İki buçuk milyona yakın öğrencinin 15-16 Haziran tarihlerinde girdiği Yükseköğretime Geçiş Sınavları YKS sonuçları 17 Temmuz’da açıklandı. Barajı geçen öğrenciler için tercih zamanı başladı. Öğrenciler YKS’de girdikleri sınav türüne aldıkları puana göre 29 Temmuz saat 23.59’a kadar tercihlerini yapmak zorunda.
Ancak doğru tercihi yapmak hiç de kolay değil. Bir yanda öğrencilerin hayalleri, istedikleri üniversiteler ve bölümler var, diğer yanda alınan puanın bu hayallerle ne kadar uyumlu olabileceği endişesi. Yükseköğretim Kurulu YÖK’e hazırladığı tercih robotu gibi dijital kılavuzlar, çeşitli kurumların açtığı tercih danışmanlık merkezleri, eğitim koçları ve üniversitelerin tanıtım günleri öğrencilerin bu zor kararında yardımcı olmaya çalışıyor.
Üniversite Tercih Fuarı’na ilgi yoğun
Öğrenciler de hayatlarının bundan sonraki kısmına büyük ölçüde yön verecek bu tercihi yaparken ince eleyip sık dokuyor. Bu yüzden İzmir’de düzenlenen Üniversite Tercih Fuarı’na ilgi yoğun. Yaklaşık 60 üniversitenin stant açtığı fuarda, her üniversite kendini tanıtıyor. Stantlarda, o üniversitelerin öğrencileri de görev alıyor, böylece aday öğrencilerle anlaşmaları da kolaylaşıyor. Eğitim uzmanları verdikleri seminerlerle doğru bir tercih için nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini anlatıyor.
Fuarda Türkiye’deki üniversitelerin yanı sıra yurt dışındaki üniversitelerin de stantları var. Bunların bazıları kayıt için YKS’de barajı aşma şartı da aramıyor. Sadece lise diploması yeterli.
Fuara gelen öğrencilerin çok büyük bir kısmına anne babaları da eşlik ediyor. Çünkü öğrencinin yapacağı tercih sadece kendisini değil, bütün aileyi ilgilendiriyor. Peki öğrenciler hangi kriterlere göre tercihlerde bulunuyor?
“Akademik kadro ve şehir önemli”
YKS’de 417 puan aldığını söyleyen Çağla Kestane, endüstri mühendisliği okumak istiyor. Bu tercihinin gerekçesini açıklarken, “İş alanları çok geniş. Farklı dallara ilerleme imkanı var, bunu okurken kararlaştırmak mümkün” diyor. VOA Türkçe’ye konuşan Çağla Kestane, üniversite tercihinde ise okulun akademik kadrosunun ve hangi şehirde olduğunun etkili olacağını söylüyor.
Babası Özer Kestane, kızının tercihinde mümkün olduğunca dışarıda kalmaya çalıştığını belirtiyor. Özer Kestane “Çünkü ömür boyu bu işi yapacak. Onun hayatı, onun doğruları. Dolayısıyla ‘senin yüzünden’ ifadesini duymak istemem. Elbette yanlış yapmaması için fikir verdik, destek olduk ama kararı ona bıraktık” diyor. Ancak bir baba olarak işin ekonomik boyutunu da düşünüyor. Özer Kestane, “Hayat sadece üniversiteden ibaret değil. Hayattan başka beklentileri de olacak. Yani ücretli bir üniversitede okuduğunda ona yapacağım desteği, eğer ücretsiz bir üniversitede ya da burslu olarak okursa başka bir alanda yapabilirim. Sonuçta bu yatırım bir şekilde ona yapılacak” diye konuşuyor.
Yabancı dil ve uygulamalı eğitim önemli
Sınavda ilk 39 bin içine giren Yiğit Kanat ise Elektrik-Elektronik veya Makine Mühendisliği istiyor. Çocukluğundan beri bu alanlara ilgi duyduğunu söyleyen Yiğit Kanat mezun olduğunda iş bulabilmek için kendini geliştirmesi gerektiğinin farkında. Bu yüzden de yabancı dilde ve uygulamalı eğitim veren bir üniversiteyi tercih edeceğini vurguluyor.
Babası Selim Kanat, oğlunun tercihine çok karışmadığını belirterek “Her zaman onun kararlarına saygı duyarım. Doğruyu yapacağına inanırım. Tabii ki işin ekonomik yönü de çok önemli. Ben sonuçta kamuda çalışan bir insanım. Gelirim de belli. Ona göre hareket etmeye çalışıyoruz. Öncelikle devlet üniversitelerini tercih etmemizde bunun da etkisi var. Bir de bazı özel üniversiteleri saymazsak, devlet üniversiteleri daha köklü, daha yerleşmiş. Bunlar bizim seçimlerimizde bir kriter tabii ki” şeklinde konuşuyor.
“Artık üniversite diplomasıyla işe girilmiyor”
Eğitim koçu ve yazar Mehmet Ekinci ise özellikle anne babaları kendi tercihlerini çocuklara dayatmamaları konusunda uyarıyor ve “Öğrenci kendi düşlerini tamamlayacak tercihler yapmalı. Nasıl yaşamak istiyorsa, ona göre tercih yapmalı. Bunun için de kendini tanıması, kendi bireysel değerlerini tespit edebilmesi çok önemli. Aileler de kendilerinin değil, çocuğun nerede mutlu ve huzurlu olabileceği sorusuna cevap aramalı” dedi.
Ekinci “Öğrenci genellikle mezun olduğunda iş bulup bulamayacağını soruyor. Türkiye’de artık üniversite diplomasıyla işe girilmiyor. Bunu bütün öğrencilerin bilmesi gerekiyor. Öğrencinin üniversite bittikten sonra işe girebilmesi için donanımını tamamlaması gerekiyor. Bu donanımın içinde yabancı dil olduğu gibi kişisel gelişim de var. Örneğin iletişimi iyi olmayan bir öğrenci hukuk fakültesini bitirse dahi işsiz kalır” ifadelerini kullandı.
Ekinci, öğrencilerin tercih edecekleri okulların akademik kadrosunu da iyi araştırması gerektiğinin altını çizdi.