Türkiye-İran İlişkileri Yeniden Yumuşama Sinyalleri Veriyor

Arşiv

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye konusunu görüşmek üzere İran ve Rusya liderleriyle bir araya gelecek. Bu Erdoğan’la İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin bir ay içerisindeki ikinci görüşmesi olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haziran ayında İran’ı bölgedeki nüfuz alanını arttırmakla suçlamış ve bunun mücadele edilmesi gereken bir tehdit olduğunu söylemişti. Ancak bunun ardından geçen sürede özellikle son aylarda ikili ilişkilerde bir yumuşama görülüyor.

Al Monitor web sitesi köşe yazarlarından Semih İdiz, Türkiye’nin tavır değişikliklerini günün getirdiği ihtiyaçlara bağlıyor. İdiz’e göre Ankara’nın Kürt referandumuna karşı durma noktasında Tahran’la yakınlaşması son derece doğal.

Hem İran, hem Türkiye’de yaşayan Kürt azınlıklar var ve iki ülke de Iraklı Kürtlerin bağımsızlık referandumunun kendi ülkelerindeki benzer talepleri ortaya çıkarabileceği endişesini taşıyorlar. İki ülkenin genelkurmay başkanları da derinleşmekte olan ilişkilerin bir işareti olarak nadiren de olsa birbirilerini ziyaret ediyorlar.

Soçi’deki zirvede Tayyip Erdoğan’ın İran Devlet Başkanı Hasan Ruhani’den, Suriye’deki Kürt grup PYD’ye karşı mücadele konusunda destek istemesi bekleniyor. Bilindiği üzere Ankara PYD’yi PKK’nın bir uzantısı olarak görüyor.

Erdoğan aynı zamanda Kuzey Irak’ta İran sınırına yakın bölgede PKK kamplarına yönelik ortak askeri operasyonlar yapmak konusunda da Tahran’a baskı yapıyor.

Geleneksel olarak İran ve Türkiye ilişkileri bir yandan çekişme, diğer yandan ortalık noktasında şekillenerek devam ediyor. 2000’li yılların sonlarında daha sonra Başbakanlık da yapan Ahmet Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik” politikası kapsamında Türkiye, Irak ve Suriye’de daha etkili olmanın yollarını ararken iki ülke çekişme halindeydi. Ancak Ankara’nın bu siyasetten vazgeçmesi İran ve Türkiye arasındaki işbirliğini arttırdı.

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Soli Özel’e göre de Türkiye artık Suriye konusuna eskisi kadar eğilmiyor ve bölgesel bir hegemonya da söz konusu değil. Özel Türkiye’nin Irak’ta PKK, Suriye’de PYD varlığı nedeniyle güneydoğu sınırının PKK tarafından kuşatılmasını istemediğini bu sebeple de daha güçlü olan Rusya ve İran’la birlikte hareket ettiğini belirtiyor.

Washington’un IŞİD’e karşı savaşta Suriyeli Kürt gruplara destek vermesiyle başlayan ve Türkiye’nin NATO ve Amerika’dan uzaklaşmasıyla devam eden süreç, Ankara’yı daha fazla Tahran’ın çekim alanına sokuyor.

Uzmanlar Ankara’nın Tahran’la artan işbirliğinin Amerika-Türkiye ilişkilerini Tahran lehine kötü bir yola soktuğu yorumunu yapıyor. Ortadoğu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Hüseyin Bağcı’ya göre Türkiye, İran ve Rusya’yla yakınlaştıkça, Amerika da kendisini Türkiye’den uzaklaştırıyor. Bağcı, Türk Amerikan ilişkilerindeki çalkantının devam edeceğini, bu sırada da Amerika’nın Türkiye üzerindeki baskısını arttıracağını belirtiyor.

Eğer Washington İran’ın bölgedeki etkinliğine yönelik mücadelesini arttırır ve bu konuda Türkiye’den destek isterse bu Türkiye-Amerika ilişkilerini daha da kötü etkiler gibi duruyor. Özellikle de Amerika İran’a yönelik yeni ticari kısıtlamalar getirmek isterse.

Suudi Arabistan’ın İran’la ilişkisi gerekçesiyle Katar’a uyguladığı ambargo, Ankara’yı son dönemde bir başka eski müttefikiyle de karşı karşıya getirdi. Türkiye İran’la birlikte hava ve deniz yoluyla Katar’a destek veriyor, hatta Türkiye bu ülkeye sembolik olarak bir askeri birlik de yolladı.

Profesör Bağcı’ya göre Türkiye İran işbirliğinin bazı sınırları var. Çünkü Suudi Arabistan, İsrail ve Mısır’dan oluşan bir blok ve bunun karşısında İran Irak ve Suriye’nin oluşturduğu yeni bir yapı bölgede ortaya çıkıyor ve Türkiye bu hegemonya savaşının tam ortasında duruyor. Bağcı, bu kavgada bir güç dengesi olacaktır ve Türkiye ne çatışmanın ne de İran ya da Suudi Arabistan’ın yanında yer alacaktır değerlendirmesini yapıyor.

Uzmanlar Sünni Arap ülkelerine karşı İran’la yan yana durmanın etkileri olacağına işaret ediyor. Semih İdiz’e göre Sünni İslamcı tabana dayalı bir hükümetin de Erdoğan’a çıkaracağı bir bedel olacaktır.

Erdoğan’ın önünde kısa bir süre sonra yapılacak 2019 başkanlık seçimleri var. Bu durum giderek daha da fazla şekilde Türk dış politikasının seçim etkisine girmesine neden oluyor. Uzmanlar Erdoğan’ın bir yandan ayrılıkçı Kürtlerle başa çıkabilmek için Tahran’la dengeli bir ilişki kurması, öte yandan da Türkiye’yi İran ve Suudi Arabistan arasında oluşabilecek bir gerginliğin içine çekilmekten koruması gerektiği yorumunu yapıyorlar.