Merkezi İstanbul’daki Global Source Partners adlı araştırma şirketinde görevli siyasi uzman Atilla Yeşilada’ya göre, hükümetin aldığı önlemler, yolsuzluğu ortadan kaldırmak yerine sadece bundan yarar sağlayanları değiştirdi
İSTANBUL —
Türkiye son 10 yılda Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde benzersiz bir büyüme yaşayarak ekonomisini üçe katladı. Ama ülkede yolsuzluk olayları devam ediyor.
2011’de Ernst and Young uluslararası muhasebecilik şirketi tarafından düzenlenen yıllık Avrupa Yolsuzluk Araştırması’nda görüşü sorulan Türkler’in yüzde 77’si rüşvet ve yolsuzluğu olağan saydıklarını söyledi.
Tasdikli Yolsuzluk Araştırmacıları Birliği bu yıl kuruluşlarda rastlanan yolsuzluk oranının dünya ortalamasını yüzde 7 olarak saptarken bu oran Türkiye’de yüzde 15’e çıktı. Merkezi İstanbul’daki Global Source Partners adlı araştırma şirketinde görevli siyasi uzman Atilla Yeşilada, sadece yerli değil uluslararası yatırımcıların da yolsuzluk tehditiyle karşılaştığını söylüyor:
“Türkiye’deki yabancı şirketlerin yarıdan fazlası bürokrasi, kırtasiyecilik, yolsuzluk, rüşvet ve nüfuz ticareti gibi iş hayatını gerçekten saptıran olaylardan şikayet ediyor. AK Parti sorunu azaltmak için olağanüstü çaba harcadı ama sorun durmuyor.”
AK Parti kendisini özel sektör yanlısı olarak görüyor ve yolsuzluğun kökünü kazımakta kararlı olduğunu söylüyor. Bu yılbaşında Birleşmiş Milletler yolsuzlukla mücadele alanında Türkiye’ye kamu hizmeti ödülü verdi. Polis, yerel belediyelere rüşvetle mücadele operasyonları düzenledi. Ancak hükümeti eleştirenler, baskınların sadece muhalefet partilerinin kontrolündeki belediyelere yönelik olduğunu söylüyor.
Atilla Yeşilada, hükümetin aldığı önlemlerin, yolsuzluğu ortadan kaldırmak yerine sadece bundan yarar sağlayanları değiştirdiğini vurguluyor. Yeşilada’ya göre esas sorun Türkiye’de hükümet şeklinin merkezi olması.
“Bence devlet ve bürokratların elinde ruhsat dağıtma yetkisi oldukça, kimin neye sahip olacağı ve kimin ekonomiyi yöneteceği konusunda nihai kararı onlar verdikçe bu durum değişmeyecektir.”
Daha önceki hükümetin Dünya Bankası ile işbirliği yaparak sunduğu reformlar çerçevesinde yolsuzlukları soruşturacak bir dizi bağımsız denetleyici kuruluş oluşturuldu. Ancak 2010 yılında hükümet bu denetleyicileri devletin kontrolu altına aldı. Adalet ve Kalkınma Partisi, kendisine yönelik eleştirileri reddediyor, 10 yıllık iktidarı sırasında Türkiye’nin görülmemiş bir ekonomik başarı sağladığına dikkati çekiyor.
2011’de Ernst and Young uluslararası muhasebecilik şirketi tarafından düzenlenen yıllık Avrupa Yolsuzluk Araştırması’nda görüşü sorulan Türkler’in yüzde 77’si rüşvet ve yolsuzluğu olağan saydıklarını söyledi.
Tasdikli Yolsuzluk Araştırmacıları Birliği bu yıl kuruluşlarda rastlanan yolsuzluk oranının dünya ortalamasını yüzde 7 olarak saptarken bu oran Türkiye’de yüzde 15’e çıktı. Merkezi İstanbul’daki Global Source Partners adlı araştırma şirketinde görevli siyasi uzman Atilla Yeşilada, sadece yerli değil uluslararası yatırımcıların da yolsuzluk tehditiyle karşılaştığını söylüyor:
“Türkiye’deki yabancı şirketlerin yarıdan fazlası bürokrasi, kırtasiyecilik, yolsuzluk, rüşvet ve nüfuz ticareti gibi iş hayatını gerçekten saptıran olaylardan şikayet ediyor. AK Parti sorunu azaltmak için olağanüstü çaba harcadı ama sorun durmuyor.”
AK Parti kendisini özel sektör yanlısı olarak görüyor ve yolsuzluğun kökünü kazımakta kararlı olduğunu söylüyor. Bu yılbaşında Birleşmiş Milletler yolsuzlukla mücadele alanında Türkiye’ye kamu hizmeti ödülü verdi. Polis, yerel belediyelere rüşvetle mücadele operasyonları düzenledi. Ancak hükümeti eleştirenler, baskınların sadece muhalefet partilerinin kontrolündeki belediyelere yönelik olduğunu söylüyor.
Atilla Yeşilada, hükümetin aldığı önlemlerin, yolsuzluğu ortadan kaldırmak yerine sadece bundan yarar sağlayanları değiştirdiğini vurguluyor. Yeşilada’ya göre esas sorun Türkiye’de hükümet şeklinin merkezi olması.
“Bence devlet ve bürokratların elinde ruhsat dağıtma yetkisi oldukça, kimin neye sahip olacağı ve kimin ekonomiyi yöneteceği konusunda nihai kararı onlar verdikçe bu durum değişmeyecektir.”
Daha önceki hükümetin Dünya Bankası ile işbirliği yaparak sunduğu reformlar çerçevesinde yolsuzlukları soruşturacak bir dizi bağımsız denetleyici kuruluş oluşturuldu. Ancak 2010 yılında hükümet bu denetleyicileri devletin kontrolu altına aldı. Adalet ve Kalkınma Partisi, kendisine yönelik eleştirileri reddediyor, 10 yıllık iktidarı sırasında Türkiye’nin görülmemiş bir ekonomik başarı sağladığına dikkati çekiyor.