Erişilebilirlik

Pfizer ve AstraZeneca'nın Aşı Dozlarının Birleşimi Deneniyor


Corona virüsünün mutasyona uğramış yeni türleriyle mücadele bilim dünyasının gündeminde. İngiliz araştırmacılar dünyada bir ilk niteliği taşıyan çalışma kapsamında Pfizer ve AstraZeneca’nın geliştirdiği aşı dozlarının birleşiminin etkisini inceleyecek.

Kamu sağlığı uzmanlarına göre, yayıldıkça mutasyona uğrayan Corona virüsünün yeni türleri arasında en çok İngiltere, Brezilya ve Güney Afrika’da görülen ve diğer türlere göre daha hızlı bulaşan türler endişe verici.

Geliştirilen aşıların bu yeni türlere karşı ne kadar etkili olacağı tartışmaya yol açmıştı. İngiltere’nin Aşı Geliştirme Bakanı Nadhim Zahawi şu an kullanılan Corona aşılarının yeni varyantlara karşı hala koruma sağlayacağını ancak bu sürecin yakından takip edilmesi gerektiğini belirtti. İngiliz bakan bütün aşı firmalarının aşıların bütün varyantlara karşı hazır olacak şekilde nasıl iyileştirileceği konusunu araştırdıklarını kaydetti.

Bı kapsamda bilim dünyasından da yeni bir adım geldi. İngiltere Perşembe günü Pfizer ve BioNTech’in ortak geliştirdiği aşıların her birinden birer doz uygulayarak bu birleşimin virüse karşı etkisinin araştırılacağı bir deney başlattı. Çalışmaya ilişkin ilk sonuçların Haziran ayında açıklanması hedefleniyor. Araştırmada dört ve on iki haftalık aralıklarla iki doz halinde önce Pfizer ve sonra da AstraZeneca ya da tam tersi şekilde dozlar uygulanacak.

Böylece elçi RNA (mRNA) teknolojisi ile geliştirilen Pfizer aşısı ile geleneksel viral vektör aşısı olan AstraZeneca aşısı ilk kez birlikte kullanılmış olacak. AstraZeneca ve Oxford’un ortak geliştirdiği aşı ayrıca yine geleneksel viral vektör aşısı olan Rus Sputnik V ile birlikte de deneniyor.

Farklı aşı dozlarının birleştirilmesi sonucunda elde edilecek bulguların, mutasyona uğramış Corona virüsü karşısında alınabilecek önlemler ve tedavi yöntemlerine ışık tutması bekleniyor.

ABD genetik analiz çalışmalarını yoğunlaştırıyor

Trump yönetimi döneminde Corona virüsü pandemisiyle mücadelede eksik kaldığı gerekçesiyle sıklıkla eleştirilen ABD’de görevi devralan Biden yönetimi pandemiyle mücadeleyi gündemin ilk sıralarına aldı.

Uzmanlar, ABD’nin pandemiden en çok etkilenen ülke olmasına rağmen araştırmaların geride kalmasını liderlik ve işbirliği alanlarındaki yetersizliklere bağlıyor. ABD’de pozitif virüs vakalarının yüzde 1’inden daha azının genetik dizilimi yapılıyor. Bu oran İngiltere’de yüzde 10. Bu da İngiltere’nin tehlike yaratabilecek virüs varyantlarını daha hızlı bir şekilde tespit edebilmesini sağlıyor.

ABD Hastalık Koruma ve Önleme Merkezleri (CDC) yetkilileri, ABD’de son dönemdeki vaka artışının sebebinin virüsün yeni varyantlarının olmadığını belirtiyor. Bununla birlikte pandeminin ilk aşamalarında virüslerin genetik diziliminin yapılması konusunda daha yoğun çalışmaların yapılmış olması gerektiğine dikkat çekiyorlar.

İngiltere’de ortaya çıkan türün bulaşıcılık oranı daha yüksek iken, Güney Afrika’da bulunan türün ise aşılar karşısında daha dirençli olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, virüsün sürekli olarak mutasyona uğradığına ve başka ülkelerde de yeni türlerle karşılaşılacağına dikkat çekiyor.

Amerika genelinde en az 33 eyaletteki kamu sağlığı laboratuvarlarında virüsün yeni ortaya çıkan varyantlarını tespit edebilmek amacıyla genetik analizi yapılmaya başlandı. CDC’den uzmanlar ABD’de bu konudaki araştırmalarda açığı kapatabilmek amacıyla haftada 5 bin ile 10 bin numunenin incelenmesi gerektiği görüşünde. Ancak bazı laboratuvarlarda gen diziliminde kullanılan ekipman eksikliği yaşanıyor.

Corona virüsüyle mücadele için 1,9 trilyon dolar değerinde teşvik paketi öneren Başkan Joe Biden, mutasyonların araştırılması içinde gereken bütçenin bu paketten sağlanmasını talep etti. Ancak bununla ilgili ayrıntılar da henüz netleşmiş değil.

XS
SM
MD
LG