Siirt denince fıstık ve büryanla birlikte akla gelen ürünlerden biri de tiftik battaniyesi. Yüzlerce yıldır dokunan battaniye tiftik keçisinden elde edilen yünle dokunuyor. En önemli özelliği sadece tiftik keçinin tüyünden ve elle üretilmesi.
Siyah, beyaz, deve tüyü gibi renklerden oluşan battaniyenin dokunması, verilen motife göre, 1 ile 4 gün arasında devam ediyor. Dokunan battaniye, bundan sonra, tarakla taranıp tüylendirilerek, yıkanma ve kurulama işlemine götürülüyor. Bu da tamamlandıktan sonra satışa sunuluyor. Üreticilere göre doğru kullanılması halinde Siirt battaniyesi en az 30 ve en fazla 50 yıl dayanma özelliği bulunuyor.
İlk başlarda tiftikle sadece battaniye üretilse de daha sonra seccade, duvar halısı, heybe gibi ürünler de üretilmeye başlandı.
Nesilden nesle geçerek günümüze kadar gelen battaniye üretimi, artık son dönemlerini yaşıyor.
“Dört çocuğum var kimse bu işle uğraşmıyor”
Battaniyecilik mesleğinin son temsilcilerinden biri de Yusuf İşçi. 65 yaşındaki İşçi, 15 yaşından beri bu işle uğraşıyor. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan İşçi, ailesinin 150 yıldan beri battaniye ürettiğini söyledi.
Köylerin boşalması ve hayvan sayısının azalmasının üretimi olumsuz etkilediğini savunan İşçi, “Eskiden belki 500 tane tezgâh vardı. Hepsi çalışıyorlardı, ürünlerin hepsi satılıyordu. Şimdi 35 tane tezgâh bile yoktur Siirt'e. Dünyaya Siirt'ten gidiyor. Bize sipariş verenlere gönderiyoruz tabii. Eskiden İstanbul kapalı çarşıya gönderiyorduk, orada satıyorlardı. Şimdi kalmadı. Şimdi bana deseler 50 tane battaniye gönder, yok ki göndereyim” dedi.
Üretimin kalmadığını vurgulayan İşçi kendi çocuklarının bile meslekle ilgilenmediğini ifade etti. İşçi, önceki yılları hüzünle hatırlatarak, “Bir kerede 300-400 battaniyeyi İstanbul'a gönderdiğimi hatırlarım. Şimdi bana deseler, buralarda bana 50 tane gönder, bulamam. Eskiden Avrupa’ya da gönderiyorduk. Birkaç tane usta kalmış, onlar da yaşlansalar çalışamazlar. Kimse kalmaz, biter yani. Birkaç sene sonra bitecek bu sanat. Çok zor bir sanattır. Yeni usta yetişmiyor. Benim dört çocuğum var. Hiçbirisi bunun ne olduğunu bilmiyor” diye konuştu.
Sektör can çekişiyor
Battaniye üreticilerinin üyesi olduğu Battaniyeciler, Konfeksiyoncular ve Tuhafiyeciler Odası Başkanı Emrullah Alakaşlı da battaniyelerin eskisi gibi ilgi görmediğini söyledi. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Alakaşlı, eskiden fuarlara katıldıklarını ve bunun tanıtıma büyük katkı sağladığını savundu.
Sektörün yavaş yavaş tükendiğini savunan Alakaşlı, “1970-80'lerde Siirt nüfusu tahmini 40 bin iken bizim 500 taneye yakın dokunma tezgahlarımız vardı. Şu anda belki nüfusu 300 bindir, tezgâh sayımız 35 ile 40 tanedir. Biz sürekli her gelen valiye, her gelen belediye başkanı ‘Lütfen bize yardımcı olun, bir pazar bulun’ dedik. Pazarlanması eksiktir, tanıtım eksiktir. Bir yabancı buraya geldiği zaman, bir subay, bir polis, bir öğretmen yabancı geldiği zaman giderken bir hediye alıp gidiyor. Bizim dışarıda tanıtma gücümüz yok. Fuarlara katılamıyoruz. Fuarlar çok güzel satışımız oluyordu. Fuarlar da ücretlidir. Üç gün dört gün fuara katılıyorsun. On bin lira sadece yer tahsisine veriyorsun. Bir de konaklama, içme, yol derken 20 bin lirayı buluyor. Orada kazandığımız birkaç kuruşu oraya veriyoruz. 80'li yıllarda İstanbul'da Kapalı Çarşı’da 4-5 tane dükkân sadece bu battaniye üzeri çalışıyordu. Türkiye'nin komşuları mesela İran, Suriye, Irak, Suudi Arabistan’a satıyorlardı. Mesela hac zamanında yetiştiremiyorduk. Her giden hacı onbeş yirmi tane battaniye götürürdü. Hem satıyordu hem yol parasını çıkarıyordu. Güzel satış vardı ama bitti şu an” diye konuştu.
Sadece kente gelenlere satış yapabildiklerini ifade eden Alakaşlı, bunu da yeterli olmadığını söyledi. Mevcut durumu “Yurtdışına satıştan tezgâhta satışa düşüş’ olarak niteleyen Alakaşlı, sektörün geleceğinden umutlu değil.
Yüzlerce yıllık mesleğin can çekiştiğini savunan Alakaşlı, şunları söyledi: “Bu böyle devam ederse on yıl sonra sanki bu meslek hiç olmamış olacak. O duruma gelecek. Bunları söylerken için yanıyor. Yani 300 yıllık bir meslek, Siirt’in dörtte üçünün uğraştığı bu meslek, bacasız bir fabrika yani. Bir bakıyorsun birden böyle tükenmiş bitmiş. İnsan hakikaten acıyor. Can çekişiyor şu anda. 30-40 tane tezgâhımız var onları da zor satıyoruz. Artık yeni çırak üretemiyoruz. Çünkü artık ekmek bırakmıyor.”
Alakaşlı, battaniyeciliğin kurtulması için uluslararası pazarların bulunmasının şart olduğunu dile getirdi. Sektörün battaniyeyle birlikte diğer tiftik ürünleri sayesinde ayakta kaldığını vurgulayan Alakaşlı, “Bizim büyüklerimiz, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız el atsalar, dışarıda pazar bulsalar, yardımcı olsalar, inanıyorum ki biraz canlılık olur. İnan ki bizim birkaç tane burada dikiş makinelerimiz var. Onlar olmasa şimdi çoktan bitmişti. Logodur, bayraktır, bu tür şeyler yapıyorlar. Az çok hediyelik oluyor. Onlar olmasa sadece battaniye olsa çoktan bitmişti” dedi.