CHP Genel Başkanlığı’na aday Özgür Özel, Mayıs ayındaki seçimleri kaybetme sürecinde yönetici olarak görev aldığı eleştirileriyle ilgili olarak, parti içinde tüm itirazları dile getirmesine rağmen Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına seçim sürecinde yüksek sesle itiraz edemeyeceğini söyledi. Özel, geçmişte genel başkanlık için yarışmış ve kaybetmiş Muharrem İnce’yle farkını ise “Umudum delegemizin sahadaki değişime olan inanç ve ihtiyacı görmesi onun gereğini yapacağına olan inancımdır” sözleriyle açıkladı.
Türkiye’de ana muhalefet partisi CHP, Mayıs ayında Cumhurbaşkanı Seçimi’nin kaybedilmesi ve TBMM’de hedeflenen sandalye sayısına ulaşılamamasının ardından yaşadığı parti içi tartışmalarda artık genel başkanlık yarışı sürecine girdi. Bu yarışta mevcut parti yöneticilerince aday gösterileceği vurgulanan Kemal Kılıçdaroğlu karşısında Özgür Özel, “değişimciler” ekibi adayı olarak görülüyor. Özel’in bu süreçte 14 Mayıs öncesinde parti içinde kararlaştırıldığı ve Haziran ayında getirildiği TBMM’deki CHP Grup Başkanı sıfatını koruması ise siyasi etik açısından hedef alınıyor. CHP Grup Başkanlığı’yla ilgili “O makam CHP Lideri makamı dolayısıyla milletvekili seçilmediği için o makamdaki kişi Kemal Kılıçdaroğlu’nu temsil etmek ile yükümlü” görüşüne rağmen Özgür Özel ise, TBMM’deki görevinden istifa etmeyeceğini belirtti. Özel, yola çıktığı adaylık yarışında ilk durağı İzmir’deydi.
Özel, gelecek günlerde Kılıçdaroğlu yönetimine, henüz bu sonbaharda mı yoksa yerel seçimler sonrasında mı yapılacağı kesinleşmemiş olan CHP 38. Olağan Kurultayı öncesinde CHP üyelerince genel başkan seçimi yapılması önerisi sunacak.
Kavgalar yaşanan CHP İzmir İl Kongresi sırasında Özgür Özel, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı, genel başkanlığı sürdürme kararı, Millet İttifakı’yla ilişkiler ve delegelerce genel başkanlık için karar verilecek kurultayla ilgili VOA Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
Your browser doesn’t support HTML5
“Kazanacak bir Cumhurbaşkanı adayımız olacak” demiştim ama seçim atmosferini bozamazdım
VOA: 14 Mayıs öncesinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ve Millet İttifakı’yla milletvekilliği paylaşımında CHP’nin yönetiminde siz de vardınız” eleştirilerine yanıtınız nedir?
Özgür Özel: Ben sahadaydım ve bu kampanyayı üç buçuk yıldır yürütüyorum. Türkiye’nin dört bir yanında, 81 ilde yüzlerce ilçede konuşmalar yaptım. O konuşmalarda CHP’lilere hep şunu söyledim; hepinizi memnun edecek bir cumhurbaşkanı adayımız olacak, kazanacak bir cumhurbaşkanı adayımız olacak. En doğru kararı vereceğimizden emin olun ve göreceksiniz. Anketlere de bakacağız. Toplumun nabzını da tutacağız ve en doğru kararı vereceğiz diye. Ve bir zaman sonra bu konuda çeşitli uyarılar aldım yani böyle deyince Genel Başkanı üzmüyor musunuz? Veya yahu Genel Başkanı söylemek yerine niye böyle şeyler söyleniyor diye eleştiriler de aldık. Ancak süreç bizi artık Genel Başkanımızın adaylığının kaçınılmaz olduğu noktaya getirdiğinde yani Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın da kendisinin başkan yardımcıları olarak konumlandırılarak seçimin kazanılmasına yönelik son bir hamle yapılması noktasına gelindiğinde artık hep birlikte sahadaydık zaten. Hep beraber çalıştık. CHP’nin etkili hatiplerinden birisinin, sözü dinlenen birisinin kendisinin geçmişteki endişelerine, tereddütlerine rağmen aday belirlendikten sonra dönüp de ‘İşte bu doğru olmadı, bunu yapamayız’ deyip ses yükseltmesi ve orada o seçim atmosferini bozması zaten beklenemez. Böyle bir şeyi de yapmadık. Biz Genel Başkan’ın seçilmesi, cumhurbaşkanı olması için inandık en çok koşanlardan, en çok konuşanlardan, en çok miting yapan, en çok ter akıtanlardan bir tanesi olduğum konusunda herhalde kimsenin şüphesi yok. Sayın Genel Başkan da bu konuda hakkımızı teslim ediyor. Biz (Millet İttifakı’ndaki diğer partilere) 8-10 milletvekili verilecek diye bilirken, beş gün geciken çalışmalar, son geceyi sıkışıp, son gece 39-40 milletvekilinin hatta 45 milletvekilinin verildiğini öğrendiğimizde yaşadığımız sarsıntıyı biz biliyoruz. Ama liste verildiği gün çıkıp da bununla ilgili bir şey söyleyip alınacak sonuçtan daha kötü bir sonuca yol açmak, CHP’nin içinde bir kaos çıktı görüntüsüne sebebiyet vermek doğru değil. Ama bu 39 milletvekiliyle ilgili aylar öncesinden bu ittifak partileri ittifak yapıyorlarsa bir iç hukuk yazmalıdır, iç hukukta anlaşalım demiştik. Örneğin şöyle olsun seçim kararı alındığında on beş gün arayla üç büyük araştırma kuruluşunun yapacağı toplam altı anketin aritmetik ortalaması alınsın. Seçim sonucu buymuş gibi çalışılsın ve paylaşım yapılacaksa listeler paylaşılacaksa sıralar verilecekse buna göre verilsin demiştik. Bu uzun süre duyulmadı, ihmal edildi. Ve ölçme değerlendirmeye değil, müzakereye yönelik bir paylaşım oldu. Bizim orada canımız yandı. Listelerin seçilecek sıralarındaki CHP’lilerin yerine başka partilerden insanlar geldi. Ve örneğin bir ilde ankete göre 4 milletvekili çıkarıyor CHP tek başına. Beşinci sıraya ittifak ortağı konulup o oylarla 5 vekil çıkacağına 4’üncü sıra yani CHP'nin hakkı olan sıralar verildi, Seçimde aldığımız oya göre, gösterdiğimiz performansa göre, biz 180 milletvekili çıkaracakken şu anda 129 işte Sayın Sarıgül’ün de katılımıyla 130 milletvekiliyle el elde diz dizde oturuyoruz Meclis’te.
“Parti yapısında kapalı kapılar ardında konuşulur, seçimde başarı için çalışılır”
VOA: “Kazanacak aday” ve anket ölçümü sözlerini İYİ Parti Lideri Meral Akşener’i anımsatıyor. Bugün Akşener, oy kaybından sorumlu tutuluyor, siz de benzer eleştirilerden mi endişe duydunuz?
Özgür Özel: Bir siyasi parti yapısında yöneticiler konuşmayı kapalı kapıların ardında, içeride ilgili kurullarda yaparlar. Bir karar alındıktan sonra da seçim atmosferinde ellerinden geleni partinin başarısı için yaparlar. Siz içeride anlatırsınız, iddia edersiniz, ikna etmeye çalışırsınız ama yapamazsanız seçim atmosferinde çalışırsınız. Seçim atmosferinde televizyonlarda ‘yanlış yapılmıştır, eksik yapılmıştır’ deseniz sonra bu sonuç bile alınsa, hiç zararınız olmasa bile bu sonuçtan bile siz mesul olursunuz. Bu doğru bir şey değil. Kendi vicdanınıza da, partinize de bunun hesabını veremezsiniz.
“Yeni umut yakalanmazsa yerel seçimlere katılım oranı düşecek, buna itiraz ediyorum”
VOA: Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Demokrat Dede” imajı çerçevesince 28 Mayıs sonrasında CHP liderliği koltuğunu koruma motivasyonu, gerekçesi seçmenlerce tartışılıyor. Seçmenlerdeki hayat kırıklığına rağmen Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlık motivasyonu sizce nedir?
Özgür Özel: Sayın Genel Başkan'ın yanıtlaması gereken bir soru. Ama benim gördüğüm şudur: Bizim üyelerimiz en gencinden en yaşlısına kadar hepsi birden sahada ve vatandaşla temas ediyorlar. Üyelerden yöneticilere iletilen ve bizim kendi sahada gördüğümüz mesele bir duygusal kopuş var. Bir üzüntü var, bir başarılı olamama durumundan dolayı duyulan üzüntü var, sıkıntı var ve bundan sonraki süreçte 31 Mart (2024) seçimlerine giderken eğer yeni bir umut, yeni bir heyecan yakalanmaz, partide gerekli değişimler yapılmaz ve parti başaracağına olan inancı seçmene, halka, insanlara aktaramazsa, seçimlere katılım oranı düşecek ve seçimlerde CHP açısından hak ettiğimizden kötü bir sonuç alabiliriz. Ben bunu görüyorum, buna itiraz ediyorum. Yoksa 6 ay bekleyelim, 6 ay sonra yerel seçimleri yapalım, kurultayı da ondan sonra yapalım fikrine ben de iştirak edebilirim. Ama ben yapılacak o kurultayda bir tehlike görüyorum. Bunu herkes görüyor. Bugün İzmir’deyiz. İnanmayanla kol kola girelim, Kemeraltı’na gidelim. Ve geçen seçimde CHP’ye oy vermiş seçmen, arkanızdayız, yine vereceğiz. Siz sakın ha hiç üzülmeyin diyorsa hiçbir şeye gerek yok. Ama öyle demiyor ki. ‘Bir daha oy vermem, değişmezseniz olmaz’ diyor. Ondan sonra bir daha kapımıza geleceksiniz diyor. Trabzon’da da böyle, Antalya’da da böyle, Edirne’de de böyle, Şırnak’ta da böyle. Bu duygusal kopuşu onarmadan siyaset yapamayacağız. Şunu görmüyor muyuz? Yani bugün Türkiye’de AK Parti iktidarını eleştireceğimiz çok şey var. Bunları sayın genel başkan parti sözcüsü (Faik Öztrak) eleştiriyor. Ama o eleştirilere seçmemizden gelen reaksiyon; ‘Siz önce kendinize bakın, kendinizi değiştirin’ diyorlar. Yani CHP’nin siyaset yaptığı damarlar kendi kendine özel bir durumla tıkanmış durumda. Önce CHP’nin siyaset kanallarını damarlarına açması ve muhalefet partisi olarak bütün kitlesini arkasına alarak siyaset yapabilecek bir özgüvene kavuşması lazım. Partinin tabanının çok önemli bir kısmı yöneticilerinin önemli bir kısmı, artık bu şekilde yol alınamayacağını düşündüğü bir yerde bu işi daha fazla zorlamanın partiyi bir felakete sürüklemesinden endişe ediyorum. Bütün sıkıntım bu.
“CHP’li belediye başkanlarını kamplaştırma doğru değil, vatandaş memnunsa yeniden adaylığı öneriyoruz”
VOA: CHP’li belediye başkanlarıyla özellikle Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ile ilişkinizi genel başkan adaylığıyla birlikte nasıl açıklarsınız?
Özgür Özel: CHP’de belediye başkanlarının da milletvekillerinin de çok önemli siyasi figürler olduğunu biliyorum. Ancak hem Tunç Başkan, hem Ekrem başkan, Mansur Başkan özelinde böyle işte ondan destek alma, bundan destek alma gibi hem belediye başkanlarını kamplaştıran hem de CHP delegesi üzerinde bir baskı, bir tahakküm anlamına gelebilecek yaklaşımları doğru bulmuyorum. Belediye başkanlarımızın hepsini seviyoruz. Hepsini beğeniyoruz. Sayın Genel Başkan, Mansur Başkan ve Ekrem Başkan’ın yeniden aday gösterileceğini söyledi. Ama Parti Meclisi (PM) bu konuda yetkili kurulumuz. Bizim dünkü tutum belgemizde şöyle bir yaklaşımımız var. Mutlak vatandaş memnuniyeti. Yani anket yapılacak. Vatandaş belediye başkanından mutlak memnuniyet ifade ediyorsa onların yeniden aday gösterilmesi Parti Meclisimize önerilecek. O anlamda yapılan anketler açısından baktığınızda da hem Ekrem başkan hem Mansur başkan açısından bunu niye söylüyorsun denebilecek bir durum yok genel başkanımız açısından. Ama seçilmiş kurullara, Parti Meclisi’ne saygılı olmak lazım. Biz belediye başkanıyla parti ilişkilerini ise, kişisel ilişkiler, yerine doğru bir ölçme değerlendirme ve gerçek patronun halk olduğunu bilerek sürdürmek istiyoruz.
“Umudum delegenin vicdanı, ahlakı ve ihtiyacı görmesidir”
VOA: CHP’deki delege sisteminde ağırlık genel merkez yönetiminde yorumlanıyor. Kemal Kılıçdaroğlu karşısında daha önce yarışmış ve kaybetmiş Muharrem İnce örneğinden genel başkanlık yarışında farkınız nedir?
Özgür Özel: Şimdi Sayın İnce’nin döneminde çok uzun süredir süren bir delegelik vardı. Burada delegeler yeni baştan seçiliyorlar. Ve yeni başkan seçilecek delegelerle ilgili dün basın toplantısında da işte rakamlar verenler oldu. Oysa ki sadece Muş ve Elazığ delegeleri seçildi. Bugün de İzmir delegeleri seçilecek. Daha delegeler ortaya çıkmadı. Ama şöyle bir şey var. İşte CHP Genel Merkezi’nin çeşitli sebeplerle il yönetimleri üzerinden yerel yöneticiler üzerinden veya farklı saiklerle delegeleri işte asker delege gibi yani kendi vicdanıyla karar vermeyip birinin talimatıyla karar verecek delegelerden oluşturacağına, oluşturduğuna ilişkin endişeler, eleştiriler, şüpheler var. Ben bunu partilime, partime, delegeme yakıştırmam. Delege, sonuçta sabahleyin fırından ekmek alırken fırıncıyla konuşuyor. Manavdan alışverişini yaparken onunla konuşuyor. Asansörde komşusuyla konuşuyor. Okulda öğretmensin öğretmenler odasında arkadaşından konuşuyor. Sonuçta bu delege hayatın içinde ve vatandaş ne hissediyorsa delege onu hissediyor. Delegeler Ankara’ya gelirken vatandaşla konuşarak gelecekler. Delegeler, Ankara’ya gelirken İzmir delegesi İzmir’in nabzını tutarak gelecek. Bu seçim, delegelerimizce birisinden talimat alınarak karar verebileceği bir seçim değil. Bu delegelerimizin hepsi CHP’li ve CHP’nin delegesi. Cumhuriyet'in yüzüncü yılında hangi durumda olduğumuzu ve bizi bu durumdan neyin çıkarabileceğini görüyor ve biliyor. Buna göre karar verecekler. Umudum delegenin vicdanıdır. Umudum delegemizin yüksek parti ahlakıdır. Umudum delegemizin sahadaki değişime olan inanç ve ihtiyacı görmesi onun gereğini yapacağına olan inancımdır. Bunun dışında herhangi bir şey yok.
“Çarşaf liste Cumhurbaşkanlığı sistemi gibi yanlış, Genel Başkan seçimini üyelerimiz yapmalı”
VOA: Tutum belgeniz itibariyle tüzük değişikliğiyle nasıl bir CHP görmek istiyorsunuz?
Özgür Özel: Şüphesiz daha demokratik bir CHP görmek istiyoruz. Şüphesiz CHP’nin bundan sonraki süreçte ön seçimden taviz vermemesi gerekiyor. Ön seçim olmasa bugün CHP’de aktif bilinen figürlerden birçoğu olmaz. Özgür Özel bugün olmazdı. 2015 yılında ben Türkiye rekoru kırarak ön seçimde yeniden milletvekili adayı oldum. CHP’nin çarşaf listeden taviz vermemesi lazım. Örneğin İzmir çarşaf liste geleneği olan bir il iken biraz önce salondaki tartışmaların sebebi bir blok liste arayışı. Yüzde 50+1 al. İzmir’i bir oy farkla aldı diye, kim alırsa alsın, tüm İzmir’in Ankara’da tek listeden seçilmiş temsiliyeti yanlıştır. Değişimciler de olsa yanlıştır. Genel Merkez’in arkasında duracağını söyleyen arkadaşlar da alsa yanlıştır. Doğrusu çarşaf listedir. Delegenin oy oranının nispi temsile göre, yani gerçek yöne göre yüzde altmışa kırksa delegenin de altmışa kırk oluşması ve İzmir'in o şekilde temsil edilmesi için. Bunlar son derece önemli. Bizim önem verdiğimiz bir diğer mevzu da CHP Genel Başkanı’nın delegeler tarafından değil bütün üyeler tarafından seçilmesidir. CHP’nin bir buçuk milyona yakın üyesi var ve bu üyeler Türkiye’de son derece bilinçli, partilerini bilen, demokrasi bilincine ermiş, son derece aydın, son derece yetkin insanlar.. Biz neden üyeden korkalım? Neden delege tartışmaları olsun, başka tartışmaları olsun biz üyemize, bu seçimleri açalım. Biz bunu teklif ediyoruz. Önümüzdeki günlerde resmen de teklif edeceğiz. Bu ilk kurultaydan daha Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na şu öneride bulunacağız: Gelin biz bu seçimden başlayarak, bütün CHP üyelerinin oy kullanacağı bir eğilim yoklamasıyla genel başkan adayını belirleyelim. Evet, siyasi partiler kanuna göre aykırı ama delegelerimiz on beş gün sonra kurultayda bütün üyelerimizin kanaatini resmi siyasi otoriteye bildirirler. Kurultay seçimine tek aday olarak gireriz ve bizim genel başkanımız budur deriz. Hep birlikte alkışlarız. Biz CHP’nin bütün üyelerinin CHP Genel Başkanı’na karar vermesinin de son derece önemli olduğunu düşünüyoruz.