Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü alanındaki gelişmeleri takip etmek üzere uluslararası medya kuruluşlarından temsilcilerden oluşan Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Misyon Heyeti, Ankara’da temaslarda bulundu.
İncelemeleriyle ilgili değerlendirmede bulunan IPI Avrupa Savunuculuk ve Programlar Direktörü Oliver Money-Kyrle, gündemdeki “etki ajanlığı” düzenlemesinin amacının yurtdışından maddi destekle çalışan kuruluşların üzerindeki idari baskıyı arttırmak olduğunu savundu.
Türkiye’deki düzenlemenin Gürcistan’daki yasayla karşılaştırıldığına dikkat çeken Oliver Money-Kyrle düzenlemeyle ilgili, “Gürcistan’dakiyle buradaki pek benzer değil. Hükümete karşı ses yükselten kuruluşların kapatılmasına kadar giden bir yol açıyor. Türkiye’deki yasa hükmü bireylere hapis cezası öngörüyor. Gürcistan’daki yasada bu söz konusu değil. Eleştirel habercilik yapan gazetecilerin hainlikle, ihanetle suçlanmasına yol açabilecek” görüşünü paylaştı.
Your browser doesn’t support HTML5
IPI Misyon Heyeti son yıllarda olduğu gibi bazı randevu taleplerine olumlu yanıt alamadığını dile getirdi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve başkanlık birimleri, AK Parti kontenjanından seçilmiş Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin’in IPI Misyon Heyeti’ndeki uluslararası gazetecilik örgütleriyle görüşmeyi reddettiği belirtildi.
IPI Misyon Heyeti, Adalet Bakanlığı’nın İnsan Hakları Başkanlığı’nın yanısıra AK Parti’nin TBMM’deki milletvekilleri ile Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Derya Yanık’tan randevu taleplerine olumlu yanıt verilmediğini açıkladı.
Oliver Money-Kyrle: “Gürcistan’la kıyaslama yapıldığını görüyorum, bunun sağlıklı olduğunu düşünmüyorum”
IPI Misyon Heyeti’nde, IPI ekibinden Avrupa Savunuculuk ve Programlar Direktörü Oliver Money-Kyrle, Türkiye Programlar Direktörü Zeyneb Gültekin, Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı İpek Yezdani ve Türkiye Proje Koordinatörü Damla Tarhan Durmuş, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret ile Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF) Temsilcisi Gürkan Özturan yer aldı.
Heyet, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da Anayasa Mahkemesi’yle görüştüklerini açıklayarak, basın mensuplarına Ankara’daki temasları hakkında değerlendirme yaptı.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanvekili Ayhan Aydemir, Başkan Yardımcısı Ali Oruç ve Yönetim Kurulu üyesi Zeynep Gürcanlı’nın evsahipliğinde Basın Evi’nde yapılan değerlendirme toplantısında, Türkiye gündemindeki “etki ajanlığı” düzenlemesi başlığı öne çıktı.
IPI Avrupa Savunuculuk ve Programlar Direktörü Oliver Money-Kyrle, AK Parti tarafından şimdilik TBMM gündeminden geri çekildiği açıklanan “etki ajanlığı” düzenlemesinde nasıl değişiklikler yapılacağını ve yeniden nasıl gündeme geleceğini takip edeceklerini vurguladı.
Teklif edildiği haliyle “etki ajanlığı” düzenlemesini basın ve ifade özgürlüğü açısından çok riskli gördüklerini kaydeden Money-Kryle, “Yasa teklifindeki en dikkat çeken kısım devletin yararı şeklindeki muğlak ifadeyle suçlama yaratılabilmesi ve yabancı kuruluş talimatında çalışma kısmı. Tartışmaya açık olmayacak şekilde devlet yararı tanımı yapılması imkansız. Yabancı çıkarlar doğrultusunda çalışmayı da tanımlayabilmek aslında çok güç. Yabancı örgütler için çalışmaya ek olarak yabancı hükümetler için değil ama çıkarlarına paralel şekilde çalışmak şeklinde muğlaklık da öne çıkıyor teklifteki halinde. İstihbarat örgütü için faaliyet gösterdiyseniz bunun ajanlık faaliyeti olduğu iddia edilebilirdi. Yurtdışından maddi destekle çalışan farklı meslek grupları bu yasayla hedef alındığı gibi ve bu muğlak dilinden ötürü suçlamalar yaratmak için çok imkan sağlıyor” görüşünü aktardı.
Türkiye’de Gürcistan’daki “etki ajanlığı” düzenlemesiyle kıyaslama yapılmasını yanlış bulduğunu açıklayan Money-Kyrle, “Gürcistan’dakiyle buradaki pek benzer değil; yurtdışından maddi destekle çalışan kuruluşların üzerindeki idari baskıyı arttırmak amaçlı. Hükümete karşı ses yükselten kuruluşların kapatılmasına kadar giden bir yol açıyor. Türkiye’deki yasa ise bireylere hapis cezası verilmesini öngörüyor. Gürcistan’daki yasada bu söz konusu değil. Bu haliyle yasalaşırsa, eleştirel habercilik yapan gazetecilerin hainlikle, ihanetle suçlanmasına yol açabilecek. Buna dikkat çekmenin sebebi görüştüğümüz taraflarca sıkça Gürcistan’la kıyaslama yapıldığını görüyorum, bunun sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Gürcistan’daki yasal düzenleme şeffaflığa vurgu yaptığı söylenirken; bu yasa geniş bir toplumsal kesimdekileri kriminalize etmeye çalışacak” diye konuştu.
Erol Önderoğlu: “İktidar sivil topluma sırt çeviriyor, elçiliklerle vize sorunu görüşüldü”
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu da, iktidar milletvekilleri ve kamu kuruluşları temsilcilerinden randevu alma çabalarına rağmen olumlu yanıt alamadıklarını açıklayarak, “Bu ziyaretimizde özellikle Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi’yle görüşmeyi de planlamıştık ancak taleplerimiz kabul edilmedi. Bu durumu, topluma sivil haklar boyutuyla bir şeyler söylemeye çalıştıkları iddiası söz konusuyken, sivil topluma sırt çevirmiş olmaları açısından taban tabana zıtlık olarak değerlendiriyorum” dedi.
Önderoğlu ayrıca, “Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nda ise Genel Sekreter Murat Azaklı başkanlığında her yıl olduğu gibi olgun bir toplantı gerçekleştirdik. Burada yargı kararlarının gerekçelendirilmesine ilişkin sorunlar olduğu ve yasaların uygulanmasında sorunun kilitlendiği mesajı verildi” bilgisini aktardı.
Mayıs ayından bugüne “etki ajanlığı” düzenlemesini yasalaştırmak için iktidar tarafından iki kez girişimde bulunduğunu anımsatan Önderoğlu, AK Parti’nin üçüncü girişimde bulunacağını açıkladığını ve dolayısıyla bunu da takip edeceklerini kaydetti.
Ankara’da Avrupa Birliği (AB) Delegasyonu’nun yanısıra en az 15 AB ülkesinin elçilik temsilcileriyle görüştüklerini açıklayan Önderoğlu, “Gazeteciler açısından yoğunlaşan vize güçlükleriyle ilgili de elçiliklerle görüşmelerimizde bu açıkça ortaya konuldu. Elçilik temsilcileri, ‘Türkiye dünyada vize başvurusu aldığımız en büyük ülkelerden birkaçı’ açıklamasında bulundu. Ancak bizler, vize alma güçlüğü örneği itibariyle gazetecilerin ne denli yalnızlaştırıldığını ve hatta uluslararası maddi kaynaklarında da gittikçe azalma olduğunu ifade ediyoruz” dedi.
Özgür Öğret: “Gazeteciler hedef alınmayacaktı diye iddia edildi ama bu yasadan dolayı en az üç gazeteci tutuklandı.”
Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret de, IPI Misyon Heyeti’nin iki yıl önceki toplantısında dezenformasyonla mücadele gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu’na (TCK) eklenen “hatalı bilgiyi alenen yayma suçu” meselesini ele aldığını hatırlattı.
Suç düzenlemesi TBMM’ye getirildiğinde gazetecilere yönelik olmayacağı iddiasını anımsatan Öğret, “Dezenformasyon yasasıyla gazeteciler hedef alınmayacaktı diye iddia edildi ama bu sonrasında bu yasadan dolayı en az üç gazeteci tutuklandı. Son olarak Furkan Karabay’ın tutuklanması gerekçesi olarak bu dezenformasyon yasası kullanıldı. Kanunların nasıl yazıldığıyla nasıl uygulandığı arasında çok derin farklılıklar oluyor. Etki ajanlığıyla ilgili eğer illaki bir düzenleme yapacaksa, böyle bir yasa illaki geçecekse daha net şekilde tanımlanması mutlaka gerekiyor” diye konuştu.
Türkiye’de sıkça yargılama aşamasında gazeteciler aleyhine uygulanan yasal düzenlemeler sorununu gördüklerini vurgulayan Öğret, şimdi gündemdeki “etki ajanlığı” düzenlemesinin çok geniş kesimleri suçlayabilecek şekilde muğlak olduğunu söyledi.
Gürkan Özturan: “Türkiye’de gazeteciler halen hedefte ve yerel kuruluşlar da daralma yaşıyor”
Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF) Temsilcisi Gürkan Özturan ise, hem ECPMF için gazetecilere yönelik hak ihlalleriyle ilgili raporlama çalışması hem de Freedom House kapsamında internet özgürlüğüyle ilgili raporlama kapsamında Türkiye’ye ilişkin verileri paylaştı.
ECPMF’nin Medya Özgürlüğü Acil Müdahale Raporu’nu anımsatan Özturan, “Son tabloda; 1266 vakada, 2105 gazeteci ve medya kuruluşuna yönelik olumsuzluk yaşandı. Türkiye daha öncesinde en çok vaka yaşanan ülke idi. Ama bu yıl Türkiye’nin 4’üncü sırada olması ise iyileşmeyi göstermiyor. Rusya ve Ukrayna’da çatışmalar nedeniyle hedef alınan gazeteciler olması, Almanya ise, İsrail’in protesto edildiği Gazze eylemlerde gazetecilerin engellenmesi gibi vakalar nedeniyle ilk üç sırada. Türkiye şimdi 128 vakayla 4’üncü sırada ama etkilenenler sayısına baktığımızda aslında Türkiye yine birinci sırada. Türkiye’de 271 gazeteci ve medya kuruluşu ihlallere maruz kalmış durumda” dedi.
Benzer şekilde Türkiye’de internet özgürlüğündeki gerilemeyi Freedom House bünyesindeki raporlamayla ortaya koyduklarını kaydeden Özturan, yerel medya kuruluşlarında da ciddi daralma, küçülme yaşandığını tespit ettiklerini sözlerine ekledi.