Kadınlar ve kadın örgütlerinin çağrısıyla siyasi partiler, anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle ve derhal yürütmenin durdurulması talebiyle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme yönündeki Cumhurbaşkanlığı kararının iptali için Danıştay’a dava başvuruları yapıyor.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 20 Mart tarihli Cumhurbaşkanlığı kararıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Konseyi bünyesindeki İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını geri çekmesine tepkiler sürüyor. İstanbul Sözleşmesi yani “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” konusunda Türkiye Cumhuriyeti adına Cumhurbaşkanlığı kararıyla geri adım atılmasına karşı Danıştay’da idari dava süreci işleyecek görünüyor.
Ankara’da avukatlar Özlem Tekşen ve Deniz Devrim Perçevik, geçtiğimiz hafta içinde Cumhurbaşkanlığı’na karşı 3718 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının iptali için davacı olarak Danıştay’a başvuruda bulundu. VOA Türkçe’yle süreci paylaşan Ankara Barosu’na kayıtlı avukatlar Tekşen ve Perçevik, kadınlar olarak anayasal hak olan yaşam hakkının korunmasına aykırı bir idari işlem olması itibariyle karaın iptalinin yanı sıra acilen yürütmenin durdurulmasını talep ettiklerini bildirdi.
Avukat Tekşen, çocukları da şiddete karşı korumayı amaçlayan İstanbul Sözleşmesi’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin yasal sistemi içinde olması gerektiği görüşüyle Danıştay’a başvuru sırasında kızı Pera’yla birlikte olduğunu vurguladı. Avukatlar Tekşen ve Perçevik, Danıştay’ın öncelikle Cumhurbaşkanlığı kararı için “yokluk” tespitinde bulunması gerektiğini ve ancak eğer mahkeme aksi kanaate sahipse idari işlem olarak yürütmesinin durdurulması gerektiğini ifade etti. Avukatlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yine kendi imzasıyla kendisine 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile verdiği uluslararası sözleşmeleri sonlandırma yetkisini ise Danıştay’ın “anayasaya aykırılık” nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne taşımasını talep etti.
Türkiye genelinde barolar da Cumhurbaşkanlığı kararının anayasaya aykırı olduğu görüşünde.
Kılıçdaroğlu: “Kadın mücadelesini desteklemek görevimiz”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, bugün CHP adına Danıştay’a başvurulmasıyla ilgili olarak “Kadınlar bugün cumhuriyet tarihimizin en önemli eylemlerini gerçekleştiriyorlar, Türkiye’nin bütün coğrafyasında… Çünkü 600 milletvekilinin verdiği hak bir kişi tarafından ellerinden alınmak isteniyor. Onların mücadelesi önemlidir, değerlidir, bir hak mücadelesidir, bir adalet mücadelesidir. Bu mücadeleye destek vermek de hepimizin insan olarak görevi” dedi.
Kılıçdaroğlu, CHP adına Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka’nın Cumhurbaşkanlığı Kararı’nın iptali için Danıştay’a dava açılmasıyla ilgili 81 il kadın kolları başkanları, Merkez Yönetim Kurulu üyeleri ve grup başkanvekilleri katılımıyla kameralar karşısına geçti.
Herkesin kadın mücadelesini desteklemesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, CHP’li kadınların 81 ilde bu mücadele kapsamında çaba harcadığını kaydederek, kadınlara TBMM’nin verdiği hak bir kişi kararıyla elinden alınmışken buna tepki gösterilmesi gerektiğini söyledi.
“İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili karalama kampanyası yürütülüyor”
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka da, Danıştay’a yapılan başvuruyla ilgili olarak “Bu karar yok hükmündedir. Erdoğan iktidarı döneminde 18 yılda en az 7 bin 500 kadın sırf kadın oldukları için katledildi. Tanımadığımız ve tanımayacağımız fesih açıklamasının üzerinden 12 saat bile geçmeden 6 kadın daha yaşamdan koparıldı. Tam da bu yüzden İstanbul Sözleşmesi kadınların can simididir. Ata’mızın sayesinde dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinden daha önce eşit haklara sahip olan biz kadınlar, haklarımızın gasp edilmesine asla izin vermeyeceğiz” dedi.
İstanbul Sözleşmesi ile ilgili gerçek dışı beyanlarla bir karalama kampanyası yürütüldüğünü kaydeden Nazlıaka’nın okuduğu CHP yazılı bildirisinde, “Diyorlar ki ‘Sözleşme eşcinselliği teşvik ediyor.’ AKP Genel Başkan Yardımcısı Avukat Özlem Zengin’in de söylediği gibi; sözleşmede eşcinselliği teşvik eden hiçbir madde yoktur. Sözleşme LGBTi+ bireyler dahil, herkesin insan haklarına sahip çıkar. Diyorlar ki ‘Toplumun büyük çoğunluğu sözleşmeden rahatsız, iptal edilmesini istiyor.’ İşin esası; İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik yüksek düzeyde toplumsal bir destek vardır. Diyorlar ki ‘Sözleşmeye dünyada her yerden tepkiler var.’ Oysa bu sözleşme şiddete karşı sıfır tolerans tanıyan en kapsamı sözleşme olması nedeniyle sadece Avrupa’da değil, dünya genelinde ‘altın standart’ olarak gösterilmektedir. Şu ana kadar 45 ülke ve Avrupa Birliği sözleşmeyi imzalamıştır. Diyorlar ki ‘Sözleşme yüzünden kadının beyanıyla, başka hiçbir delil olmaksızın erkek hapse atılmaktadır.’ Oysaki sözleşmede kadının beyanıyla verilen tek karar ‘tedbir’ kararıdır, beyanla verilen hapis kararı yoktur. Diyorlar ki ‘Sözleşme boşanmaları arttırıyor.’ Sözleşmede evlenme ya da boşanmaları teşvik edici hiçbir madde yok. Boşanmaların başlıca nedeni aile içindeki şiddettir. Diyorlar ki ‘Sözleşme yüzünden şiddet artmıştır.’ Oysa sözleşme şiddeti arttırmamış, görünür kılmıştır. Diyorlar ki ‘Sözleşme yüzünden kadınlar kafasına göre koruma talebi alıyor, bunun bir sınırı olmalı.’ Oysa ki 2019 yılında 41 bin 383 kadın tarafından yapılan koruma başvurusu talebi reddedildi. Koruma talebi verilmediği için binlerce kadın şiddete uğradı, öldürüldü” denildi.
DEVA Partisi de Danıştay’a başvurdu
DEVA Genel Başkan Yardımcısı, Kadın Politikaları Başkanı Elif Esen öncülüğünde, DEVA Partili kadınlar da bugün Danıştay’a dava başvurusunda bulundu.
“DEVA Yaşatır” sloganıyla başlatılan kampanyada, “Bu hukuksuzluğun ve keyfiliğin düzeltilmesi için Danıştay’a dava açıyoruz, eş zamanlı olarak tüm ülkede birçok ilimizde davalar açılıyor, farklı illerimizde birçok kadın vekaletleriyle bu davaya dahil oluyor” açıklaması yapıldı.
Danıştay önünde yapılan basın açıklamasında, “2011 yılında AK Parti hükümeti tarafından imzalanan İstanbul Sözleşmesi’nden şimdi, üzerinden 10 yıl geçmişken, sırf bazı kesimleri memnun etmek adına çekilme kararı verilmesi yersizdir, hukuksuzdur, mesnetsizdir. 10 yıl boyunca yürürlükte kalan bir sözleşmeyi sudan bahanelerle, üstelik usule aykırı olarak geçersiz saymaya kalkmak kimsenin yetkisinde değildir. TBMM’den onaylanarak geçen uluslararası bir sözleşmeden ancak TBMM kararı ile geri çekilmek mümkündür. Çıktık, oldu, bitti açıklamaları tek taraflıdır. Hukuken yok hükmündedir. Biz bugün bu hukuksuzluğun, yok hükmündeki çekilme kararının düzeltilmesi için Danıştay’a davamızı açıyoruz. İstanbul Sözleşmesi aile kurumu ya da geleneksel aile yapısı için bir tehdit değildir. Aksine aile kurumu içinde şiddet gören kadın ve kız çocuklarını koruyan, şiddeti yaşam boyu süren işkence ve kader olmaktan çıkaran bir sözleşmedir. Şiddetin toplum ve aile yapısı içinden arındırılmasını sağlayan koruyan, önleyen mekanizmalar içeren uluslararası uygulanan bir anlaşmadır” denildi.
DEVA Partisi açıklamasında, Danıştay’dan “Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir” ilkesine uygun karar beklendiğini vurgulandı.
HDP’den sözleşme için DEVA’ya ziyaret
Bu arada HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve HDP Kadın Koordinasyonu üyesi Feray Mertoğlu, DEVA Partisi Genel Merkezi’nde kadın ziyaretinde bulundu.
DEVA Partisi Kadın Politikaları Başkanı Esen, DEVA Partisi Kurumsal İletişim ve Tanıtım Başkanı Sanem Oktar ve kadın yöneticiler ev sahipliğindeki görüşmede, İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesinin ardından izlenecek yol ve yöntemler konuşuldu.
HDP’li Başaran, “İstanbul Sözleşmesi'nin feshine dair davaları ayrı ayrı açsak da sokakta beraberiz. Bizi yalnızlaştırmaya çalışan zihniyete karşı beraber direnmeliyiz” dedi.