İSTANBUL —
Türkiye yerel seçimler için sandık başına gidiyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın son aylarda yolsuzluk suçlamalarına hedef olması, yerel seçimleri bir nebze referandum haline getiriyor. Risklerin bu denli yüksek olmasından dolay bu, Türkiye tarihinin en önemli seçimlerinden biri olabilir.
Tüm siyasi parti liderleri, seçim öncesinde Türkiye’nin dört bir yanında mitingler düzenledi ve seçmenlerine hitap etti. Köşe yazarı Aslı Aydıntaşbaş bu seçimlerin Türkiye’de eşi benzeri olmadığını söylüyor. Aydıntaşbaş, bunun yerel seçimler gibi değil, Erdoğan için bir referandum gibi hissedildiği görüşünde. “Daha çok genel seçim havası var” diyen Aydıntaşbaş, yolsuzluk iddialarının seçimlerde belirleyici etkisi olacağını ve seçmenlerin Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iyi olup olmadığına karar vereceğini söylüyor.
Başbakan Erdoğan, Aralık ayından bu yana yolsuzluk suçlamalarıyla başı dertte. Ancak seçim kampanyası boyunca Türkiye’nin dört bir yanında düzenlediği mitinglerde yolsuzluk soruşturmalarının hükümeti hedef alan bir darbe olduğunu iddia eden Erdoğan, seçimlerde alacağı zaferin kendisini haklı çıkarmasını umuyor.
Seçimlere kısa bir zaman kala Türk yetkililer, hükümet aleyhinde çıkan son ses kayıtlarının duyulmasını önlemek amacıyla Twitter ve YouTube sitelerine erişimi kapattı.
Köşe yazarı Kadri Gürsel, Erdoğan’ın yerel seçimlerde kayıp yaşaması durumunda bunun kendi partisi içinde bir rahatsızlık yaratabileceğini düşünüyor. “[Erdoğan’ın] Partisi içinde her türlü baskıcı ve sınırlayıcı hareketin kabul gördüğünü sanmıyorum” diyen Gürsel, AKP’lilerin yerel seçim sonuçlarını beklediği görüşünde.
Son kamuoyu yoklamaları AK Parti’nin farklı bir şekilde önde gittiğini gösteriyor. Başbakan Erdoğan seçimlerde elde edeceği başarının eşiğini yüzde 38 olarak belirledi. Bu Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2009 yerel seçimlerinde elde ettiği oran. Ancak gözlemcilere göre asıl eşik, AK Parti’nin başarısının aynı zamanda 20 yıldır kontrol ettiği Ankara ve İstanbul gibi büyükşehir belediyelerinde alacağı sonuçlar. Kimi anketler, bu belediyelerdeki çekişmenin başa baş gittiğini gösteriyor.
İstanbul Kadir Has Üniversitesi siyaset bilimi hocalarından Soli Özel, hem önem olarak hem de toplumsal kutuplaşma açısından bu seçimlerin Türkiye’de demokrasi açısından önemli bir sınav olabileceğine işaret ediyor. “Doğduğumdan beri yerel seçimlerin her seçim kadar önemli olduğuna tanık oldum” diyen Özel, bazı partilerin gözlerden uzak durmasının, medya üzerindeki hükümet kontrolu ve benzer durumların seçimlerin adil geçeceği konusunda kuşkular doğurduğuna işaret ediyor. Ancak uzman, daha önce seçimlerde Türkiye’nin çok büyük sorunlar yaşamamasından dolayı 30 Mart seçimlerinin adil koşullarda geçmeyen ilk seçim olmamasını diliyor.
Radyo Televizyon Üst Kurulu tarafından yayınlanan son verilere göre, seçim kampanyası dönemince TRT, yayınlarının yüzde 89’unu Adalet ve Kalkınma Partisi’ne, yalnızca yüzde 11’ini üç büyük muhalefet partisine ayırmış.
Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Richard Howitt seçim kampanyasının adil geçip geçmediği konusundaki kaygıların Brüksel’e kadar ulaştığını söylüyor. “Önceden seçimlerin adil geçip geçmeyeceğini değerlendiremesek de, Avrupa Konseyi aracılığıyla seçimleri dikkatle izleyeceğiz” diyor. Howitt’e göre yerel seçimlerin sonuçları son derece ciddiye alınmalı.
Yalnızca muhalefet değil AK Partililer bile seçimlerin adil geçip geçmeyeceği konusunda şüpheli. Tüm siyasi partilerin yanı sıra sivil toplum kuruluşları da seçim merkezlerini denetlemek için on binlerce gönüllü topladı.
Ancak Carnegie Europe uzmanlarından Sinan Ülgen’e göre seçimler adil geçse ve AKP seçimlerden zaferle çıksa bile, hem yolsuzluk suçlamaları, hem de ülkede artan siyasi kutuplaşma, Başbakan için zorlu bir seçim galibiyeti getirebilir. Ülgen, meşruluğuna gelen zarardan dolayı Erdoğan’ın, seçimleri kazansa bile ülkeyi yönetmesinin zorlaşacağı kaygısı taşıdığını söylüyor.
Pazar günkü seçim sonuçları ne olursa olsun uzmanlar, bu sonuçların Türkiye’nin siyasi geleceğinde derin izler bırakacağı tahmininde bulunuyor.
Tüm siyasi parti liderleri, seçim öncesinde Türkiye’nin dört bir yanında mitingler düzenledi ve seçmenlerine hitap etti. Köşe yazarı Aslı Aydıntaşbaş bu seçimlerin Türkiye’de eşi benzeri olmadığını söylüyor. Aydıntaşbaş, bunun yerel seçimler gibi değil, Erdoğan için bir referandum gibi hissedildiği görüşünde. “Daha çok genel seçim havası var” diyen Aydıntaşbaş, yolsuzluk iddialarının seçimlerde belirleyici etkisi olacağını ve seçmenlerin Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iyi olup olmadığına karar vereceğini söylüyor.
Başbakan Erdoğan, Aralık ayından bu yana yolsuzluk suçlamalarıyla başı dertte. Ancak seçim kampanyası boyunca Türkiye’nin dört bir yanında düzenlediği mitinglerde yolsuzluk soruşturmalarının hükümeti hedef alan bir darbe olduğunu iddia eden Erdoğan, seçimlerde alacağı zaferin kendisini haklı çıkarmasını umuyor.
Seçimlere kısa bir zaman kala Türk yetkililer, hükümet aleyhinde çıkan son ses kayıtlarının duyulmasını önlemek amacıyla Twitter ve YouTube sitelerine erişimi kapattı.
Köşe yazarı Kadri Gürsel, Erdoğan’ın yerel seçimlerde kayıp yaşaması durumunda bunun kendi partisi içinde bir rahatsızlık yaratabileceğini düşünüyor. “[Erdoğan’ın] Partisi içinde her türlü baskıcı ve sınırlayıcı hareketin kabul gördüğünü sanmıyorum” diyen Gürsel, AKP’lilerin yerel seçim sonuçlarını beklediği görüşünde.
Son kamuoyu yoklamaları AK Parti’nin farklı bir şekilde önde gittiğini gösteriyor. Başbakan Erdoğan seçimlerde elde edeceği başarının eşiğini yüzde 38 olarak belirledi. Bu Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2009 yerel seçimlerinde elde ettiği oran. Ancak gözlemcilere göre asıl eşik, AK Parti’nin başarısının aynı zamanda 20 yıldır kontrol ettiği Ankara ve İstanbul gibi büyükşehir belediyelerinde alacağı sonuçlar. Kimi anketler, bu belediyelerdeki çekişmenin başa baş gittiğini gösteriyor.
İstanbul Kadir Has Üniversitesi siyaset bilimi hocalarından Soli Özel, hem önem olarak hem de toplumsal kutuplaşma açısından bu seçimlerin Türkiye’de demokrasi açısından önemli bir sınav olabileceğine işaret ediyor. “Doğduğumdan beri yerel seçimlerin her seçim kadar önemli olduğuna tanık oldum” diyen Özel, bazı partilerin gözlerden uzak durmasının, medya üzerindeki hükümet kontrolu ve benzer durumların seçimlerin adil geçeceği konusunda kuşkular doğurduğuna işaret ediyor. Ancak uzman, daha önce seçimlerde Türkiye’nin çok büyük sorunlar yaşamamasından dolayı 30 Mart seçimlerinin adil koşullarda geçmeyen ilk seçim olmamasını diliyor.
Radyo Televizyon Üst Kurulu tarafından yayınlanan son verilere göre, seçim kampanyası dönemince TRT, yayınlarının yüzde 89’unu Adalet ve Kalkınma Partisi’ne, yalnızca yüzde 11’ini üç büyük muhalefet partisine ayırmış.
Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Richard Howitt seçim kampanyasının adil geçip geçmediği konusundaki kaygıların Brüksel’e kadar ulaştığını söylüyor. “Önceden seçimlerin adil geçip geçmeyeceğini değerlendiremesek de, Avrupa Konseyi aracılığıyla seçimleri dikkatle izleyeceğiz” diyor. Howitt’e göre yerel seçimlerin sonuçları son derece ciddiye alınmalı.
Yalnızca muhalefet değil AK Partililer bile seçimlerin adil geçip geçmeyeceği konusunda şüpheli. Tüm siyasi partilerin yanı sıra sivil toplum kuruluşları da seçim merkezlerini denetlemek için on binlerce gönüllü topladı.
Ancak Carnegie Europe uzmanlarından Sinan Ülgen’e göre seçimler adil geçse ve AKP seçimlerden zaferle çıksa bile, hem yolsuzluk suçlamaları, hem de ülkede artan siyasi kutuplaşma, Başbakan için zorlu bir seçim galibiyeti getirebilir. Ülgen, meşruluğuna gelen zarardan dolayı Erdoğan’ın, seçimleri kazansa bile ülkeyi yönetmesinin zorlaşacağı kaygısı taşıdığını söylüyor.
Pazar günkü seçim sonuçları ne olursa olsun uzmanlar, bu sonuçların Türkiye’nin siyasi geleceğinde derin izler bırakacağı tahmininde bulunuyor.