9 Aralık 2017 tarihinde Irak Başbakanı Haydar El-Abadi, televizyondan yaptığı konuşmasında, Irak’ın IŞİD’i mağlup ettiğini ve Irak topraklarının IŞİD’ten geri alma sürecinin sonuna geldiğini ilan etmişti.
Bu açıklamanın ardından birçok kişi IŞİD’in tamamen ortadan kaldırılmış olduğunu düşündü ama ülkeden gelen son haberler örgütün Irak’ın bazı bölgelerinde hala aktif olduğunu ortaya koyuyor. IŞİD, Irak’ta önemli isimlere karşı suikastler düzenliyor, Irak kuvvetlerine bombalı saldırılar yapıyor ve sivilleri kaçırıyor.
Güvenlik güçlerinin Salı günü yaptığı açıklamada, IŞİD militanlarının Irak ordusu üniformaları giyerek Musul’un 20 kilometre güneyindeki El-Amrini köyüne girdiklerini ve köyün muhtarı Şeyh Ragıp Abid El Hadi El Bedrani’yi öldürdüklerini açıkladı. Suikastın ardından Şeyh Ragıp’ın adamları, Irak ordusunun devriye görevini yapmadığı ve IŞİD militanlarının Ninova bölgesinde serbestçe hareket edebildiklerini öne sürerek, protesto gösterisi düzenledi.
Sünni aşiretin sözcüsü Ahmed Hazm El Badrani, IŞİD militanlarının saldırdığı sırada muhtarın evinde uykuda olduğunu söyledi.
El Badrani, “Onu evinin yatak odasına girip aldılar, öldürmeden önce evinin dışına çıkarıp 100 metre uzağa götürdüler” dedi.
Sünni aşiret gücü
Geçen yıl Musul’un IŞİD’ten geri alınması sırasında El Badrani aşireti, yaklaşık 600 adamıyla, IŞİD’e karşı savaşan Sünni Aşiret Seferberlik Güçleri’ne katılmıştı. Irak hükümeti daha sonra bu gücü dağıttı.
Sözcü, Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada, “Bizler Ninova bölgesindeki kuvvetlerimizi son dönemdeki sızmalara karşı aktif tutuyorduk. Hükümetten eğer kendileri durumla başa çıkamayacaklarsa bizleri silahlandırmalarını istemiştik” dedi.
El Badrani’nin öldürülmesi rastgele bir saldırı değildi. Muhtar ve aşiret reisi olan El Badrani aylardır IŞİD militanlarının hedefindeydi.
Washington Enstitüsü uzmanlarından Michael Knights Amerika’nın Sesi’ne, yaptığı araştırma sonuçlarıyla ilgili bilgiler aktardı. Knights’ın araştırmasına göre Ocak ayından bu yana her ay ortalama 8,4 muhtar ve aşiret reisi IŞİD militanları tarafından öldürülüyor.
Knights, “IŞİD militanları, Musul gibi büyük şehirlerin güvenlik güçleri ve kent halkı tarafından iyi korunduğunu ve halkın kolayca militanları ihbar edeceğini, buna karşılık köylerin kolay hedefler olduğunu biliyorlar” dedi.
Knights’a göre daha küçük gruplar kendilerini daha az korunaklı hissediyor ve bu yüzden de güvenlik güçleriyle işbirliği yapma konusunda fazla istekli olmuyorlar.
Knights, “Köylerde yaşayanlar, IŞİD militanlarının herhangi bir anda köylerine gelip, köyün önde gelenlerini öldürüp ellerini kollarını sallayarak gidebileceklerini biliyorlar” değerlendirmesini yapıyor.
Knights, yerel toplulukların güvenliğinin sağlanabilmesi için Irak hükümetinin bu uzak noktalardaki köyleri korumak için yerel güvenlik güçlerini takviye etmesi gerektiğini söylüyor.
IŞİD yeniden toparlanıyor
Iraklı yetkililer, IŞİD’in yeniden toparlanmaya çalıştığını, bazı bölgeleri yeniden ele geçirmesinin sürpriz olmayacağını, ancak güvenlik güçlerinin buna hazırlıklı olduğunu söylüyor.
Irak’ın yeni Başbakanı Adil Abdülmehdi, geçen ay düzenlediği basın toplantısında, Suriye’nin güneyindeki Deyrelzor bölgesinde, yüzlerce IŞİD militanının Irak’a geçmeye çalıştığını söyledi.
Abdülmehdi, “Irak güvenlik güçleri IŞİD militanlarının sınıra sızarak Irak’a geçmelerini önlemek için görevlerini yapıyorlar” dedi.
Irak hükümetinin elinde, ülkede ne kadar IŞİD militanı kaldığına dair kesin bir resmi rakam bulunmuyor. Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nin (CSIS) yayınladığı son rapora göre, Irak ve Suriye’de hala 20 ila 30 bin civarında IŞİD militanı olabilir. Bunların 10-15 bin kadarının Irak’ta olduğu sanılıyor.
“IŞİD ve Irak’ta Devam Etmekte Olan Aşırıcılık Tehdidi” başlıklı CSIS raporunda, ülkede 2017-2018 yılları arasında Irak hükümetine ait hedeflere saldırıların arttığına dikkat çekildi. Raporda IŞİD’in Irak’ta ayda ortalama 78 saldırı düzenlediği, bunun 2016 yılı rakamlarından yüksek, 2017’deki sayılardan düşük olduğu belirtiliyor.
Tartışmalı bölgeler
Raporu kaleme alan Maxwell Markusen, VOA’ya yaptığı değerlendirmede, IŞİD’in özellikle tartışmalı bölgelerdeki direnişinin devam ettiğini, 2017-2018 arasında Kerkük bölgesindeki saldırıların iki kattan fazla arttığını söyledi.
Kerkük, Ninova’nın bir kısmı, Selahaddin ve Diyala’dan oluşan geniş bir bölge, onlarca yıldır Irak merkezi hükümetiyle, Bölgesel Kürt Yönetimi arasında tartışma konusu olmayı sürdürüyor. Eylül 2017’de düzenlenen bağımsızlık referandumunun ardından Kürt Peşmerge güçleri bu bölgelerden çıkmaya zorlandı. Her iki taraf da ilişkilerin gerginleştiği anda IŞİD’e karşı ortak operasyonlara son verdi.
Markusen, “Irak güçlerinin tartışmalı bölgelerdeki hedeflere yönelik operasyon yeteneği bana göre, IŞİD’in faaliyetlerini bastırabilmenin en önemli silahı” dedi.
Markusen, “Şu an bölgede ne olduğuna bakarsanız, Irak hükümetinin IŞİD’i hedef alabilme kabiliyetinin son derece azaldığını ve çok sınırlı sayıda operasyon yapıldığını görürsünüz. Eğer bunu gerçekten bir şeye bağlamak gerekirse, gerekçe olarak Ekim 2017’den bu yana ortak devriyeler yapılmaması olduğunu söyleyebiliriz” değerlendirmesini yaptı.
Markusen’e göre mezhep çatışmasını kendisine yeni üyeler kazandırmak için kullanan IŞİD’in yeniden güçlenmesinin çeşitli nedenleri var. İran’ın desteklediği Şii militanların Şii-Sünni çatışmalarını alevlendirmeleri, Irak hükümetinin, savaşta yıkıma uğramış bölgeleri yeniden inşa etmekte ağır davranması, ekonomik durgunluk ve rüşvet bu nedenler arasında yer alıyor.
Markusen, “Eğer Kerkük’teki siyasi sorunları çözmekte daha da gecikilirse, Ninova, Selahaddin ve Irak’taki diğer bölgelerin yeniden inşası daha da uzun sürerse sanırım herşey daha da kötüye gidecek” dedi.