Suriye’de 6’ıncı yılını doldurmak üzere olan iç savaş yüzbinlerce cana mal oldu. Daha sonraki yıllarda IŞİD terörünün de devreye girmesiyle can kayıpları daha da arttı.
Savaşın acısını en yakından hisseden meslek gruplarından biri de sahada görev yapan gazeteciler oldu. Suriye’de sadece 2011-2015 yılları arasında 186 gazeteci yaşamını yitirdi.
Bu gazetecilerden serbest muhabir olarak çalışan Amerikalı Steven Sotloff ve James Foley ile Japon Kenji Goto Jogo, IŞİD militanları tarafından kafaları kesilerek öldürüldü.
Hem iç savaş hem IŞİD’in yarattığı terör ortamı, en çok medyanın işleyişini etkiledi. Bölgedeki kaos ortamı, haberlerin duyurulması için geleneksel gazeteciliğin yerine yeni yöntemler geliştirilmesini zorunlu kılarken, sosyal medya bu noktada belki de en kilit rolü oynadı.
Tüm bu konuları, IŞİD’i yakından takip eden isimlerden Massachusetts-Amherst Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nde yardımcı profesör Shaheen Pasha ile konuştuk.
Shaheen Pasha, geçmişte Reuters, CNN gibi medya kurumlarında çalışmış, Ortadoğu’da da hem gazetecilik hem akademisyenlik yapmış. Şimdi 2013 yılından bu yana Massachusetts-Amherst Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nde yardımcı profesör.
‘Mekanlar giderek daha tehlikeli hale geliyor’
Paşa’yla, “Savaşı Takip Etmek: IŞİD’in Ortadoğusu’nda Gazeteciliğin Zorlukları” başlıklı panel için geldiği başkent Washington’da, IŞİD ve medyayı konuştuk. Paşa, IŞİD takibinin gazeteciliğin yepyeni bir boyuta bürünmesine neden olduğunu belirtirken, bölgede çalışan gazetecilerin karşılaştığı ana zorlukları 3 madde halinde sıralıyor:
“Birincisi güvenlik sorunu. Gazetecilerin haber takibi için gitmesi gereken mekanlar giderek daha tehlikeli hale geliyor ve aslına bakılırsa buralara erişim de tamamen kapanmış durumda. Gazeteci buralara gitmeye çalıştığı zaman ya öldürülüyor, ya kaçırılıyor, ya da fidye için rehin tutuluyor. Dolayısıyla bu durum haber kurumlarının bölgeye muhabir göndermesini zorlaştırıyor. Geçmişte bu gibi durumlarda alanda serbest muhabirler çalışırdı ama sonra bu da çok kaygı yaratmaya başladı çünkü bir serbest muhabirin hayatı kadrolu muhabirden daha mı değersiz sorusu öne çıktı. Bu da tabii haber akışını engelledi.
Profesör Shaheen Pasha, ikinci sorunu da gazetecilerin haber yapabilmek için bilgiye erişme zorluğu olarak açıklıyor:
“Diğer sorun ise gazetecilerin izin alamama, tehlike gibi nedenlerden dolayı haber bölgelerine erişememe sorunu. Bu durum birçok gazeteciyi, bilgiye ulaşabilmek için, milislerle ya da diğer muhalif gruplarla birlikte hareket etme yolunu seçmeye itti. Ancak burada da sorun, potansiyel tehlike taşımasının yanısıra, alınacak bilginin taraflı olması ihtimali. Haber için malzeme toplamaya çalışıyorsunuz ama kendinizi çok ideolojik bir gündemi olan kişilerle ilişkilendiriyorsunuz. Dolayısıyla onlardan alacağınız bilgiler de bir şekilde bu ideolojinin bir ürünü olma riski taşıyor.”
Shaheen Pasha’ya göre önemli sıkıntılardan biri de haberlerin doğru olup olmadığını belirlemek.
“Gazetecilerin yaşadığı bir sorun da, haberi teyit etme zorluğu. Çok sayıda bilgi alıyoruz ve çoğu zaman da neler olduğunu öğrenmek için sosyal medyayı kullanıyoruz. ‘Halk gazetecileri’nin birçoğu Twitter, Facebook ya da diğer sosyal medya kanalları üzerinden bilgi duyuruyor ve gazeteciler de bunlardan yararlanıyor ama bunu yaparken ‘bu kişinin gerçekten kim olduğunu nereden bileceğim? Bu olay gerçekten oldu mu? Oraya gidemiyoruz’ sorularıyla başa çıkmak durumunda kalıyor. Dolayısıyla doğrulama sorunu da önemli bir zorluk olarak önümüze çıkıyor.”
‘Halk gazetecileri’
IŞİD terörü ve iç savaşın yol açtığı kaos ortamı haber kurumlarını da Suriye’deki gelişmeleri sahaya muhabir göndermek yerine İstanbul, Beyrut gibi bölgedeki başka merkezlerden izlemek zorunda bıraktı.
Bunun bir sonucu da, Suriye’de ‘halk gazetecileri’ yoluyla sosyal medya üzerinden sağlanan bilgilere her zamankinden çok bel bağlanması oldu. Paşa’ya bu olgunun yarattığı sonuçları da sorduk:
“Türkiye’den, Beyrut’tan ya da kuzey Irak’tan haber geçmeye çalıştığınızda öncelikle aldığınız bilginin güncelliğini kısıtlıyorsunuz çünkü birçok durumda aldığınız bilgi esasında geride kalmış, eskimiş olabiliyor. Birçok gazeteci biliyorum ki ulaştıkları bir bilginin aslında çok uzun süre öncesine dayandığını farkediyorlar ve bilginin yeni olmaması sorun yaratıyor. Diğer bir sorun da, yaşananları doğrulayabilmeniz için sahada olamadığınızda bunu nasıl haber yapacağınız. Dolayısıyla bölgede birden çok kaynağınız olması gerekiyor. Eğer bölgeyi yeni takip eden bir gazeteciyseniz bu konuda sıkıntı yaşamanız mümkün. Bilgiye ulaşabilmek için giderek daha fazla şekilde sosyal medya ve diğer araçlara başvurmak durumunda kalıyoruz. Bunun sonucunda da halk gazetecileri giderek daha önemli hale geliyor. Ama onların da birçoğu eğitimli gazeteciler değiller, ya doktor, mühendis gibi meslek gruplarından olan ya da sadece orada yaşayan ve korkunç olaylara tanıklık eden sıradan kişiler. Ancak bu noktada teyit sorunu ortaya çıkıyor çünkü bilginin kaynağının güvenilir bir kaynak olduğundan, belirli bir ideolojinin ürünü olmadığından, bilgiyi manipüle etmediğinden emin olmanız gerekiyor. Tüm bunlar bölgeyi izleyen günümüz gazetecilerinin uğraşmak zorunda olduğu sorunlar. Bu bölgede gazetecilik yapmak için kolay bir zaman değil.”
‘IŞİD’in medya yapılanması çok ileri düzeyde’
IŞİD’e karşı savaşın askeri boyutu kadar önemli bir başka boyutu da örgütün propagandasıyla mücadele. IŞİD günümüz terör örgütleri arasında sosyal medya ve propaganda araçlarını en etkili kullanan örgütlerden biri. Paşa IŞİD’in medya yapılanmasıyla ilgili birtakım ayrıntılar da paylaştı:
“IŞİD, propagandasını geniş çevrelere yayma, sosyal medya araçlarını kullanma ve medya yapılanmasını oluşturma şeklinde çok ileri düzeyde. Bir terör örgütü düşünün, tamam belki sözcüsü olabilir ama onların büyük bir medya ofisleri var. Bu ofisin bir bölümü basın bültenleri yayınlıyor, bir bölümü radyo istasyonu olarak kullanılıyor ve Libya’dan Irak’a kadar birçok bölgede yayın yaparak yerel halka ulaşıyor. IŞİD ele geçirdiği bölgeleri uydu telefonu, televizyon gibi haber kaynaklarından izole ediyor. Dünyada olup bitenlere dair her bilgi, IŞİD’in filtresinden geçerek geliyor. Kendi dergileri var. Oldukça gösterişli, yüksek kaliteli ve iyi hazırlanmış dergiler. Haberlere erişim imkanı kısıtlanmış bir kişiyseniz ve görünümünden güvenilir imajı yaratan bir dergi elinize ulaştırılıyorsa ve buna karşıt söylem içeren başka hiçbir şey yoksa, belki burada yazılanların geçerliliği olabilir deme eğilimine kapılıyorsunuz. Diğer bir konu da, IŞİD bir savaşı kaybetse bile kazandığını söylüyor ve bunun aksini kanıtlayacak başka bir aracınız yoksa, bu olaylara bakış şeklinizi değiştirir çünkü o anda tüm kaygınız bu ortamda hayatta kalabilmektir.”
‘Trump’ı çok seviyorlar’
Shaheen Pasha, IŞİD’in ne kadar büyük bir tehdit oluşturduğunun aslında yıllar önce sahadaki gözlemciler ve gazeteciler tarafından farkedildiğini ama Amerikan kamuoyunun ve yönetimin bunun ciddiyetini anlamada geç kaldığını savundu.
Paşa, IŞİD’in yeni ABD başkanı Donald Trump’ın seyahat yasağı gibi icraatları ve bazı söylemlerini propaganda malzemesi olarak kullandığını da belirtti ve ‘Trump’ı çok seviyorlar’ dedi.