Türkiye’deki Romanlar: ‘Toplumda Ayrımcılığa Uğramak İstemiyoruz’

Your browser doesn’t support HTML5

Avrupa Birliği (AB) 2019 Yılı Roman Entegrasyon Ödülü’ne layık görülen Elmas Arus ve Gizem Nalbant, Dünya Roman Günü dolayısıyla beklentilerini anlatarak, ayrımcılığa karşı toplumsal dayanışma çağrısı yaptılar.

AB Türkiye Delegasyonu ev sahipliğinde ilk kez 1971’de İngiltere’nin Orphington kentinde düzenlenen Dünya Roman Kongresi’ne atfen “Barış, refah ve dayanışma için birlik” mesajıyla Ankara’da Dünya Roman Günü anması gerçekleşti.

AB Delegasyonu Avrupa Birliği Büyükelçisi Christian Berger, açış konuşmasında, Roman toplumuna hak temelli yaklaşılması gerektiğini vurgulayarak, “AB, Romanlara yönelik bir politika çerçevesi kabul etti birkaç yıl önce. Türkiye de kendi mevzuatına bunu aktarma çalışmalarını yürütüyor. Ama aynı zamanda önemli olan başka bir konu da güçlü bir sosyal entegrasyon stratejisi. Biliyoruz ki böyle bir strateji hak temelli olduğunda ve taban örgütlerinin katılımı sağlandığında başarılı olur” dedi.

Roman Hakları Derneği Başkanı Yücel Tutal da, etkinliği açış konuşmasında, Türkiye’de 2010 yılındaki ‘Roman Açılımı’ndan sonra dernekleşmedeki artış ile hak arayışlarının gündemde olduğunu söyledi. Yücel Tutal, “Derneğimiz, Romanlarla birlikte toplumda ayrımcılığa karşı hak ve hukuk mücadelesi yapmaya çalışan, sosyal ve kültürel dışlanmaya mazur kalan tüm kesimlerle dayanışmayı arttıran ve istihdam sağlamak için çabalıyor” diye konuştu.

AB 2019 Yılı Roman Entegrasyon Ödülü’nü 19 Mart’ta Brüksel’de alan isimlerden Elmas Arus, aynı zamanda Sıfır Ayrımcılık Derneği Başkanı. Arus, “Roman kadınlarının Türkiye’de ortak talepleri var, eğitim hakkı, işe erişim istiyorlar. Geleneksel rollerinden kendilerini sıyırıp toplumun içine karışmak istiyorlar. Bu kadınlar gerçekten onurlu bir yaşam istiyorlar, bu sese kulak verilmesini istiyorum ve kadın odaklı çalışmalara bütün Roman kadınların da dahil olmasını önemsiyorum” dedi.

AB 2019 Yılı Roman Entegrasyon Ödülü alan diğer isim Gizem Nalbant ise, hip hop sanatçısı ve dansçı. Babası tarafından tavsiye edilen bir filmi izlemesiyle hayatının değiştiğini anlatan Nalbant, dans yarışmalarına katılmaya karar vermesiyle hayatında yeni bir döneme geçtiğini kaydetti. Nalbant, “Erkekler orana burana bakar, dans da nedir?, millet ne der?’ gibi sözlere karşı asla pes etmedim. Dans benim kurtuluşum ve hayallerimden vazgeçemem dedim. Bu imkanları insanlara da sunacağım diyerek kendime söz verdim. Elimden ne gelirse kız çocuklarına yardım için çalışacağım” diye konuştu. Gizem, özellikle Roman ailelere “Çocuklarınıza ne olursa olsun destek verin” diye seslenerek, böylece gelecek kuşaklar için farklı hayat tarzları söz konusu olabileceğini kaydetti.

“Romanlar kendilerine özgüven duymuyor, haklarını bilmiyor”

Anma etkinliğinde, Romanlar için sosyal programlar yürüten çeşitli sivil toplum kuruluşları da katılımcılara faaliyetlerini sundu.

Bunlardan birisi Altındağ’ın Kale semtinde demografik çalışmalar yapan üniversite öğrencisi Göktan Yıldırım. Çocuk alanında çalışan avukatlar ağında gençlik koordinatörü olarak görev alan Yıldırım, “Gördüğümüz kadarıyla Roman olmayanlarla Romanlar arasında duvarlar var, ayrımcılık ve dışlama var. Bunun yanında Romanlar’ın da kendilerine karşı özgüvenleri yok. Kendi haklarını bilmiyor ve kendilerini savunamıyorlar” açıklaması yaptı. Kale civarında yaptıkları araştırmayı henüz bitiremediklerini kaydeden Yıldırım, VOA Türkçe’ye Ankara’nın farklı bölgelerinde yaşayan Romanlarla da araştırma yapıp bir kıyaslama yapmak istediklerini söyledi.

Etkinlikte Ankara Kalesi’ndeki sivil toplum merkezi “Hayal Evi” gönüllüleri katkısıyla Roman çocuklar, “eğitime erişim, suça itilen çocuklar, erken yaşta evlilik ve ayrımcılık” temalarında hazırladıkları skeçleri sundular.

Kapanışta Balerin Selin Akyol’un Roman Ağıtı olan “jelem jelem” eşliğinde mini bir bale gösterisi sunuldu.