Ukrayna Krizi Obama'yı Zorluyor

Your browser doesn’t support HTML5

Ukrayna’da çatışmalar artarken Amerika’nın giderek tırmanan krize vereceği yanıt, Washington’da tartışma konusu olmaya devam ediyor. Cumhuriyetçiler Obama'nın attığı adımların etkisiz kaldığını, Rusya'ya karşı daha sert bir politika izlenmesi gerektiğini savunuyor
Odesa’daki çatışmalar, karanlık bir tablonun habercisi. Ukrayna, her geçen gün Kiev’daki Batı yanlısı hükümetle Rusya yanlısı milisler arasında çıkabilecek iç savaşın eşiğine biraz daha yaklaşıyor.

Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ve yakın çevresini hedef alan yaptırımlar Moskova’nın Ukrayna’ya yönelik saldırgan tavrını dizginlemeye yetmedi. Başkan Obama, eleştiri oklarının hedefinde.

Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio da Başkan’ı eleştirenler arasında: “Putin hakkında sert konuşmalar yapmasına rağmen şimdiye kadar Obama’nın attığı adımlar Putin’in hesaplarını değiştirmeye yetmedi.”

Senato’daki Cumhuriyetçi Partililer geçen hafta Rus bankalarını ve diğer kilit sektörleri cezalandırmayı alaçlayan bir tasarı hazırlamıştı: “Ekonomimizin sağlığı, ulusal güvenliğimize bağlıdır. Başkan Obama bu gerçeği anlamıyor. Obama küresel olayları şekillendirmek yerine olaylara sadece tepki gösteriyor.”

Başkan Obama, Cumhuriyetçi Parti’nin tasarısındaki bazı noktaları gözardı etmiyor: “Rusya mevcut tavrını koruduğu takdirde başvurabileceğimiz yöntemler var. Rus ekonomisinin bazı sektörlerine yönelik yaptırımlar bunlardan bir bölümü.”

Ancak Başkan Obama, Almanya Başbakanı Angela Merkel’le düzenlediği basın toplantısında diplomasi sayesinde yeni yaptırımlara gerek kalmayacağını umduğunu söyledi: “Umudumuz, yaptırımlara başvurmak zorunda kalmamak. Rus halkını cezalandırmak istemiyoruz. Vladimir Putin ve ekibinin kötü ve gereksiz kararlar verdiğini düşünüyoruz. Putin, bu yoldan geri dönmek zorundadır.”

Ukrayna’daki krize verilecek yanıt, Obama yönetimi ve Cumhuriyetçi Parti arasında dış siyasette yaşanan sürtüşmelerden sadece biri. Birçok Cumhuriyetçi, hatta bazı Demokratlar, Amerika’nın Suriye’deki kanlı çatışmalara çok daha yüksek ses çıkarması gerektiğini düşünüyor ve İran’ın nükleer faaliyetlerinin diplomasi yoluyla kısıtlanması çabalarına da şüpheyle bakıyor.