Devlet Tiyatrolarında müdürlük, baş rejisörlük, yönetmen, oyuncu olarak farklı görevlerde bulunan, konservatuarlarda öğretim görevlisi olarak çok sayıda ünlü oyuncunun yetişmesinde payı bulunan Hakan Çimenser, yönettiği oyunların bir gün Broadway’de sergilenmesini çok istediğini söyledi. Çimenser, ABD’de yaşayan Türklerin ve Türk sivil toplum örgütlerinin istemesi, tanıtması halinde Türk tiyatro sanatının bir gün Broadway’de sahnelenebileceğine dikkat çekti.
Konservatuarda yetiştirdiği oyuncuların dizilerde rol alarak ünlü olduklarını, Türk dizilerinin pek çok farklı ülkede yayınlandığını, yetiştirdiği oyuncuların küresel çapta tanınmış olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Halen İstanbul Devlet Tiyatrolarında yönetmen olarak görev yapan Çimenser, şimdiye kadar çok sayıda tiyatro, sinema ve dizi filmlerinde yer aldı. Çimenser, tatil için bulunduğu New York’ta VOA Türkçe’ye tiyatro sanatıyla ilgili görüşlerini aktardı.
Türk oyunlarının, müzikallerinin neden şimdiye kadar Broadway’de sahne alamadığı, bundan sonra böyle bir şansın ortaya çıkma olasılığıyla ilgili soruyu Çimenser şöyle yanıtladı: "Şöyle düşünün ben konservatuarda bu mesleği öğrenirken, Shakespeare, Arthur Miller, Tennessee Williams, Brecht, Nazım Hikmet gibi dünyaya mal olmuş evrensel birçok yazarın oyunlarını oynamaya çalışarak onların yazdığı karakterleri yaşamaya çalışarak öğrendim. Zaten bir rolle bir karakteri canlandırırken başka insanların hayatlarını yaşamaya çalışır ve insan olma özelliklerini keşfedersiniz. Aslında dünyanın her yerinde bu mesleği yapan oyuncular, yönetmenler aynı şeydir. Benim Türk olmam Türkiye de yetişmiş bir yönetmen olmam, yaptığım işe yeni bir katkı ve bakış açısı sunar ama temel değişmez. Burada önemli olan iki taraflı bir farkındalık. Özetle örneğin burada yaşayan Türk gruplar bu konuda girişimlerde bulunabilirler. Bizim burada olmamız için tanıtım yapıp bize destek olabilirler’’ dedi.
"Umarım Amerika’da yaşayan Türkler ve sivil toplum örgütleri sanatımızı izlemek ve tanıtmak ister"
Çimenser, kafasında her zaman tasarlanmış evrensel projeler olduğunu belirterek, “Şu anda ilk tohumlarını attığımız çalışmaları yapıyoruz. Bir gün yönettiğim bir oyunun Broadway’de oynamasını çok isterim tabi ki. Hatta böyle bir duruma Amerikalı seyircilerin hangi duygularla karşılık vereceğini ve nasıl etkileneceğini de görmek isterim. Sonuç olarak tiyatro sanatı, bize bu işi öğretenlerin de çok sık söylediği gibi, insanı insana insanla anlatan bir sanattır. İnsanların hissettiklerini, duygularını ve günlük yaşamda söylemek isteyip söyleyemediklerini anlatır bize ve tıpkı müzik gibi tüm dünyada ve bu işi yapanlarda ortak bir dildir. İnsanların, kültürlerin birbirini tanımasının en güzel yollarından biridir. Umarım, Amerika’da yaşayan Türkler ve sivil toplum kuruluşları bu sanatı ve sanatçılarını daha çok izlemek ve tanıtmak ister’’ dedi.
Türk dizileri dünyanın ilgisini çekmeyi nasıl başardı?
Sanat dünyasında yetiştirdiği birçok oyuncunun Türk dizilerinde aldıkları rollerle uluslararası izleyicilerin karşısına çıktığını belirten Çimenser, Türk dizilerinin dünyada büyük ilgi duyulmasının ardında Türk insanının dizi tutkusu ve yıllardır çok fazla dizi film çeken sektörün tecrübesi olduğunu belirterek, “Türkiye ‘de insanlar dizileri seyretmeyi çok seviyor. Aileler, toplu halde sevdikleri dizileri seyrediyor olmaları ve o dizi üzerinden sosyal ilişkiler kuruyor olmaları bunun bir göstergesi. Komşular, arkadaşlar kendi aralarında bir gün önce seyrettikleri dizileri yorumlarlar. Bu ilgi ve sevginin sonucu olarak bol bol dizi çekilir. İkincisi, seçilen konuların belirli coğrafyalara hitap etmesi. Akdeniz, Güney Amerika, Rusya, Ortadoğu gibi. Tabi üçüncü olarak uzun zamandır deneyimlenen ve yönetmeninden yapılan çekimlere, oyunculardan set çalışanlarına kadar hem maddi hem de kapasite bakımından güçlenen bir dizi sektörü var. 1992 yılından beri çeşitli konservatuarlarda öğrenci yetiştiriyorum. Bir süre sonra onları ünlenmiş ve bazı diziler ve filmlerde oynuyor görüyorum. Bu da beni çok mutlu ediyor” dedi.
Türk dizileri neden ABD’de yok?
Türk dizilerinin dünyanın birçok ülkesinde olmasına rağmen ABD’de henüz ilgi görmemesinin nedenini bu çekimlerin belli coğrafyalarda yaşayanlar için hazırlanmasına bağlayan Çimenser,“Birincisi dediğim gibi belli konular ve hikayeler belli coğrafyalara daha çok hitap ediyor. Tabi bu durum kendi içinde de belli bir dezavantaj yaratıyor. Sıradan bir Amerikalı neyi merak eder ve seyreder. Bunu düşünmek lazım. Dünya coğrafyasında kültürel farklar ne kadar çok olursa olsun sonuçta evrensel bazı gerçekler ve doğrular dünya milletleri açısından değişmez. Belki yaptığımız dizilerin senaryolarını ona göre düşünmek bize avantaj sağlayabilir. İkinci faktörde rekabet iyi bir şeydir. Yeni bir nitelik üretecekse. Yoksa her yeni üretilen proje belli bir sınırı zorlamıyorsa o zaman nicelik ön plana çıkar ve bizim işimizde özensizlik başlar. Örneğin bir kanalda oynayan bir dizinin tıpatıp aynısının diğer kanallarda da aynı içerikle yapılması gibi. Bir bakarsınız Türkiye’deki tüm televizyon kanallarında aynı anda bir romantik komedi ya da bir mafya dizisi başlamış. Üçüncü olarak ABD’de sinema ve dizi sektörü çok gelişmiş bir sektör arkasında uzun bir tarih ve para var. Büyük bir coğrafya ve bizim ürettiğimiz bir işin Amerika’da tanınması ve izlenmesi için senaryosundan oyuncusuna prodüksiyonuna kadar iyi düşünülmesi bunun üzerine kafa yorulması ve çalışılması gerekir.’’
“Devlet Tiyatroları Türk tiyatrosunun amiral gemisidir”
Çimenser, Türk tiyatrosunun ülkedeki ve dünyadaki durumunu da değerlendirdi. “Sinema tiyatromuza göre uluslararası alanda biraz daha fazla görülüyor. Ama tabi ki bir tiyatro yönetmeni ve oyuncusu olarak bunun üstünde biraz durmalıyım. Ben 33 yıldır Devlet Tiyatrosu oyuncusu ve şu an da yönetmeniyim. Devlet Tiyatroları, Türk tiyatrosunun amiral gemisidir. Öyle tabir edilir. Tüm yurtta sahneleri tiyatroları ve oyuncuları olan, temeli 1945 yılında atılmış devasa bir kurumdur. Kültürel anlamda büyük bir işlevi yerine getirir. Bir Afife Tiyatro Ödülleri jüri üyesi olarak Türkiye ve bilhassa İstanbul çapında bütün özel ve ödenekli tiyatroların oyunlarını seyrediyorum. Geçtiğimiz sezon sadece İstanbul’da gösterime giren 286 oyun vardı. İstanbul’un her yerinde tiyatro yapan 200’ün üzerinde gruptan bahsediyorum. Ama tiyatro yapmak dünyada da bizde her zaman imkansızlıklarla boğuşmak ve bir heves işidir. Her daim desteğe ihtiyacı vardır. Ülkemizde de istenilen ölçüde olmasa da her yıl bu destek veriliyor. Sorun bence bu hevesi ve büyüklüğü tam olarak anlamamak ve buna dair tutarlı ve büyük düşünen bir kültür politikasının olmaması’’ dedi.