Amerika'da yüksek enflasyon denince akla öncelikle benzin istasyonlarında uzun kuyrukların oluşmasına ve birçok eyalette satın alınan benzin miktarına kısıtlama getirilmeye başlanmasına yol açan 1979 petrol krizi geliyor.
ABD Çalışma Bakanlığı'nın yıllık enflasyon oranının Nisan ayında yüzde 4,2 oranında arttığını açıklaması ve ABD'nin Doğu Kıyısı'ndaki eyaletlerde yaşanan benzin sıkıntısı nedeniyle tüketicilerin uzun kuyruklar oluşturması, o günleri yeniden akıllara getirdi.
Enflasyondaki yükseliş, borsanın değer kaybetmesine ve tahvil getirilerinin yükselmesine neden oldu. Kimilerine göre piyasalar, Amerikalılar'ın market alışverişinden kuaförlere ürün ve hizmete ödediği ücretlerin on yıldan uzun süre sonra ilk kez en hızlı oranda yükselmesine aşırı tepki gösterdi.
Rakamlar yanıltıcı olabilir
Ancak uzmanlara göre Amerikan kamuoyunun son gelişmeleri ülkenin 1970'li yıllarda yükselen işsizlik oranı ve enflasyonun düşük tüketici talebiyle birleştiği ”stagflasyona” benzer bir duruma doğru sürüklendiğinin bir uyarısı olarak almaması gerektiğine ilişkin birçok neden var.
ABD'nin Doğu Kıyısı'ndaki eyaletlerde benzin istasyonlarında oluşan uzun kuyrukların nedeni küresel yakıt tedarikindeki aksama değil, ülkenin en büyük petrol boru hattı işletmecisi Colonial Pipeline'e geçtiğimiz hafta düzenlenen fidye yazılımı saldırısı. Uzmanların 3,6 olarak öngördükleri yıllık enflasyon oranının yüzde 4,2 oranında çıkması ise birçoklarına göre yanıltıcı bir durum. Bunun nedeni, baz alınan 2020 yılı Nisan ayının ABD ekonomisinin Corona virüsü pandemisi nedeniyle kapandığı dönem olması.
Ekonomistler, fiyatların yükselmesine, hatta bazı ürünlerde bu yükselişin daha hızlı olmasına rağmen bunun genel nedeninin arz ve talep arasındaki uyuşmazlık olduğunu, bu uyuşmazlığaysa tüketicilerin bir yıllık kapanma sürecinden çıkmasının yol açtığını kaydediyor. Üretici firmalar, birçok ürün ve hizmete olan talebi kısa süre içinde karşılamakta zorlanıyor.
"İçinden geçtiğimiz dönemin benzerinin daha önce yaşanmadığını kabul etmemiz gerekiyor" diyen kişisel finans yönetimi sitesi Bankrate.com'dan kıdemli ekonomist Mark Hamrick, "Ekonominin pandemi nedeniyle kapanmasının ve bunun kasıtsız etkilerinin daha önce yaşanmamış bir durum olması gibi şimdi de umulmadık ancak kolaylıkla açıklanabilir bazı dinamikler, ekonomi üzerinde birçok etki yaratıyor. Enflasyon da bunlardan biri" şeklinde konuştu.
Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü'nden David Wilcox, enflasyondaki yükselişin "hemen hemen herkesin tahmininin üzerinde olduğunu" kabul etse de "Enflasyonun genel durumu hakkında bugünkü düşüncem düne göre çok da farklı değil. Enflasyona ilişkin egemen gerçeklik, enflasyon beklentilerinin ne kadar sabit ve istikrarlı olduğudur" dedi.
ABD enflasyonunun küresel etkisi
Wilcox, ABD'de enflasyonun son on yıllarda sabit kalmasının ABD ekonomisini diğer birçok ülkeden farklı kılan bir etken olduğunu söyledi. ABD'de enflasyon 1991 yılından bu yana yüzde 4'ün üzerine çıkmadı.
Uluslararası ekonomistler ABD'deki enflasyon oranını yakından takip edecek. Bunun nedeni, fiyat artışlarının uzun süreceğine ilişkin kanıtların ortaya çıkması durumunda ABD Merkez Bankası'nın (FED) duruma müdahale etme olasılığı. FED'in alabileceği önlemler arasında faiz oranlarını arttırmak da yer alabilir.
FED'in faiz oranlarını yükseltmesi, gelişmekte olan ülkeler açısından olumsuz bir durum olabilir. Bunun nedeni, ABD'de faiz oranlarının yükselmesiyle birlikte yatırımcıların varlıklarını başka alanlara kaydırma girişiminde bulunması olasılığı. Ancak bu durum, doların güçlenmesi ve ithal mallara olan tüketici talebinin artmasını da beraberinde getirebilir.
"Her iki etken de bir araya gelip ABD'nin ithal mallar için güçlü bir piyasa haline gelmesine yol açabilir" diyen Wilcox, "Bir miktar çalkantı yaşanacağına kuşku yok. Pürüzsüz bir uyum süreci olmayacağı kesin. Ancak bu durumun diğer ülkelerin aleyhine olacağını düşünmüyorum. Özellikle ileriye yönelik ekonomik ivmesi ABD'ninki kadar güçlü olmayan ülkeler için bu iyi bir manzara. ABD bir bakıma bu ülkelere yardım elini uzatabilecek" şeklinde konuştu.
FED kaygılı görünmüyor
Başta ABD Merkez Bankası Yönetim Kurulu olmak üzere ABD'li yetkililer son günlerde enflasyonun yükseldiğine ilişkin korkuları gidermeye çalışıyor.
Merkez Bankası yöneticisi Lael Brainard, Tüketici Fiyatları Endeksi rakamları açıklanmadan bir gün önce yaptığı konuşmada, mevcut fiyat artışlarının geçici olduğunu vurguladı, yüksek enflasyonun kalıcı olabileceği ihtimalini dikkate almadı. Artan tüketici talebinin ve Corona teşvik paketi kapsamında vatandaşlara yapılan nakit yardımlarının ekonomiye ivme kazandırmada itici bir etki yarattığını kaydeden Brainard, buna karşılık yakın gelecekte teşvik ödemelerinin tükenmesiyle beraber talebin de azalacağını bildirdi.
ABD Merkez Bankası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Richard Clarida da Tüketici Fiyatları Endeksi verilerinin açıklandığı Çarşamba günü yaptığı konuşmada, FED'in "fiyatlarda bir sefere mahsus olan artışların enflasyon üzerinde geçici etkisi olacağını" düşündüğünü söyledi, "Enflasyonun 2022 ve 2023 yıllarında uzun vadeli hedef olan yüzde 2’ye geri dönmesini bekliyorum" dedi.