Ulusal Siyah Tarihi ve Kültürü Müzesi, yarın kapılarını ziyaretçilere açıyor. Başkan George W. Bush döneminde dünyanın en büyük müze kompleksi Smithsonian bünyesinde siyah tarihi ve kültürünü yansıtan bir müze kurulması için yasa çıkarılmıştı.
Siyahların öyküsü, küresel köle ticareti için Afrika’dan zorla Amerika’ya getirilmeleriyle başlıyor.
Jesse Jackson, ”Bu ülkeyi biz kurduk. 246 yıl köle olduk, yani bu, özgür olduğumuz zamandan daha uzun süre kölelik yaptığımız anlamına geliyor” şeklinde konuşuyor.
Müzede 1800’lü yıllarda kölelerin yaşadığı bir kulübe var.
Smitsonian Enstitüsü'nden Nancy Bercaw, ”Bu kulübede yaşamak, buna dayanmak çok zor olmalı. Kulübe, Güney Carolina eyaletinden geldi. Bu bölge çok sıcak ve nemlidir, her yerde sivrisinek ve böcekler vardır. Kulübeyi taşımak için yerinden oynattığımızda her yerden yılanlar çıktı” şeklinde konuşuyor.
Müzede, Amerika’nın güney eyaletlerinde ırk ayrımını zorunlu kılan, Jim Crow Yasaları olarak adlandırılan ‘ayrı ama eşit’ uygulamasına da geniş yer verilmiş.
Smitsonian Enstitüsü'nden Richard Kurin, ”Beyazsanız biletinizi alır, trene biner ve beyazlara ayrılan bölüme otururdunuz. Siyahlarsa ayrı vagonlarda seyahat etmek zorundaydı. Beyazların vagonları, siyahlarınkinden çok daha güzeldi” diyor.
Müzede 1960‘ların Medeni Haklar Mücadelesi’ne dair sergiler var.
Siyahların eğlence dünyasındaki etkilerine de geniş yer verilmiş.
Her ırktan sporcunun yanyana yarışmasına izin verilmesiyle eşitliğin sağlandığı spor da müzede geniş yer tutuyor.
Jesse Jackson, ”Katılım kısıtlanmaz, kurallar açık, hakemler adil, puanlamaysa şeffaf olursa, hepimiz başarıya ulaşabiliriz” şeklinde konuşuyor.
Medeni haklar mücadelesi sadece siyahlara özgü bir kavram değil.
John Whittington, ”Siyahlar, kullandıkları stratejilerle, eşitlik için mücadele eden başka toplumların da önünü açtı,” diyor.
Müzenin açılışını yapmak, Amerika’nın ilk siyah başkanı olan Barack Obama’ya kısmet oldu. Bu müzenin de Washington’daki diğer müzeler gibi milyonlarca ziyaretçi çekmesi bekleniyor.