Uzmanlar Türkiye ve Suriye Arasında Sıcak Çatışma İhtimalini Değerlendirdi

Your browser doesn’t support HTML5

Suriye rejimine bağlı güçlerin Afrin’e girmeye başladığı iddiası, Türkiye ve Suriye’nin karşı karşıya g­­elme ihtimalini akıllara getiriyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir aydır askeri operasyona devam ettiği Afrin bölgesinde yaşanan son gelişmeleri uzmanlar Amerika’nın Sesi’ne yorumladı.

Siyaset Bilimci ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Barış Doster, Suriye’yle iletişimin kurulması ve işbirliği kanallarının önünün açılmasının, PYD’nin etkisiz hale getirilmesi anlamında Türkiye’nin lehine bir gelişme olacağını belirtti. “Türkiye Zeytin Dalı Harekatı’nı tamamen haklı, meşru ve doğru gerekçelere dayandırıyor ve kendi güvenliğini temellendiriyor” ifadesini kullanan Doster, Suriye tarafından da “Afrin Suriye toprağı, kendi toprakları üzerinde egemen bir devlet olarak tasarruf hakkı var” açıklamalarının yapıldığına dikkat çekiyor.

Doç. Dr. Barış Doster, “Eğer her iki ülke de şu ana kadar yapılan hatalardan gerekli dersi çıkarır, bir özeleştiri yapar ve biraraya gelirlerse hem Türkiye açısından hem de Suriye açısından PKK, PYD ve YPG terör örgütünün etkisiz hale getirilmesi bağlamında iş birliği kanallarının önü açılır” dedi. Siyaset Bilimci ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Doster, hem Türkiye’nin hem de Suriye’nin bu tutumu sergilememesi ve işbirliğinden uzak durması halinde umduklarını bulamayacaklarını vurguladı.

Suriye ve Türk Silahlı Kuvvetleri arasında sıcak çatışma ihtimali görmediğini belirten Doster, bu düşüncesini iki nedene dayandırdı: “Hem her iki ülkenin kendi devlet aklı, öncelikleri, tehdit algıları, beklentileri, hedefleri, menfaatleri hem de Rusya’nın işin içinde olması, Suriye ve Türkiye arasında sıcak bir çatışmayı kesinlikle engeller.”

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’ın tek başına böyle bir adım atamayacağına dikkat çeken Doç. Dr. Barış Doster, bu kararda Rusya’nın ve İran’ın bir müdahalesinin bulunduğunu ifade etti. Doster, “Türkiye ve Rusya liderleri arasındaki telefon trafiği dikkate alındığında, bu durumun Rusya tarafından Türkiye’ye bildirildiği kaçınılmaz bir gerçeklik olarak önümüzde duruyor” ifadesini kullandı.

Doç. Dr. Barış Doster, “Suriye’de YPG’nin Amerika’nın ifadesiyle ‘kara gücü’ olarak konumlandırdığı” dikkate alındığında, Türkiye’nin bu aşamadan sonra şu adımları atması gerektiğini kaydetti: “Türkiye, bir an evvel Suriye, Rusya, İran ve Irak ile teması, işbirliğini ve iletişimi sıklaştırıp ülkelerin bağımsızlığı, egemenliği ve siyasal birliği ortak paydasında bir işbirliğinin, bir ittifakın önünü açmalıdır.”

Sokullu: “YPG’yi de kendi içinde bölmek Amerika’nın stratejisi olarak görülebilir”

Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Ebru Canan Sokullu ise, Afrin’de yaşanan son gelişmeleri şu sözlerle değerlendirdi: “YPG, Amerika’nın müdahil olmaya başlamasından itibaren, Türkiye açısından Amerika destekli bir oluşum olarak kabul edildi fakat Afrin operasyonuyla birlikte hatta Fırat Kalkanı ve İdlib operasyonunu da hatırlayacak olursak aslında kuzeybatı Suriye’deki Kürt bölgelerinde daha ziyade Rusya ve rejim desteği aranıyormuş gibi bir görüntü var. Tabi bu aslında bir bakıma da anlaşılabilir çünkü operasyon başladığı sırada ABD yetkilileri açıkladı; ‘Biz Fırat’ın doğuşu ile ilgileniyoruz, dolayısıyla Afrin Kürtleri değil, Afrin YPG’si değil bizim muhatabımız, Fırat ve Cezire…’ olarak tanımladılar. Burada Afrin’deki YPG liderlerinin açıklamalarını takip ettiğinizde, bir hayal kırıklığı ya da Rusya’dan daha fazla medet uman ya da Rusya’ya daha fazla güven duyan açıklamalar olduğunu görebilirsiniz. Tabi bu da oldukça açıklanabilir bir durum. Afrin’deki YPG’liler Amerika’dan istedikleri, bekledikleri desteği göremediler çünkü büyük bir ihtimalle Fırat Kalkanı sonrası Amerika da Türkiye’yi bu kadar bölgeden uzaklaştırmaktansa en azından YPG’yi de kendi içerisinde bölmek ve ona göre yönetmek Amerika’nın stratejisi olarak görülebilir. Bu da Rusya’nın dolayısıyla Esat rejiminin işine gelen bir şey.”

“Çok güçlenen bir PYD’nin bölgedeki gücünü artırmasının gerek cihatçı terörün bölgede devam etmesi, gerekse de PYD’nin kendi bağımsızlığını kazanabilmesi, aslında Rusya’nın karşısında bölgede ABD’nin kalıcılığı anlamına gelecek” ifadesini kullanan Sokullu, Rusya açısından İŞİD’in yokedilip ABD’nin bölgede kalabilmesi için gerekli olan meşru zeminin ortadan kaldırılması gerektiğini belirtti. Önemli bir diğer konunun da “Kürtlerin bölünüp yönetilmesi” olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Ebru Canan Sokullu, o yüzden Afrin operasyonu sırasında Rusya tarafından üstü kapalı olarak YPG’ye verilen desteğin bu açıdan önemli olduğunu belirtti.