VR Teknolojisinde Türk İmzası

Bu yıl bankasının WorkUp programını başarıyla tamamladıktan sonra Turkish Station programına seçilen, Tolga Özuygur, Emir Arkman, Cem Uzunoğlu ve Berkay Yavuz'un yarattığı mimarı sanal gerçeklilik (VR) programı Overstruct, South by Southwest (SXSW)’in en ilgi çeken projelerinden birisi oldu.

SXSW'ın Trade Show alanında, yani yeni teknolojilerin tanıtıldığı fuar alanında ilk kez yer alan, Türkiye’den getirilen 6 start-up’tan birisi olan Overstruct’in hikayesi çok ilginç. Babası mimar olan Özuygur, Overstruct’a babasını düşünerek başlamış.

Son yıllarda VR teknolojisinin girmediği alan yok, ama Özuygur’a göre bazı alanlar, hele mimarı konusunda VR teknolojisi giderek daha büyük önem kazanacak.

“Mimarı alanda kullanımı gerçekten çok mantıklı çünkü daha tasarım aşamasındaki bir projeyi daha inşa etmeden içinde gezmenize olanak sağlıyor. Bu hem hataları minimuma indiriyor hem de masrafları azaltarak tasarım sürecini hızlandırıyor,” diyor Özuygur. VR kullanımının yaygın olduğu oyun ve eğlence sektörü dışında son yıllarda psikolojik terapiler için de VR kullanımın yaygınlaştığını da belirtiyor:

“Örneğin yükseklik fobisi olan bir insanı hiçbir tehlikeye sokmadan korkusu ile yüzleşmesini sağlamak artık mümkün, bu alanda yakın zamanda daha da yaygın olarak VR teknolojilerinin kullanılacağını düşünüyoruz.”

Türkiye’deki start-up kültürü ile ilgili olarak Özuygur ekosistemin daha yeni oturduğunu söylüyor. “Diğer ülkelere göre biraz geç kaldık açıkçası, bu nedenle henüz diğer ülkelerle yarışacak durumda olmadığımız ortada. Pek çok yeni nesil teknoloji geliştiren start-up yurtdışına gitmek zorunda kalıyor. Bunun başlıca nedeni devlet destekli programların henüz yeterli olmaması, örneğin Avrupa’da ve Amerika’da çoğu yerde start-up’lara yardımcı olan programlar ve vergi indirimleri mevcut. Bunların bazıları Türkiye'de de mevcut olmasına rağmen örneğin sizden genelde şehrin dışında olan Teknokentlere yerleşmenizi istiyorlar ve bu Teknokentlerin çoğunda yer yok. Haliyle pek çok start-up başlangıç aşamasındaki vergi ve benzeri yüklerle başa çıkamayarak ürünlerini piyasaya çıkaramadan kaybolup gidiyor. Zamanla bu koşulların start up'lara daha uygun bir hale geleceğini umuyoruz.”

Türkiye’deki yatırımcı profilinin de risk almaktan kaçındığını belirten Özuygur, bu nedenle yatırım alarak büyümeyi başaran start-upların “yurtdışında çalıştığı kanıtlanmış uygulamaların Türkiye'ye adapte edilmiş yani yerlileştirilmiş versiyonlarından oluştuğunun” altını çiziyor.

“Yeni nesil ve ar-ge gerektiren girişimler için ise erken aşama yatırım olanakları oldukça sınırlı, haliyle ülkemizden yeni teknoloji çıkma ihtimali oldukça düşüyor. Problemi netleştirmek için biraz aşırı bir örnek vermek istiyorum: Mars'a gitmek için gereken bir roketi geliştirmek için yatırım aradığınızı varsayalım, yatırımcıların cevabı "Sen bir roketi yap, Mars'a gittiğini görelim sonra yatırım yaparız" oluyor. Bu koşullar altında roketi inşa etmeniz gerçekten çok zor.

SXSW’te önemli toplantılar gerçekleştiren Overstruct ekibi burada VR teknolojisin devlerinden Oculus ve birbirinden önemli şirketlerle görüşme şansına sahip olmuş. SXSW’ın bu bakımdan çok iyi bir konferans olduğunu düşünüyor Özuygur ama bu avantajlara rağmen konferansın beğenmedikleri yanları olduğunu da söylüyor:

“Her yerde yeni teknolojileri birinci elden deneyimlemek çok eğlenceliydi. Firefly şirketinin roket motorunun testini bile yaptılar etkinlik dahilinde. Ama her yerde sıra var. Sokaklarca uzayan sıralar var. Popüler bir etkinliğe girmek istiyorsanız birkaç saat önce kapının önüne gidip beklemeye başlamanız lazım. Bir sırada 3 saat bekleyip daha çok dayanamayıp çıktım mesela. Otellerde aylar önceden yer bitiyor, fuar merkezine yakın bir oteliniz yoksa gün içindeki sonu gelmeyen koşturmaca esnasında dinlenmeniz çok zor oluyor. Bu yüzden önerim eğer gidecekseniz otel rezervasyonunu çok önceden gerçekleştirmeniz.”

Ozuygur’a göre Overstruct’un SXSW’de kurdukları bağlar şirketi önümüzdeki dönemde dünyaya lanse edecek:

“Trade Show alanında mimarı VR üzerine çalışan başka şirketler vardı. Şu an bu alandaki tüm şirketler süreci otomatikleştirmeye çalışıyor, bu yüzden bizim bu sonuca ulaştığımızı gördüklerinde ilk olarak bizi rakipleri olarak algıladılar ama daha sonra ürünümüzü kendileri gibi şirketlere lisanslayacağımızı açıkladığımızda beraber nasıl çalışabileceğimizi konuşmaya başladık ve su anda da görüşmelerimiz devam ediyor. Yani kısaca evet, SXSW sayesinde pek çok müşteri bulduk” diyor Özuygur.