin için ve İsrail’e karşı savaşmaya gitmeleriyle ‘Türkiyeli yabancı savaşçı’ olgusunun başladığını söylüyor. Bunu daha sonra, dinsel nedenlerle Afganistan, Bosna, Çeçenistan, Irak ve Suriye’ye gidenler izledi. Doçent Kardaş, Roboski olayının ardından Suriye’deki Kürtler’in Kobani direnişine de Türkiye’den katılım olduğuna dikkat çekti.
Kardaş, 89 Türk vatandaşı yabancı savaşçının bilgilerini içeren bir veri tabanına bakıldığında en çok katılımın Adıyaman’dan olduğunu gördüklerini belirtti. Tuncay Kardaş, Adıyaman’ı, Bingöl, Ankara, Batman, Diyarbakır, Muş ve Adana’nın izlediğini kaydetti. Kardaş, Adıyaman, Bingöl, Batman ve Diyarbakır’ın Kalkınma Bakanlığı’nca sosyo-ekonomik çerçevede “en az gelişmiş iller” diye nitelendiğine işaret etti. Doçent Kardaş, Ankara, Bursa ve Sakarya gibi gelişmişlik sıralamasında yüksek olan illerden ‘Türkiyeli yabancı savaşçı’ katılımları olduğuna da dikkati çekti.