Rusya’nın, Suriye’deki iç savaşa aktif olarak müdahale kararından sonra Türk hava sahasını dakikalarca ihlal etmesi, Ortadoğu’daki satranç denklemini özellikle Türkiye açısından çok daha karmaşık bir hale getirdi.
Suriye konusunda yaklaşık beş yıldır, yakın müttefiki Washington ile ortak bir anlayış zeminini bir türlü oluşturamayan Ankara, şimdi de Moskova duvarına çarpmış görünüyor. “Suriye ile sizin sınırınız yok” şeklindeki açıklamaya, Vladimir Putin hava sahası ihlaliyle cevap yolladı.
ABD Savunma Bakanı Ash Carter, Rusya’nın yeni Suriye politikasını “kaybedecek bir strateji” diye nitelerken, Türk hava sahasının ihlali konusunun NATO’da bu hafta ele alınacağını söyledi. Ancak, Amerikalı yetkililer, Rusya’nın “hava sahası ihlali bir navigasyon hatasından kaynaklandı” şeklindeki açıklamasını inandırıcı bulmadıklarını özellikle ifade ettiler. NATO İttifakı Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Ruslar’ın Türk hava sahasını ihlal etmesini “kabul edilemez” diyerek kınadı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Rusya’nın, hava sahası ihlallerinin devam etmeyeceği yolunda bildirimde bulunduğunu söyledi ve “Türkiye’nin sınırlarını ihlal etmeyi dost düşman hiç kimseye tavsiye etmeyiz” diye konuştu. Türk Dışişleri Bakanlığı Moskova’yı protesto etti ve Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu, hem Rus hem de Amerikalı, İngiliz, Fransız ve İtalyan meslektaşlarıyla bir telefon diplomasisi yürüttü. Ankara adına son 24 saat oldukça hareketli görüşmelere sahne oldu.
Ortadoğu politikası “Sünni mezhepçi” olmakla eleştirilen Ankara, IŞİD ile mücadele konusunda hangi güçlere destek verilmesi konusunda bile ABD’den daha farklı bir yaklaşım içinde. IŞİD’e karşı bir uluslararası koalisyon oluşturan Washington, Suriyeli Kürt partisi PYD’nin silahlı kolu YPG’ye ve Kürt Peşmerge güçlerine silah verme kararı alırken, Ankara, YPG’yi “PKK ile bağlantılı” olduğu gerekçesiyle “terör örgütü” olarak tanımlıyor. Böylece, en yakın müttefik ABD, Ankara’nın terörist dediği bir gruba silah verecek. Pentagon, zaten bir süredir YPG ve Kuzey Irak’taki Kürt Peşmergeler ile koordineli hareket ediyor. Rusya, Suriye, İran ve Irak ise Bağdat’ta bir koordinasyon merkezi kurmayı planlıyor. Moskova, böylece, IŞİD’e karşı mücadelenin daha etkin hale getirilmesinin amaçlandığını duyurdu. Bağdat’taki merkezde istihbarat paylaşımı ve analizi gerçekleştirilecek. Daha sonra ise, ortak askeri operasyonlara girişilmesi konuşuluyor.
Esad’ın iktidarda kalmasını isteyen Rusya’nın Suriye’de kimleri bombaladığı ise ayrı bir tartışma konusu. Rus uçaklarının Türk sınırına yakın bombaladığı bazı yerlerin Beşar Esad muhalifi kuvvetlere silah taşınan yollar olduğu ileri sürülüyor. Moskova ile Washington “terörist” tanımlamasında dahi anlaşamıyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov , “Eğer, terörist gibi hareket ediyorsa ve terörist gibi davranıyorsa teröristtir” derken, ABD Yönetimi, IŞİD ve diğer şiddet uygulayan aşırılıkçı gruplar için terörist sıfatını kullanıyor. Öte yandan, IŞİD’in kendisi bir “İslam Devleti” olduğunu belirtip halifelik ilan ederken, Ankara “terör terördür” genellemesi yaparak “dini amaçlı terörizm olamayacağını” savunuyor.
Sonuçta, Suriye’deki iç savaş büyük dünya devletleri arasında gerçek bir saflaşmaya ve kutuplaşmaya yol açıyor. Moskova’nın, Şam’ın özel davetiyle Suriye’de oynanan trajik oyunun aktif bir parçası olması, İran ve Hizbullah’ın, Esad ordusunun güçleriyle birlikte ve omuz omuza savaşması karşısında ve tam da Türk hava sahası Rusya tarafından ihlal edildikten sonra“Ankara’nın nasıl bir politika üreteceği tam bir merak konusu” haline geldi.