Lübnanlı yetkililerle BM’nin çeşitli ajansları arasında Suriyeli mültecilerin geri dönmesiyle ilgili kriz sürüyor.
2011 yılında başlayan ayaklanmaların ardından mülteci akınına uğrayan ülkelerden biri de Lübnan. Ülkede BM’nin verilerine göre 1 milyonun üzerinde Suriyeli bulunuyor. Lübnanlı yetkililerse bu rakamın 1,5 milyon civarında olduğunu savunuyor.
Lübnan’da kronikleşen elekrik, su, işsizlik ve ekonomik kriz gibi sorunların mülteci akınlarıyla birlikte derinleştiği öne sürülüyor. Bu görüş çerçevesinde Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Aun’dan milletvekili ve yerel idarecilere kadar birçok isim açıklama yaparak Suriyeli mültecilere “ülkenize geri dönün” çağrıları yapıyor.
Suriye’de çatışmaların oldukça seyrekleştiğini ve Suriye ordusunun kontrolüne geçen bölgelerin güvenli olduğunu savunan Lübnan yetkililerine BM’nin çeşitli daireleri karşı çıkıyor.
Son olarak birkaç ay önce Lübnan ve Suriye arasındaki görüşmeler neticesinde 500’den fazla Suriyeli ülkesine geri döndü. Bu süreçte BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) bu operasyona destek vermediğini ve Suriye’nin geri dönüşler için güvenli olmadığını belirten bir açıklama yayınladı. Geri dönmek isteyenlerin Lübnanlı yetkililer tarafından korkutulduğu değerlendirmesi de yapılan açıklamanın ardından gerginlik sürüyor.
Kısa süre önce de (önceki hükümetin dışişleri bakanı olan ve yeni hükümet kurulana kadar görevine devam eden) Cibran Basil, UNCHR’ye yönelik bazı tedbirlerin hayata geçirileceğini açıklamış ancak tedbirlerin içeriğine dair bilgi vermemişti. Hükümeti kurmakla sorumlu Saad Hariri’nin danışmanlarından biri Basil’in kendi görüşlerini ifade ettiğini ve mültecilerden sorumlu bir bakanlığın bulunduğunu vurgulayan bir değerlendirme yaptı.
Bu gerginliğin Lübnan’da giderek artan mülteci karşıtlığını körüklemesinden endişe ediliyor. Bu endişeleri paylaşanlardan biri de Lübnan merkezli insan hakları izleme örgütü ALEF’in yöneticilerinden George Ghali. Mültecilere yönelik hak ihlallerini de izleyen ALEF, her yıl yayınladıkları raporlarla hem hükümete hem de BM ve diğer yardım kuruluşlarına tavsiyeler veriyor.
Mültecilerin durumunu ve son gerginliklerin yansımalarını Amerika’nın Sesi’ne değerlendiren Ghali, “BM ve Lübnan hükümeti arasındaki sorunlar bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren nokta bu krizlerin mültecileri nasıl etkileyeceği. Bu durum mültecilere yönelik baskıyı, yetersiz korumayı, suistimali, istismarı, savunmasızlığı arttırabilir” dedi.
Lübnan’da mülteci karşıtlığının arttığına dikkat çeken Ghali, “yetkililerin yaptıkları açıklamaların mülteci karşıtlığını meşrulaştırdığını ve bunun sokağa yansımaları olabileceğini” söyledi.
“Lübnan hükümetinin mülteci politikası yok”
1 milyondan fazla mültecinin yaşadığı Lübnan’da hükümetinin mülteci politikası olmadığını kaydeden Ghali şöyle konuştu;
“Lübnan hükümetinin mülteci politikası yok. Herhangi bir bakanlığa gidip ‘stratejiniz ne?’ diye sorun. Size ‘mültecilerin dönmesini istiyoruz’ derler. Tamam, geri dönmelerini istiyorsun ancak stratejin ne? Parlamento, şimdiye kadar mülteci gündemiyle toplanmadı. Toplum ‘Suriyeliler dönerse temel sorunlar çözülür’ şeklinde yanlış bilgilendiriliyor. Ben Lübnan’da doğdum. Elektrik, su, çöp sorunları hep vardı. Bunlar ne mültecilerin geri dönmesiyle ne de tek gecede çözülebilecek sorunlar. Ülkedeki mevcut sorunları Lübnanlılarla mülteciler de yaşıyor. Bizim sornunlarımız mültecilerin varlığından çok bölgedeki istikrarla, ekonomiyle, yatırımlarla, yolsuzlukla mücadeleyle alakalı. Hükümetin açıklamaları, belediyelerin olumsuz uygulamaları mültecilerle ilgili mevcut olumsuzlukları daha da büyütecek.”
1 milyon mültecinin kısa sürede geri dönmesinin de mümkün olmadığını vurgulayan Ghali, “bütün mülteciler dönmek istese bile Lübnan hükümeti mülteciler ülkelerine dönene kadar onları koruyup temel hizmetlerini sağlamakla yükümlü” dedi.
Ghali, “Kimler dönmek istiyor? Kimler kalmayı tercih ediyor? Dönmek isteyenler nereye ve nasıl dönecekler? Hükümet olarak kalacak olanlarla ne yapacaksın? ‘Dönmek isteyenler döner kalanları görmezden gelirim’ diyemezsin. Onları korumak, eğitim ve sağlık gibi hizmetlere ulaşımlarını sağlamak, iş imkanları sunmak zorundasın” diye konuştu.
Mültecilerin bir kısmının Suriye’ye dönmek istediğini belirten Ghali, BM’in de geri dönüşler konusunda planlama yapması gerektiğini söyledi.
Ghali, “BM, geri dönüşlerle ilgili konuyu artık tartışmaya açmalı. Geri dönüş bir planlama işi; yarın da olabilir, yarından itibaren önümüzdeki 10 yıl da. Ancak ‘geri dönüşleri konuşmak istemiyoruz çünkü şimdi geri dönmek için doğru zaman değil’ diyerek konuyu erteleyemezsin” dedi.
“Kanun önünde eşit, pratikte farklı”
Lübnan’da mültecilere yönelik olumsuz kamuoyu algısının giderek yaygınlaşması mültecileri yalnızlaşmaya itiyor. İstatistiksel verilere dayanmayan “mültecilerin suça eğilimli oldukları” gibi algılar da mültecilerin karıştığı suç olaylarıyla temellendiriliyor.
Ghali, Lübnanlıların da Suriyeliler dahil mültecilerin de suçlara karışabildiğini belirterek, “Kanun önünde herkes eşit ancak olay mahkemeye taşındığında pratikte durum değişiyor. Kamuoyun algıları bir tarafa, avukat tutmanız, kendinizi savunmanız gerekiyor. Eğer 17 kişi aynı odada kalıyorsanız, yiyecek ihtiyacınızı bile karşılamakta zorlanıyor ve kiranızı ödeyemiyorsanız bunu nasıl yapacaksınız? Kanunlara göre herkes eşit ancak uygulamada mülteciler daha savunmasız” dedi.
Temel hizmetlere ulaşma konusunda da benzer bir durumun söz konusu olduğunu belirten Ghali, mülteci çocukların kanunlara göre okula devam edebildiğini ancak çok sayıda engeli de aşmaları gerektiğini söyledi.
Mülteci çocukların büyük kısmının okula devam etmediğini kaydeden Ghali çocukların önündeki en büyük engelin ulaşım, mesafe, okullardaki kapasite ve motivasyon olduğunu söyledi.
Ghali, “Yarın ülkene döneceksin sözlerini duyuyorsanız, üniversiteye gidemeyecekseniz, çalışamayacaksanız niye okula gidesiniz. Bence en önemli engel motivasyon” diye konuştu.