WASHINGTON —
Genetiği değiştirilmiş mısırın farelerde tümöre neden olduğunu gösteren yeni bir araştırma, bilimadamlarının tepkisini çekti. Avrupalı yetkililer çalışmanın kötü yapıldığını ileri sürdü. Öte yandan California eyaletinde seçmenler, yapılacak referandumda, genetiği değiştirilmiş gıda ürünlerinin özel olarak etiketlendirilmesini öngören yasa tasarısına ‘evet’ ya da ‘hayır’ diyecek.
Görüntüler çok korkunç. İki yıl boyunca genetiği değiştirilmiş mısırla beslenen farelerda büyük tümörler oluşmuş. Çalışmanın yazarlarından Caen Üniversitesi’nden Gilles-Eric Seralini, mısır üzerindeki denetim ve kısıtlamaların yetersiz olduğunu söylüyor: “Genetiği değiştirilmiş gıdalar dikkatsiz incelemelerle, çok az ve yetersiz araştırmayla denetleniyor.”
Amerika’da süpermarket raflarında satılan gıdaların yüzde 80’i, genetiği değiştirilmiş ürünler içeriyor.
California’da bazıları, yeni araştırmaya dayanarak bu gıda ürünlerinin etiketlerinde genetiği değiştirilmiş madde içeriğinin yazılmasını istiyor.
Ancak birçok uzman araştırmanın hatalı olduğu görüşünde. California Üniversitesi’nden genetik uzmanı Alan McGughen, aynı zamanda Amerikan Ulusal Bilim Akademisi üyesi. Mchughen, “Araştırmacılar her şeyden önce tümör geliştirmeye yatkın fareler kullanmış. Çalışma bu nedenle daha en başından şüpheli," diyor.
Avrupa Gıda Güvenliği Dairesi’ne göre, Fransız uzmanlar yeterli sayıda denek kullanmadığı gibi analiz yöntemlerinin stardartları da düşük.
California Üniversitesi’nden toksikolog Alison van Eenennaam, araştırmacıların niyetini de sorguluyor.
Eenennaam, “Bilimi tüketicileri korkutmak için kullanmak bence kötü bir taktik,” şeklinde konuşuyor.
Genetik mühendisliği karşıtları bile araştırmanın hatalı olduğu görüşünde. Ancak Tüketiciler Birliği’nden Michael Hansen, uzun vadeli araştırmalar yapılmasından yana: “Raflarda yer almadan önce genetiği değiştirilmiş ürünlerin güvenlik denetimi yapılmalı. Amerika’da bu yapılmıyor.”
Amerika Gıda ve İlaç Dairesi şirketlerin sunduğu genetiği değiştirilmiş yeni ürünleri denetimden geçiriyor. Zehir testinde fareler 90 gün boyunca bu ürünlerle besleniyor.
California Üniversitesi’nden Alison Van Eenenaam, uluslararası standart olan 90 günden uzun araştırmaların da büyük sorunları ortaya çıkarmadığını söylüyor: ”90 günlük test sürecinde anlaşılamayacak bazı sorunların ek testlerle bulunacağını gösteren kanıt yok.”
California Üniversitesi uzmanı Alan McHughen, Amerika ve Avrupa’daki denetçilerin, Dünya Sağlık Örgütü ve Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin, raflarda yer alan genetiği değiştirilmiş ürünlerin geleneksel ürünlerden daha tehlikeli olmadığı sonucuna vardığını söylüyor: ”Yapılan araştırmalara bakarak evet, genetiği değiştirilmiş ürünler, piyasada satılan diğer gıda ürünleri kadar güvenlidir demek mümkün.”
Referandumda genetiği değiştirilmiş ürünlerin özel etiket gerektirip gerektirmediğine kadar verecek olan Californialı seçmenler, bu ürünlere olan kamu güveninin gerçek ölçütü olacak.
Görüntüler çok korkunç. İki yıl boyunca genetiği değiştirilmiş mısırla beslenen farelerda büyük tümörler oluşmuş. Çalışmanın yazarlarından Caen Üniversitesi’nden Gilles-Eric Seralini, mısır üzerindeki denetim ve kısıtlamaların yetersiz olduğunu söylüyor: “Genetiği değiştirilmiş gıdalar dikkatsiz incelemelerle, çok az ve yetersiz araştırmayla denetleniyor.”
Amerika’da süpermarket raflarında satılan gıdaların yüzde 80’i, genetiği değiştirilmiş ürünler içeriyor.
California’da bazıları, yeni araştırmaya dayanarak bu gıda ürünlerinin etiketlerinde genetiği değiştirilmiş madde içeriğinin yazılmasını istiyor.
Ancak birçok uzman araştırmanın hatalı olduğu görüşünde. California Üniversitesi’nden genetik uzmanı Alan McGughen, aynı zamanda Amerikan Ulusal Bilim Akademisi üyesi. Mchughen, “Araştırmacılar her şeyden önce tümör geliştirmeye yatkın fareler kullanmış. Çalışma bu nedenle daha en başından şüpheli," diyor.
Avrupa Gıda Güvenliği Dairesi’ne göre, Fransız uzmanlar yeterli sayıda denek kullanmadığı gibi analiz yöntemlerinin stardartları da düşük.
California Üniversitesi’nden toksikolog Alison van Eenennaam, araştırmacıların niyetini de sorguluyor.
Eenennaam, “Bilimi tüketicileri korkutmak için kullanmak bence kötü bir taktik,” şeklinde konuşuyor.
Genetik mühendisliği karşıtları bile araştırmanın hatalı olduğu görüşünde. Ancak Tüketiciler Birliği’nden Michael Hansen, uzun vadeli araştırmalar yapılmasından yana: “Raflarda yer almadan önce genetiği değiştirilmiş ürünlerin güvenlik denetimi yapılmalı. Amerika’da bu yapılmıyor.”
Amerika Gıda ve İlaç Dairesi şirketlerin sunduğu genetiği değiştirilmiş yeni ürünleri denetimden geçiriyor. Zehir testinde fareler 90 gün boyunca bu ürünlerle besleniyor.
California Üniversitesi’nden Alison Van Eenenaam, uluslararası standart olan 90 günden uzun araştırmaların da büyük sorunları ortaya çıkarmadığını söylüyor: ”90 günlük test sürecinde anlaşılamayacak bazı sorunların ek testlerle bulunacağını gösteren kanıt yok.”
California Üniversitesi uzmanı Alan McHughen, Amerika ve Avrupa’daki denetçilerin, Dünya Sağlık Örgütü ve Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin, raflarda yer alan genetiği değiştirilmiş ürünlerin geleneksel ürünlerden daha tehlikeli olmadığı sonucuna vardığını söylüyor: ”Yapılan araştırmalara bakarak evet, genetiği değiştirilmiş ürünler, piyasada satılan diğer gıda ürünleri kadar güvenlidir demek mümkün.”
Referandumda genetiği değiştirilmiş ürünlerin özel etiket gerektirip gerektirmediğine kadar verecek olan Californialı seçmenler, bu ürünlere olan kamu güveninin gerçek ölçütü olacak.