Yaşlanan Nüfus Ekonomiyi Ne Kadar Etkiliyor?

Yaşlanan Nüfus Ekonomiyi Ne Kadar Etkiliyor?

Dünyanın önde gelen ekonomileri şu sıralarda zor bir dönemden geçiyor. Bu ülkelerde bir yandan bütçe sıkıntıları yaşanıyor bir yandan da nüfus giderek yaşlanıyor.



1988 yılında Japonya dünyanın en büyük 10 şirketinin 8’ine sahipti. Bugünse en büyük 20 şirket listesinde bir tane bile Japon şirketi yok. 2050 yılına kadar Japon nüfusunun %44’ü 60 yaşın üzerinde olacak. Japonya şimdiden dünyanın en yaşlı toplumuna sahip. Brookings Enstitüsü’nden Barry Bosworth işgücünün azalması, emeklilerinse çoğalması nedeniyle Japonya’nın sıkıntılarının artacağını söylüyor: “Japonya Amerika gibi. Emekli maaşları oldukça düşük. Ancak sağlık sistemlerinin ucuz olması da Avrupa’ya benziyor. Bunun özel sektöre etkileri çok büyük. İşgücü giderek azalıyor. Çalışanların sayısı giderek düşüyor. Bu nedenle ekonomi çok büyümüyor.”

Japonya’nın gayrisafi milli hasılasının, reel olarak 1990’dan beri büyümediği, ancak borcunun gayrisafi milli hasılanın iki katı olduğu görülüyor.

Avrupa’da da doğum oranı giderek düşüyor ve Avrupalılar artık daha uzun yaşıyor. Uluslararası Para Fonu 2050 yılında Avrupa’da emeklilerin sayısının çalışanlara oranla ikiye katlanacağını tahmin ediyor.

14 trilyon dolar borcu olan Amerika’da da nüfus giderek yaşlanıyor. 2030 yılında 65 yaş ve üzerindekiler ülke nüfusunun neredeyse %20’sini oluşturacak. Ekonomik Politika ve Araştırmalar Merkezi’nden David Rosnick’e göre Amerika’daki sağlık sisteminin maliyeti son derece yüksek: “Sanayileşmiş ülkeler arasında sağlık hizmetlerinin en pahalı olduğu ülke Amerika. Maliyetlerin diğer sanayileşmiş ülkelere oranla daha hızlı artacağı tahmin ediliyor. Bu konuda önlem almazsak çok ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalacağız.”

Bosworth’a göre nüfusun yaşlanması ve borçların artmasının gelişmiş ekonomiler üzerindeki etkileri çok büyük oldu. Uzman Amerika, Japonya ve Avrupa Birliği ekonomilerinin gelecekte daha yavaş büyüyeceğini, Amerika’nın yüksek borç nedeniyle yaşlı nüfusuna destek olmakta zorlanacağını söylüyor: “Bütçe açığı sorununun yaşlanmaya bağlı olduğunu düşünüyorduk. Şimdiyse bu sorunu borç sorunuyla birleştirin. Gelecek yıllarda faiz oranları yükseldiğinde bu borçlar üzerindeki faizi de ödemek durumunda kalacağız. Ayrıca emeklilerin maaşlarını da çok daha yavaş büyümekte olan ekonomiyle ödemek zorunda olacağız.”

Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya’nın da nüfusu giderek yaşlanıyor. Avrupa Birliği’nin lokomotifi sayılan Almanya’da kalifiye işgücünün 10 yıl içinde 2 milyon azalması bekleniyor. Almanya 2000 yılında kapılarını diğer Avrupa ülkelerinden genç ve kalifiye elemanlara açtı, ancak bu olanağı az sayıda kişi kullandı.

Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin’de bile işgücü yaşlanıyor. Çin’de 1979 yılında yürürlüğe giren tek çocuk yasasının amacı artan nüfusu 300 milyon azaltmaktı. Bosworth bu politikanın işgücüne giren genç sayısını ciddi ölçüde azalttığını, bu nedenle Çin nüfusunun önümüzdeki on yıllarda hızla yaşlanacağını söylüyor: “Çin’de gençlerin sayısının çok az olması son derece ciddi bir sorun. Çinliler bu geçiş süreci hakkında oldukça kaygılı. Doğum oranını çok hızlı şekilde düşürdüler.”

Bosworth nüfusu yaşlanmakta olan bu ülkelerin ekonomilerinin gelecekteki görünümünün şimdiden belli olduğunu söylüyor: “Bugünün Japonya’sı aslında birçoğumuzun gelecekteki görüntüsü. Bu ekonomilerde insanlar geçmişe oranla çok daha uzun süre çalışmak zorunda olacak. Hepsini yeniden eğitmek zorunda olmayacağımız için biraz tasarruf edeceğiz. Ancak bu çalışanlar daha yaşlı olacakları için sağlık sorunlar daha fazla olacak. Bu da çalışan nüfusun sağlık masraflarını arttıracak.”

Japonya’da ayrıca işgücüne katılan kadınların sayısı da arttı. Erkeklerse daha uzun ve daha düşük seviyedeki pozisyonlarda çalışıyor ve gençlere yer açıyor. Yaşlıların evde daha uzun süre yaşamasıysa sağlık hizmetlerinin maliyetini düşürebilir.