Yedi haftadır Türkiye ile Ukrayna arasında taşımacılık yapan Litvanyalı bayraklı Kaunas Seaways gemisinde bulunan 12 Afrikalı mültecinin durumu belirsizliğini koruyor.
Ne Türkiye ne de Ukrayna 12 Afrikalının kendi topraklarına girmesine izin veriyor.
Haber dünya kamuoyuna ilk kez Danimarka basını aracılığıyla ulaştı. Litvanya bandıralı geminin sahibi olan Kuzey Avrupa’nın en büyük gemicilik ve taşımacılık şirketi DFDS’nin (Det Forenede Dampskibs-Selskab) yetkilisi, gemideki mültecilerin şiddet eğilimli olduklarını ancak her iki tarafına açıkladı.
Yörük Işık: Kaunas Seaways her Çarşamba Haydarpaşa’an Chornomorsk’a gidiyor
Mültecilerin bulunduğu geminin fotoğrafını ilk çeken kişi uluslararası ilişkiler uzmanı ve Boğaz Deniz Trafiği Gözlemcisi Yörük Işık oldu.
Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmelerde bulunan Işık, “Kaunas Seaways gemisini ben ilk kez bir Danimarka gemisinin Yemen’e silah taşıdığı haberleri üzerine 1 Haziran’da fotoğrafladım. Bu meseleyle ilgili Danimarka basınını takip ederken bu mülteci haberini fark ettim ve 14 Eylül’de bu gemiyi fotoğrafladım. Bu gemi her Çarşamba günü Haydarpaşa limanından kalkarak Odessa’nın batısında bulunan Chornomorsk’a düzenli sefer yapıyor. Gemide çoğunlukla tır taşınıyor ama isteyen yolcu olarak da binebiliyor” dedi.
Şu anda Ukrayna’dan yola çıkan geminin pazartesi günü erken saatlerde yine beraberinde Afrikalı mülteciler olduğu halde Türkiye’de olması bekleniyor. Ancak Birleşmiş Milletler yetkililerin de müdahil olduğu sorun henüz çözülmüş değil.
Metin Çorabatır: Sığınma talep eden insanlar gemide tutulmamalı, limana indirilmeli
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Eski Türkiye Temsilcisi ve İGAM (İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi) Başkanı Metin Çorabatır, Cenevre Sözleşmesi’nin “Hiçbir taraf devlet, bir mülteciyi, ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatı ya da özgürlüğü tehdit altında olacak¸ ülkelerin sınırlarına, her ne şekilde olursa olsun geri göndermeyecek veya iade etmeyecektir” yazılı 33. Maddesine atıfta bulunarak Türkiye ve Ukrayna’nın aralarında uzlaşmaları gerektiğini söylüyor.
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Çorabatır, “Bu prensip sınırlarınızı hayatı tehlikeyle karşılaşan insanlara açık tutmak anlamına geliyor. İnsanlar deniz yoluyla geliyor ve deniz taşıtından sığınma talep ediyorlarsa onların limana indirilmesi lazım. Onlar gemide tutulmamalı. O talebin gözden geçirilmesi lazım. ‘Mülteci mi değil mi?’ diye öğrenmek amacıyla mülakata tabii tutulmalı. İnandırıcı bulunuyorsa alınmalı, bulunmazsa geldikleri gönderilmeli. Ancak başta ABD olmak üzere birçok ülke birçok kez bu kuralı çiğnedi. ABD botlarla Küba veya Haiti’den gelenleri kendi karala sularına sokmadan püskürtüyordu” dedi.
Çorabatır: Türkiye ve Ukrayna anlaşmalı
Çorabatır, 2009 yılında Kaptan Taygun Işık komutasındaki Türk gemisinin 140 Afrikalı mülteciyi gemiden bıraktıktan sonra yaşananların bu olay için örnek olabileceği görüşünde.
“Deniz hukukuna göre, bir geminin denizdeki zor durumda bulunan insanları alması gerek. O kaptan da doğru olanı yapıp o mültecileri kurtardı. Ancak Malta ve İtalya, bu gemiyi kendi karasularına sokmak istemedi. Her iki ülke de sorumluğun diğerinde olduğunu iddia etti. Ama İtalya kamuoyu baskı yapınca gemi İtalya’ya girdi. İnsanları odalara kilitleme bırakın hukuku vicdana dahi sığmaz. Nereden bindiği tartışılıyor. Ama nereden bindiği ikinci derecede önemli. İki ülkenin anlaşması gerekiyor.”
Çorabatır, Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği ve Göç İdaresi’nin de aktif bir şekilde devreye girmesi gerektiğini ifade etti.
Yörük Işık: Bu olay mültecilerin, Avrupa’ya ulaşmak için kuzey yolunu kullanmaya başladıklarını gösteriyor
Yörük Işık ise 13 Afrikalı mültecinin durumunun bir başka gerçeği gözler önüne serdiği kanısında.
“Uzun süredir Akdeniz ve Ege’de mültecilere yönelik kontrollerinin arttığını biliyoruz. Bu durum alternatif yol arayışını da doğal olarak arttırıyor. Bu olay kuzey yolunun iyice kullanılmaya başlandığını gösteriyor. Mülteciler bir şekilde buradan Odessa’ya oradan Liviv’e geçerek bir anda Polonya sınırına ulaşabilirler. Tırların tentelerinin altına saklanarak bir anda Almanya’ya kadar ulaşmak mümkün. Düşünün bu fark edilen bir olay kim bilir fark edilmeyen kaç seyahat oldu?”
Bu arada Türkiye Dışişleri Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği olayla ilgili henüz bir açıklama yapmadı.