Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve beraberindeki ABD heyeti, Türk yetkililerle görüşmek üzere Ankara'da.
Türkiye'ye gelen heyette, ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford ve İŞİD’le Mücadele Küresel Koalisyon Özel Temsilcisi olarak atanan James Jeffrey de bulunuyor. ABD heyetinin yapacağı görüşmelerde, başta Menbiç ve Suriye olmak üzere, Patriot savunma sistemlerinin satışının da ele alınması bekleniyor.
Önemli ziyareti Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kasım Han VOA Turkçe’ye yorumladı.
“ABD ve Türkiye sahadaki kimliklere farklı gözlerden bakıyor”
Prof. Dr. Ahmet Kasım Han ABD’li ve Türk yetkililerin sahadaki kimlikleri okumasının birbirinden bütünüyle farklı olduğunu şu sözlerle ifade etti:
“Bu farklılıklar ne kadar birbiriyle örtüştürülebilir bilmiyorum ama görüşmede temel çabanın bu olacağı muhakkak. Bu çabalar ancak bir noktaya ulaştıktan sonra işin askeri, siyasi ve teknik olan diğer boyutları tartışılabilecektir.”
Toplantıda konuşulacak önemli konulardan biri olan Türkiye’nin YPG’ye yönelik olası Menbiç operasyonuna da değinen Ahmet Kasım Han, Türkiye’nin Menbiç’le ilgili tek muhatabının ABD olmadığına dikkat çekti.
“Esat ve Rusya’yla diyalog gerekiyor”
Prof. Dr. Kasım Han, “Türkiye aynı zamanda Esat rejimi ve Rusya ile belli bir diyaloğun içerisine girmek durumunda. Türkiye acısından belki Rusya ile diyalog kurarak işlerin yürütebilmesi çok zor değil ama sonuçlandırılması, bir plana varılması ya da uyuşmanın Esat rejimini de içine alacak şekilde formüle edilmesi problemli meseleler. Burada iki taraflı bir meseleden değil çok taraflı sorundan bahsediyoruz” dedi.
“Türkiye başka anlaşmalar içerisine girebilir”
Türkiye’nin görece daha kolay askeri operasyon yapabileceği yerlerin Ayn el-Arab (Kobani) diğerinin ise Tel Abyad olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Han, sözlerine şöyle açıklık getirdi:
“Bu bölgelerde etnik kompozisyon YPG’nin arzu edebileceği şekilde değil. Bu coğrafyada güneye inildikçe Kürt nüfusunun genele oranı daha da seyrekleşiyor. Bu bölgelerde Arap kökenliler çoğunlukta ve Türkiye bugün ve gelecekte bu bölgelerde başka anlaşmalar içerisine girebilir.”